İş Kanunu İşlemleri

Toplu işçi çıkarmada işe iade

 İş Kanunu uyarınca, 30 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.

  • Diğer bir maddesinde ise, işverenin fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.
    “toplu işçi çıkarma” başlıklı 29. maddesinde ise;
    “İşveren; ekonomik, teknolojik, yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi çıkarmak istediğinde, bunu en az otuz gün önceden bir yazı ile, işyeri sendika temsilcilerine, ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumuna bildirir.
    İşyerinde çalışan işçi sayısı:
    a) 20 ile 100 işçi arasında ise, en az 10 işçinin,
    b) 101 ile 300 işçi arasında ise, en az yüzde on oranında işçinin,
    c) 301 ve daha fazla ise, en az 30 işçinin,
    İşine 17. madde uyarınca ve bir aylık süre içinde aynı tarihte veya farklı tarihlerde son verilmesi toplu işçi çıkarma sayılır.
  • Birinci fıkra uyarınca yapılacak bildirimde işçi çıkarmanın sebepleri,
  • bundan etkilenecek işçi sayısı ve grupları ile işe son verme işlemlerinin hangi zaman diliminde gerçekleşeceğine ilişkin bilgilerin bulunması zorunludur.
  • Bildirimden sonra işyeri sendika temsilcileri ile işveren arasında yapılacak görüşmelerde, toplu işçi çıkarmanın önlenmesi ya da çıkarılacak işçi sayısının azaltılması yahut çıkarmanın işçiler açısından olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi konuları ele alınır.
  • Görüşmelerin sonunda, toplantının yapıldığını gösteren bir belge düzenlenir.
    Fesih bildirimleri, işverenin toplu işçi çıkarma isteğini bölge müdürlüğüne bildirmesinden 30 gün sonra hüküm doğurur.
    İşyerinin bütünüyle kapatılarak kesin ve devamlı suretle faaliyete son verilmesi halinde, işveren sadece durumu en az 30 gün önceden ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumuna bildirmek ve işyerinde ilan etmekle yükümlüdür.
  • İşveren toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren 6 ay içinde aynı nitelikteki iş için yeniden işçi almak istediği takdirde nitelikleri uygun olanları tercihen işe çağırır.
    Mevsim ve kampanya işlerinde çalışan işçilerin işten çıkarılmaları hakkında, işten çıkarma bu işlerin niteliğine bağlı olarak yapılıyorsa, toplu işçi çıkarmaya ilişkin hükümler uygulanmaz.
    İşveren toplu işçi çıkarılmasına ilişkin hükümleri 18, 19, 20 ve 21 inci madde hükümlerinin uygulanmasını engellemek amacıyla kullanamaz; aksi halde işçi bu maddelere göre dava açabilir.” şeklindeki hüküm düzenlenmiştir.
    Bu hüküm ile, bireysel fesihlerden farklı olarak, toplu işçi çıkarma, kendine özgü belirli bir usule bağlanmıştır. Madde metninde, ilk olarak toplu işçi çıkarmanın nedensel koşulları, “ekonomik, teknolojik, yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri” şeklinde belirlenmiş; ardından sayısal koşula ilişkin olarak, işyerinde çalışan toplam işçi sayısına göre ne miktarda işçi çıkarmanın toplu işçi çıkarma sayılması gerektiği düzenlenmiştir. Maddenin devamında ise, toplu işçi çıkarmada uyulması gereken prosedüre yer verilmiştir.
    Görüldüğü üzere, toplu işçi çıkarma, bireysel fesihlerden ayrı kurallarına tabi tutulmuştur. 4857 sayılı Kanun’un 19. maddesinden farklı olarak, Kanun’un 29. maddesi hükmünde, toplu işçi çıkarmada işçiye yazılı fesih bildirimi yapılması şartı öngörülmemiştir. Aksine, işverenin toplu işçi çıkarma isteğini bölge müdürlüğüne bildirmesinden otuz gün sonra, feshin hüküm doğuracağı kabul edilmiştir.
  • Bu yönler nazara alındığında, toplu işçi çıkarmada, işçiye yazılı fesih bildirimi yapılması şartı bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
  • Geçerli sebebe dayanarak yapılan fesihlerde işçiye yazılı fesih bildirimi yapılması şartını öngören 4857 sayılı Kanun’un 19. maddesinin, toplu işçi çıkarmada uygulanması mümkün değildir.
    4857 sayılı Kanun’un 29. maddesinin son fıkrasında yer alan, “İşveren toplu işçi çıkarılmasına ilişkin hükümleri 18, 19, 20 ve 21 inci madde hükümlerinin uygulanmasını engellemek amacıyla kullanamaz; aksi halde işçi bu maddelere göre dava açabilir.” şeklindeki düzenlemeyle, toplu işçi çıkarma için kanunda emredilen nedensel ve sayısal koşulların gerçekte bulunmamasına rağmen, iş güvencesi hükümlerinden kurtulmak amacıyla şeklen bu maddeye dayanılarak yapılmak istenen kötüniyetli fesih işlemlerinin önüne geçilmek istenmiştir. İşçi, nedensel ve sayısal koşulların bulunmadığı iddiasıyla, feshin geçerliliği meselesinin ve sonuçlarının, toplu feshe ilişkin kendine özgü kurallar öngören 4857 sayılı Kanun’un 29. maddesi yerine, aynı Kanun’un 18, 19, 20 ve 21. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği talebiyle dava açabilecektir.
    4857 sayılı Kanunu’nun 29. maddesinde düzenlenen toplu işçi çıkarma prosedürüne ilişkin kuralların herhangi birine uyulmamasının yaptırımı meselesinin değerlendirilmesine gelince;
    Toplu işçi çıkarma prosedürü geçerli sebeple veya feshin geçerliliği ile ilgili bir durum değildir. Kanunda, toplu işçi çıkarma prosedürüne uyulmamasının yaptırımı feshin geçersizliği olarak öngörülmemiştir.
  • Bu prosedüre aykırılığın yaptırımı, idari para cezasıdır. Toplu işçi çıkarma prosedürüne uyulmamış olması, feshin geçersizliği sonucunu doğurmaz.
Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir