Yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu’nun 11’inci maddesinde yer alan tanımlamadan anlaşılacağı üzere “Ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler, ticari işletme” sayılmaktaydı. Bu bağlamda “Tesisat, kiracılık hakkı, ticarethane ünvanı ve diğer adlar, ihtira beratları ve markaları, bir sanata müteallik veya bir şahsa ait model ve resimler gibi müesseselerin işletilmesinin işletilmesi için daimi tarzda tahsis olunan unsurlar, mukavede aksine hüküm bulunmadıkça, ticari işletmeye dahil” sayılmaktadır.
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda ticari işletmenin tanımı değiştirilmiştir. Buna göre; “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.” Ancak ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararnamede gösterilecektir. (6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu Madde: 11/2)
Görüldüğü üzere yürürlükteki Türk Ticaret Kanunu’nda “Ticari İşletme” tanımlanmamıştır. Bunun yerine ticarethanenin, fabrikanın ve ticari
şekilde işlenen diğer müesseselerin ticari işletme oldukları varsayılmıştır. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda ise ticari işletmenin esnaf işletmesinden farklı konumda olduğu öngörülerek
tanımlama yapılmıştır.
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 11’inci maddesinin 3’ncü fıkrasına göre; ticari işletme içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasavvuf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün halinde devredilebilecek ve diğer hukuki işlemlere konu olabilecektir. Bu bağlamda da aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran mal varlığı unsurlarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul edilecektir. Bu konuda da devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün halinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılacak, ticaret siciline tescil ve ilan edilecektir.
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 15’inci maddesinde ayrıca “Esnaf” tanımlamasına yer verilmiştir. Buna göre “İster gezici olsun, ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri konuya ilişkin olarak yayımlanacak Bakanlar Kurulu Kararı’nda gösterilen sınırı aşmayan, sanat veya ticaretle uğraşan kişiler” esnaf sayılacaktır.
Mevcut tanımlamalardan anlaşılacağı üzere “Esnaf” tacir değildir. Yürürlükte bulunan kanunun 17’nci maddesinde de iktisadı faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlayacak derecede az olan sanat ve ticaret erbabının tacir sayılamayacağı öngörülmüştür.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 12’nci maddesi gereği “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir” denilmektedir. Sözkonusu tanımlama halen yürürlükte bulunan 6172 sayılı Ticaret Kanunu’nun 14’üncü maddesinde de yer almaktadır.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun “Tacir”i tanımlayan 12’nci maddesi yürürlükte bulunan 6172 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin tekrarıdır.
Buna göre;
* Bir ticari işletmeyi kurup açtığını sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamış olsa bile tacir sayılır.
* Bir ticari işletme açmış gibi ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur. Bir başka anlatımla bir ticari işletme açmış gibi ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla muamelelerde bulunan kimse, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı tacir gibi mesul olur.
Yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu’nun 15.6172 sayılı Yeni Ticaret Kanunu’nun 13’üncü maddesi uyarınca “Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına işleten yasal temsilci tacir” sayılmamaktadır. Bu bağlamda “Tacir sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza hükümlerinin uygulaması yönünden tacir gibi sorumlu olur.”
Diğer yandan Yeni Ticaret Kanunu’nun 14’üncü maddesi de halen yürürlükte bulunan Yeni Ticaret Kanunu’nun 16’ncı maddesinin benzeridir.
Buna göre;
* Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla kanundan veya bir yargı kararından doğan yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmi bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır.
* Yukarıda belirtilen durumun ortaya çıkardığı hukuki, cezai ve disipline ilişkin sorumluluk işlemi yapan kişiye aittir.24.10.2011
VEYSİ SEVİĞ / İTO Gazetesi/