Yargıtay tek taraflı cezai şart içeren rekabet yasağı sözleşmelerinin geçersiz olduğunu hükmetti.
Karar özetinde; ..”Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan taahhütnamede cezai şartın sadece davalı işçi açısından düzenlenmiş olduğu, davacı işveren açısından taahhütnamede cezai şart anlamında herhangi bir hüküm bulunmadığı, bu haliyle taahhütnamenin davalı işçi aleyhine tek taraflı yaptırım içerdiğinden yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince hukuken korunamaz nitelikte olduğu, soyut olarak her çalışanın işten ayrıldıktan sonra aynı sektörde başka bir firmada işe girmesinin haksız rekabet tehlikesi doğurmayacağı, kaldı ki taahhütname içeriğinde haksız rekabet yasağına ilişkin belirli bir bölge belirlenmediği, bu nedenle taahhütnamenin Anayasa’nın çalışma özgürlüğü ilkesine aykırı olduğu, haksız rekabetin varlığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”
İÇTİHAT METNİ:Taraflar arasında görülen davada .. 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/06/2017 tarih ve 2015/414-2017/556 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 18/04/2005 tarihinde müvekkili şirket nezdinde Saha Müdürü olarak çalışmaya başladığını, taahhüt ettiği iki yıllık süre dolmadan 11/08/2006 tarihinde iş akdini fesh ettiğini, bununla birlikte müvekkili şirkete rakip firmada çalışmaya başladığını, bu durumda rekabet yasağını ihlal ettiğinden işten ayrıldığı tarihteki yıllık brüt ücretinin iki katı tutarındaki tazminatı ödemesi gerektiğini belirterek 58.759,20 TL rekabet yasağı tazminatının en yüksek banka mevduat faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 18/04/2005 tarihinde davacı şirkette çalışmaya başladığını, istifa ettiği 11/08/2006 tarihine kadar görev yaptığını, 2 aylık deneme süresi sonrası yüksek performans gösteren müvekkiline ayrılmasını önlemek amacıyla davacı işveren tarafından baskıyla taahhütname imzalatıldığını, anılan taahhütnamenin Borçlar Kanununa aykırı olduğunu, davacı şirketten ayrıldıktan sonra benzer alanda faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başlamış olsa da davacı şirkete zarar verecek herhangi bir faaliyette bulunmadığını, müvekkili hakkında cezai şart düzenlenmiş olmasına karşılık davacı şirket aleyhine paralel bir düzenleme getirilmediğini, cezai şart miktarının fahiş olduğunu, faiz taleplerinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan taahhütnamede cezai şartın sadece davalı işçi açısından düzenlenmiş olduğu, davacı işveren açısından taahhütnamede cezai şart anlamında herhangi bir hüküm bulunmadığı, bu haliyle taahhütnamenin davalı işçi aleyhine tek taraflı yaptırım içerdiğinden yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince hukuken korunamaz nitelikte olduğu, soyut olarak her çalışanın işten ayrıldıktan sonra aynı sektörde başka bir firmada işe girmesinin haksız rekabet tehlikesi doğurmayacağı, kaldı ki taahhütname içeriğinde haksız rekabet yasağına ilişkin belirli bir bölge belirlenmediği, bu nedenle taahhütnamenin Anayasa’nın çalışma özgürlüğü ilkesine aykırı olduğu, haksız rekabetin varlığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.