Stok kelime anlamıyla “Bir satış yerinde, satışa hazır bulundurulan malların tümü”nü ifade etmektedir. (Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Sf: 1811) Bir başka anlatımla stok, bir sanayi dalında yararlanılan ham, işlenmiş veya yarı işlenmiş maddelerin tümünü kapsamaktadır.
Stok affı, 1980 sonrasında vergi uygulamaları açısından sıkça gündeme gelen bir konudur.
Dar anlamda stok affı; ticari faaliyet sahiplerinin işletmeleri nezdinde faturasız ve gider pusulasına bağlanmamış bulunan alım-satım konusu malların emsal bedeli üzerinden, kanunla belirlenen oranda özel nitelikte bir vergi ödenmesi suretiyle faturalı, daha açıkçası belgelendirilmiş mal kabul edilmesini ifade etmektedir.
Ancak stok affı geniş anlamda dikkate alındığında, bir ticari işletmede mevcut ve faturasız veyahut da gider pusulasına bağlanmamış, demirbaş, makine, tesisat dahil tüm varlıkların yine emsal bedeli üzerinden belli bir oranda vergilendirilmesi suretiyle işletme aktifine dahil varlık olduğunun hukuken kabullenilmesine olanak sağlamaktadır.
Stok affında emsal bedel üzerinden hesaplanan özel nitelikte vergi oranının yüzde 2-10 arasında belirlenmiş olması, faturasız ve vergisiz mal edinilmesini ve ticari yaşamda yine belgesiz mal dolaşımını özendirmektedir. Çünkü bu dolaşım, belgesiz olduğu için bir yandan ticari kazancın vergilendirme ağı dışında kalmasına ve aynı zamanda Katma Değer Vergisi dışında işlem yapılması suretiyle, bu işi yapanlara önemli bir avantaj sağlamaktadır.
Geçmişte özellikle kuyumculuk sektöründe gündeme gelen stok affı belgesiz mal dolaşımını beklenen düzeyde önleyememiştir.
Ülkemizde son yıllarda özellikle yabancı ülkelerden ülkemize değişik şekillerde kayıt dışı giren malların dolaşımı giderek artmıştır. Bu bağlamda özellikle son dönemlerde petrol ve petrol ürünlerinde, dolaşıma çıkan araç sayısında artışa rağmen, petrol tüketiminde eşdeğerde artış olmamasının temel nedeninde, bu ürünlerde ortaya çıkan kayıtdışılığın etkili olduğu ifade edilmekte olup, bu tür işlerle uğraşanlar çıkması muhtemel bir stok affı ile söz konusu sistemin getireceği maddi yükün maliyetinin düşürülebileceği düşüncesindedirler.
Son günlerde giderek yoğunlaşan geniş anlamlı stok affı beklentisi kapsamında;
* Hayali kasa mevcutlarının,
* Hayali alacakların,
* Bilanço aktifinde alacaklılık hakkı sağlayan hayali menkul kıymetlerin,
* İşletmenin kayıtdışı işlemlerine konu malların,
* İşletmede mevcut belgesiz ham ve mamul madde stoklarının,
düzeltilmesine yönelik istemler giderek artmaktadır.
Dolaylı vergilerin yüksekliğinden kaynaklanan bu oluşumun getirdiği vergi riskinden kurtulmak için ileri sürülen istemlerin yerine getirilmemesi halinde, bu durumun vergisel avantajından yararlanma eğilimi giderek artacağından, söz konusu oluşum gelecek açısından risk oluşturmaktadır. Bu risk mevcut kanuni düzenlemelerden kaynaklanmaktadır.
Vergi Usul Kanunu’nun 134’üncü maddesi uyarınca vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından gerek görüldüğü takdirde işletmeye dahil bulunan iktisadi kıymetlerin fiili envanteri yapılabilmektedir. Kayıtdışılığın arttığı dönemlerde Maliye Bakanlığı’na bağlı inceleme elamanları Vergi Usul Kanunu’nda yer alan bu yetkilerini kullanmaları halinde, nezdinde fiili envanter yapılan ticari işletme zor duruma düşebilmektedir.
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesi uyarınca da belgesiz mal bulunduran veyahut da belgesiz hizmet satın aldıkları tespit edilenler hakkında yapılan hukuki işlemlerin maliyeti, sözü edilen yasa maddesi gereği beklenenden yüksek olabilmektedir.
Ayrıca Vergi Usul Kanunu çerçevesinde mükelleflere kesilen özel usulsüzlük cezası yanında dönem matrahının re’sen takdir yolu ile tespitine yönelik yapılan işlemler zaman zaman vergi mükelleflerini zor durumda bırakabilmektedir.
Dolayısıyla bir ticari işletmede belgesiz mal bulundurulması ve bu malların ticari dolaşıma çıkarılması devamlı risk oluşturmaktadır. Bu nedenle ticari işletmeler mali tablolarında gerçeği yansıtmayan varlıkların işletme varlıkları arasından çıkarılması, aktiflerinde bulunan belgesiz varlıkların belgeli hale getirilebilmesi için kendilerine kanuni bir kolaylık sağlanmasını bekler hale gelmiştir.
Uygulamada stok affı bir başka anlatımla bilanço bozukluğunun giderilebilmesi için bir beklenti haline dönüşmüş bulunmaktadır.
Bugün konuya ilişkin beklentilerin karşılanabilmesi için öngörülen ve kısaca ‘af’ olarak ifade edilen çalışma sadece bir vergi affı olarak düşünülmemelidir. Çünkü beklenti geniş anlamda bir mali yapılanma olup, ülkemizde artık bir alışkanlık haline dönüşmüş bulunan vergi ve sosyal güvenlik borçlarının ödenebilirliğini sağlamak yanında, aynı zamanda bir ‘Bilanço Düzeltme Kanunu’nun yürürlüğe konulmasıyla ilgilidir.
Veysi SEVİĞ/Referans/09.10.10