Bugün aslında 6331 Sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun işverenlere getirdiği iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli çalıştırma yükümlülüğüne değinmek istiyordum. Fakat bu arada bir işyeri hekimi okurumuzdan gelen ve konunun sosyal güvenlik boyutunu ilgilendiren sorun daha ilginç hale geldi. Bu nedenle 6331 Sayılı Kanun’dan doğan işveren yükümlülüklerini daha sonraki yazımıza bıraktık. Çünkü işverenlerin işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı çalıştırma yükümlülüğü, beraberinde prim ödeme yükümlülüğü ve okurumuzda olduğu gibi çeşitli sorunlara yol açacak.
ÇALIŞMA SÜRELERİ
Emekli bir hekimimiz, sağlık işletmesi çalıştıran bir limited şirket tüzel kişiliğinin ortaklarından. Şirket ortaklığı dolayısıyla emekli aylığından SGK’ca her ay yüzde 15 oranında SGDP kesintisi yapılıyor. Bunun yanında birden fazla turizm işletmesinde de işyeri hekimi olarak çalışmasını sürdürüyor. Bu işletmelerdeki çalışma süreleri değişiklik göstermekle birlikte, aldığı ücretler aylık ücret esasından ödeniyor. Bu turizm işletmelerinin bir kısmı kendisini 4/a statüsünden ve yine SDGP’ye tabi olarak sigortalı gösteriyor. Fakat bazı turizm işletmeleri ise şirket ortaklığını ve 4/b statüsündeki SGDP ödemesini dikkate alarak, ödedikleri ücretlerden sadece Gelir Vergisi kesip, herhangi bir sigortalı bildirimi yapmıyor. Ayrıca işyeri hekimliği yaptığı bütün turizm işletmeleri, kendisini 4/a statüsünden SGDP’ye tabii sigortalı gösterdiğinde SGK’ya bildirilen kazançların toplamı prime esas kazançların üst sınırını çoktan geçmiş olacak.
Bilindiği gibi sigortalılık statüleri çalışma şekline göre 5510 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde ayrı ayrı düzenleniyor.
PRİM BORÇLARI
Biz bunları kısaca 4/a, 4/b ve 4/c statüleri olarak tanımlıyoruz.
Aynı anda birden fazla statüde sigortalılığın söz konusu olması halinde hangisinin geçerli olacağı hususu, aynı kanunun 53’üncü maddesinde düzenleniyor. Buna göre 4/c statüsü dediğimiz kamu görevlisi çalışması dolayısıyla sigortalılık, hukuken her zaman üstün konumda tutulmuştur. Dolayısıyla sıkıntı aynı anda 4/a ve 4/b’li statüde çalışma halinde kendisini gösteriyor. Bu konuda eskiden geçerli olan prensip, önceden gelen ve devam eden statünün geçerli olmasıydı. Kısacası 4/b’li statü daha önceden geliyorsa, devam ettiği müddetçe kişi, 4/a statüsünden sigortalı olamaz, olsa da emekliliğinde bu çalışmaları geçerli kabul edilmezdi. Bunun tersi de mümkündü. 4/a statüsünde sigortalılık devam ederken, 4/b statüsünden bir faaliyet söz konusu olsa da zorunlu 4/b sigortalılığı başlamıyordu. Hatta kurumların birleşmesiyle birlikte geçersiz sayılan statüden yatırılan primlerin geçerli olan statüdeki prim borçlarına mahsup edilmesi imkanı da sağlanmıştı.
ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK
Ancak 6111 sayılı Torba Kanun bu konuda önemli bir değişiklik yaptı. Çakışan 4/a ve 4/b statüsü sigortalılığında önceliği 4/a statüsüne verdi. Bu değişiklik 1 Mart 2011’de yürürlüğe girdiği için, çakışma olup da önceden gelen 4/b statüsü sigortalılıkları kabul edilen kişilerin 4/b sigortalılıkları, 28 Şubat 2011’de sona erdiği gibi, işverenlerin bu kişileri 1 Mart 2012’den sonra bildirme yükümlülükleri de doğdu. 6111 Sayılı Kanun’la sıkıntılı bir konu çözüme kavuşturulmak istenirken, yeni bazı sorunlara yol açıldı. İşte yukarıda durumunu açıkladığımız işyeri hekimi de bunlardan birisi. Çünkü 6111 Sayılı Kanun 5510 Sayılı Kanun’un 53. maddesini değiştirirken, kısmi süreli çalışanlar ile SGDP’ye bağlı çalışanlar açısından özel bir düzenlemeye gitmedi. Bu durumda 4/b statüsünden faaliyeti devam ettiği için maaşından yüzde 15 kesinti yapılan kişilere bir gün bir başka işyerinden 4/a statüsünden SGDP’li çalışma halinde bu kesintiden kurtulma imkanı doğdu.
HAK DOĞACAK
Gelelim işyeri hekimliği yapan okurumuzun durumuna. İşyeri hekimliği dolayısıyla 4/a çalışması öncelikli hale geldiği için, 1 Mart 2011’den sonra kurumdan, maaşından yapılan SGDP kesintilerinin durdurulmasını ve yapılan kesintileri geri isteme hakkı doğdu. İşyeri hekimliği yaptığı halde 4/a statüsünden bildirimini yapmayan işletmelerin de bu tarih itibariyle bildirim yükümlülükleri söz konusu. İşverenlerin bir an önce hatalarını düzeltip geçmişe yönelik bildirimini yapmaları gerekiyor. Çünkü bunun ileride kurumca re’sen tespiti halinde hem ödeyecekleri idari para cezası artacak hem de yararlanıyorlarsa istihdam teşvikleri ortadan kalkacak. Çalıştığı tüm işyerleri kendisini 4/a statüsünden bildirdiğinde okurumuzun SGK’ya yapılan kazanç bildirimleri toplamı, prime esas kazançlarının üst sınırını aşacak. Bu durumda sigortalının kuruma başvuruda bulunup üst sınırı aşan kazanç tutarından kendisinden kesilen yüzde yedi buçukluk prim tutarını geri isteme hakkı da doğmuş olacak.
KAYNAK: CELAL KAPAN / YENİ ASIR GAZETESİ/ 27.07.2012