4857 sayılı İş Kanununda asgari ücretten vergi alınmaması için değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi TBMM’de.
Teklifte; Asgari ücret işçilere ödenmek zorunda olunan en düşük ücrettir. İşçilere çalışmaları karşılığında ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. temel gereksinimleri günün üzerinden en az düzeyde karşılanmasına yetecek kadar ücrettir.
Asgari ücretle, gelişmemiş ülkelerde düşük ücretli emek kitlesinin korunması amaçlanmıştır. Anayasanın 55. maddesinde ücrette adalet sağlanması başlığında yer alan tanımlamada “ücret emeğin karşılığıdır “denmektedir. Bu bağlamda Devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli ücret elde etmeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
İşçilerin en önemli hatta bazen tek gelir kaynağı olan asgari ücret, adından da anlaşılacağı üzere, işveren tarafından işçilere emeklerinin karşılığı olarak ödenmesi gereken ücretin en alt sınırım oluşturmaktadır. Türkiye’de asgari ücret konusu, bu ücret seviyesinden çalışmak zorunda kalan işçi sayısının fazlalığı nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Tespit edilen asgari ücretin işçiye asgari bir yaşam standardı sağlamaktan çok uzak kaldığı ülkemizde, asgari ücret amacına ulaşamamakta ve her dönem birçok eleştiriyi beraberinde getirmektedir.
Bu nedenle bu ülkede asgari ücretten çalışanların sayısı oldukça fazladır. Türkiye’de, toplam çalışanlar içinde asgari ücretten çalışanların oranı belirgin şekilde yüksektir. Bu oran, ABD’de % 1,5; İngiltere’de % 1,9; Fransa’da % 14, Litvanya’da % 15,4 iken; Türkiye’de % 52,6’dır.
Aylık bazda son 15 yılın, yıllık bazda ise son 17 yılm zirvesine çıkan enflasyon rakamları vatandaşlara hayat pahalılığı olarak geri dönmektedir. Başta asgari ücretle çalışan vatandaşların etkilendiği enflasyon rakamlarında ise alım gücü büyük ölçüde azalmıştır.
Asgari ücretle maaş alan bir kişi, aslında son bir yılda yaklaşık 400 liralık bir kayıpla karşı karşıyadır. Yani geçen yıl aldığı 4 maldan birini, bu yıl yaşanan bu enflasyon oram nedeniyle alamaz hale gelmiştir.
Asgari ücret konusundaki bir diğer sorun asgari ücrete uygulanan yüksek vergi oranlarıdır. Türkiye’de, tespit edilen asgari ücret, brüt ücreti göstermekte oysa işçinin eline geçen tutar kesintiler nedeniyle çok daha düşük olmaktadır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen brüt asgari ücretten yapılan kesintiler sonucunda, net asgari ücrete ulaşılmaktadır.
Asgari ücret üzerindeki vergi yükü, bir taraftan düşük gelirlilerin kazançlarını azaltmakta, diğer bir taraftan da işverenlerin maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle asgari ücret üzerinden yapılan kesintiler, gerek işçi gerekse işveren sendikalarının asgari ücretle ilgili en önemli sorunlarından bir tanesini oluşturmaktadır.
Ayrıca söz konusu Kanun teklifinde gelir adaletsizliğini ortadan kaldırarak, asgari ücretten her türlü vergi, resim ve harcın kaldırılmasının hedeflendiği vurgulanmıştır.
Özetle halen TBMM’de yer alan bu Kanun teklifi yasalaşırsa asgari ücret; her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olacak. Bu durumda asgari ücretlilerin eline geçecek ücretlerde önemli oranda artış anlamına gelmektedir.