Genel Sağlık Sigortası

Kaza durumunda ödemeyi kim yapar?

Bugün okur sorularına cevaplar vermek istiyorum. Ancak bazen okurlardan gelen maillere ne cevap verebileceğini bilemiyor insan. Okurun sorusu, sorudan ziyade bir feryat niteliğinde aslında. Bu türden maillere genelde özel cevaplar vermeyi tercih ediyorum. Çünkü bunların bir kısmında somut kişi ya da kişiler, işletmeler ya da kurumlar hedef alınmakta. Biz olayı tek taraflı dinlediğimiz için karşı tarafa cevap hakkı doğma ihtimali var. Yine bazı sorunların çözümünün bir sistem meselesi olduğunu biliyoruz. Kurum yöneticileri, isteseler de yasal sınırların dışına çıkamıyorlar.
Değineceğim ilk mail önceki iki yazımızda yer verdiğimiz konuyla doğrudan ilintili. Trafik kazasında yaralanan kişilerin tedavi giderlerinin kimin tarafından ödeneceğiyle alakalı. Biz yazımızda, olayın daha çok sağlık kuruluşlarıyla ilgili kısmına bakmıştık. Uygulamada karşılaşılan sorunlardan somut bazı örnekler de vermiştik. Okurumuz Erdoğan Aydoğdu’dan gelen mail ise, olayın vatandaş boyutuyla ilgili. Gerçekte asıl mağdur olan da vatandaş zaten.

TREN EZMİŞTİ
Okurumuzun mailinde anlattıklarını özetlemek istersek, 1995 yılında tren kazası geçirip sağ ayağını kaybediyor. Kaza tarihinde 12 yaşında ve tedavisi babasının sigortasından hak sahibi sıfatıyla yapılıyor. Yıllar içerisinde protezi üç kez değişiyor. Dördüncü kez protez yenilenmesi için hastaneden sağlık kurulu raporunu alıp medikalci firmaya götürüyor. Bu arada protezi de imal ediliyor. Firmadan aldığı faturayı sağlık kurul raporuyla birlikte, SGK’nın ilgili merkez müdürlüğüne ibraz ettiğinde şok edici cevabı alıyor. “Biz artık trafik kazaları bedellerini ödemiyoruz. Paranızı ilgili sigorta şirketinden alacaksınız.”
Okurumuz haklı olarak soruyor. Ben ayağımı daha 12 yaşında, Eryaman Tren İstasyonu’nda bir tren kazasında kaybettim. O zaman tedavim babamın sigortasından yararlanılarak yapıldı. Zaman içerisinde üç kez protezim yenilendi. Muhtemelen sonraki protez yenilemelerinin en azından bir tanesi, okurumuzun kendi sosyal güvencesi üzerinden karşılanmıştır. O da haklı olarak soruyor:

PROTEZİN ÖDENMESİ
Celal Bey, ben şimdi protez ayağımın faturasının bedelini nereden alacağım? İlk bakışta SGK yıllar sonra mızıkçılık yapıyormuş gibi gelebilir. Aslında yanlışlık farklı boyutta. Okurumuzun uğradığı kaza, bir tren kazası. Karayolu Trafik Kanunu’nun uygulandığı bir yolda meydana gelen bir kazadan söz edemeyiz. Olay örneğin, hemzemin geçitte bir araca tren çarpması gibi bir şekilde meydana gelmemişse; trafik kazası sayılmayacaktır. Kazaya sebep olan araç da bir karayolu taşıtı değil. Dolayısıyla aracın zorunlu trafik sigortasının tedaviyi karşılaması diye bir imkandan söz edemeyiz. Devlet Demiryolları’nın bu tür kazalar için özel bir sigortası var mı? Bunların hükümleri neler? Onu da bilemiyoruz. Dolayısıyla şu aşamada, yine de okurumuzun protez giderinin SGK tarafından karşılanması gerek diye bir sonuç ortaya çıkmakta.

ACI GERÇEKLER
Yer vermek istediğim ikinci okur maili, ülkenin işgücü piyasasının acı gerçeklerine ilişkin. Mesut İzmir’de oturuyor. Üniversitenin turizm işletmeciliği bölümünden dereceyle mezun olmuş. Asteğmen olarak askerliğini yapıp, uzun süre boşta kaldıktan sonra, bir ayakkabı mağazasında “joker” eleman olarak çalışmaya başlamış. Yaptığı iş adı üzerinde jokerlik. İşyerinde ihtiyaç olan her bölümde ve verilen işi yapıyor. Çalışma şekli ve temposunun ağırlığına ücretin düşüklüğü de eklenince işi bırakmak istemiş. Fakat muhasebeden İş Kanunu’nun ihbar süresi hükümleri hatırlatılıp “İstifa etmek istiyorum” dedikten sonra iki ay daha çalışmak zorunda olduğu söylenmiş. Fakat bu iki aylık sürede okurumuz, hastalanıp dört gün hastanede yatınca, bir başka gerçekle karşılaşmış. Aslında işten ayrılmak istiyorum dediği gün sigorta çıkışı verilmiş. Hastalandığı tarihte sigorta bildirimi yapılmamaktaymış.
Olayın değinilecek çok yönü var. Kişilerin aldıkları eğitime uygun işlerde çalışamaması bile başlı başına bir tez konusu. Ben sadece ihbar öneli konusuna değinmek istiyorum. İş Kanunu’nun ihbar öneline ilişkin hükümlerinin sadece işverenler için işlediği; işçilerin sanki böyle bir yükümlülüğü yokmuş gibi davrandıkları bizlerin de şikayet ettiği bir konu. Ancak burada, o şekilde davranan işçileri haklı kılan bir işveren davranışı var. Zaten deneme süresi adı altında, ilk başlangıçta bir iki ay sigortasız çalıştırdıkları işçileri ihbar öneline uymaları zorlamasıyla da sigortasız çalıştırma fırsatçılığı yapılmış. Okurumuzun yasal hakkını aramak için Çalışma Bakanlığı’nın ilgili birimlerine yazılı başvuruda bulunması gerekecektir.

Kısa Cevaplar
– Sayın Tunç Bey, sigortalılık başlangıç tarihinize göre 50 yaşını doldurduğunuz tarihte emekli olacaksınız. Yapacağınız askerlik borçlanması sigortalılık başlangıcınızı borçlanma süresi kadar geriye götüreceğinden emeklilik yaşınız da 49 yaşına inmiş olacaktır.
– Sayın Hayrullah Oksaş, babanızın tarım 4/b (eski Bağ-Kur)sigortalılığından emekli olması için en azından 15 tam yıl (5400 gün)sigortalılık süresine ulaşması şart. Askerden önceki 540 günlük sigortalılık süresi de buna dahil. Hatta askerlik borçlanması da yapabilirsiniz. Ancak sizin önce tahakkuk eden borcu ödemeniz gerekiyor. Borcu nakit yatırdığınızda indirim yapılması şu an için mümkün değil. 2008 yılında kanunla getirilen ödeme kolaylığında peşin ödemede gecikme zammının yüzde seksenlik kısmı indiriliyordu. Ancak onun da süresi sona erdi.
– Sayın Canan Uçar, emeklilikte son yedi yıl hangi statüden (kurum) daha fazla prim öderseniz o statüden (kurum) emekli olursunuz. Buradaki son yedi yıl takvim yılı olmayıp 2520 günlük prim ödeme süresini içerir. Gönderdiğiniz verilere göre 1.08.2004-31.12.2005 döneminde 410 günlük Bağ-Kur sigortalılığınız var. Eğer Bağ-Kur sigortalılığınız bu 410 günlük süre ile sınırlı ise bu dönemin öncesi ve sonrasındaki sigortalılık süreniz daha fazla olacağı için 4/a (SSK) statüsünden emekli olabileceksiniz.

Kaynak:Celal kapan/22.06.10/Y.Asır

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir