Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Ömer DİNÇER, Ülkemizdeki İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Önüne Geçilmesi ve Çalışma Hayatı Refahının Yükseltilmesi Konusunda Toplumda Ortak Bilinç Oluşturarak, Farkındalık Düzeyini Arttırabilmek Amacıyla Bir Basın Sohbet Toplantısı Düzenledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, iş yeri denetim politikalarını değiştirdiklerini ve insan sağlığını tehdit eden unsurlara sahip işletmeleri kapattıklarını vurgulayarak, ”2010’da bütün madenleri yeniden tek tek inceledik ve 58 tanesini kapattık. Yapı işletmelerinden 256 tanesini ve diğer sektörlerden de 28 işletmeyi kapattık” dedi.Dinçer, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilmesi, çalışma hayatı refahının yükseltilmesi konusunda toplumda bilinç oluşturularak, farkındalık düzeyini artırabilmek amacıyla Rixos Grand Otel’de basınla sohbet toplantısı düzenledi.İş sağlığı ve güvenliği denetimi yapan 205 müfettişin yaptığı denetimlerin önemli bir bölümünün olay olup bittikten sonra gerçekleştiğini belirten Dinçer, modern yönetimin ise bir sorunu ortaya çıkmadan önlemeye yönelik olması gerektiğini söyledi.Türkiye’de, kamu yönetiminin önemli sorunlarından birinin, geleceğe yönelik bir bakış açısına sahip olmamasında yattığını vurgulayan Dinçer, kamu yönetimi geleneğinin daha çok günlük sorunlarla uğraştığını, geçmişe yönelik hataları tespit edip, sorumlularını cezalandırmakla meşgul olduğunu ifade etti.Bu yönetim zihniyetinin değiştirilerek geleceğe yönelik bir bakış açısı oluşturulması gerektiğini dile getiren Dinçer, 2 yıldır yaptıkları çalışmalarda tek tek işletmeleri denetleme eğilimini değiştirmeye çalıştıklarını bildirdi.İş yerlerine denetimlere gittiklerini, 2009, 2010 denetim sayılarının arttığına dikkati çeken Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
”Politikalarımızı da değiştirdik. Benim kesin talimatımla 2009 ve 2010 yılından itibaren insan sağlığını ve meslek hayatını tehlikeye atacak hiçbir sorunda veya eksiklikte, idari para cezası kesmedik veya eksiklere yönelik işlemleri tamamlamalarını sağlamaya yönelik tedbir almadık. Doğrudan doğruya işletmeyi kapattık. Eğer insan sağlığını tehdit ediyorsa yapılan iş, işletmeleri kapattık. Nitekim 2010’da bütün madenleri yeniden tek tek inceledik ve 58 tanesini kapattık. Yapı işletmelerinden 256 tanesini ve diğer sektörlerden de 28 işletmeyi kapattık. Ancak işletmeyi kapatmak bizim için bir amaç olamaz olmamalıdır da. Bizim amacımız hem işletmelerin çalışmasını sağlamak hem de insanların hayatını ve sağlığını tehlike altına almaksızın bu işi yapmak olmalı. Bu açıdan çok yoğun bir şekilde sadece denetimleri değil, önleyecek tedbirleri öne alan bir yaklaşımı tercih etmeye başlıyoruz. Bu yüzden de sektör sektör bir takım çalışmalar yürütmeye başladık madencilik, inşaat ve metal sanayi sektörü başta olmak üzere. Çünkü bu alanlar daha çok ölümlü kazaların olduğu alanlar olarak tespit edilmiş alanlardı. Bu alanlarda çok geniş bir şekilde işverenleri ve işçileri eğitmeye yönelik çalışmalar yürütüyoruz.”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye’de şu anda en az 16 bin civarında iş güvenliği uzmanı olması gerektiğini, ancak şu anda bin 171 uzman olduğunu söyledi.Dinçer, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçilmesi, çalışma hayatı refahının yükseltilmesi konusunda toplumda bilinç oluşturularak, farkındalık düzeyini artırabilmek amacıyla Rixos Grand Otel’de basınla sohbet toplantısı düzenledi.Türkiye’de 2009 verilerine göre her gün ortalama 176 iş kazası olduğunu ve ortalama 3,2 kişinin yaşamını yitirdiğini iade eden Dinçer, Almanya, İngiltere ve Kanada gibi gelişmiş ülkelerin iş kaza sayısı fazlayken Türkiye’de bu sayının az olduğunun görüldüğünü söyledi. Türkiye’deki her iş kazasının kayıt altına alınmadığını dile getiren Dinçer, yaralanma ve ölümle sonuçlanmaya iş kazalarının kayıt altına alınmaması nedeniyle Türkiye ile gelişmiş ülkeler iş kazalarıyla ilgili kıyaslandığında Türkiye’de iş kazası oranının çok düşük kaldığına dikkati çekti.Kesinleşmiş meslek hastalığı tanısı oranının da düşük kaldığına işaret eden Dinçer, çünkü Türkiye’de hastalıkların meslekle bağlantısını kuran bir çalışma yapılmadığını, 2009’da ilk kez bu alanda özel projeleri ve protokolleri hayata geçirdiklerini bildirdi.Bu değerlendirmeleri ”itiraf” gibi değerlendirmekten çok bu sorunun sadece Türkiye ile alakalı olmadığı, tüm dünyada ciddi istatistiki kayıt sorunu olduğunun altının çizilmesi gerektiğini vurgulayan Dinçer, dünyadaki verilerin 2008’e dayandığını, çok az sayıdaki ülkenin ortaya sağlam veriler koyabildiğini söyledi. Dinçer, eksiklerine rağmen Türkiye’nin bu alandaki çalışmalarının modern dünya ile uyumlu olduğunu ifade etti.Türkiye’de 25 bin 201 tane 50 ve daha fazla kişi çalıştıran işletme olduğunu, bunların da 9 bin 730 tanesinin ise sanayi işletmesi olduğunu anlatan Dinçer, bu işletmelerin tümünün iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu bulunduğunu vurguladı. Türkiye’deki iş sağlığı ve güvenliği uzmanı sayısına bakıldığında bu konuda yetersiz kalındığını belirten Dinçer, 2004’ten bu yana iş güvenliği uzmanı yetiştirmek amacıyla yapılan eğitimler sonunda verilen belgelerin de meslek odalarının açtıkları davalar nedeniyle iptal edildiğini kaydetti.
Son olarak yaptıkları sınavlarla bin 771 kişiye belge verdiklerini, belgeler iptal edilmezse bu kişilerin iş güvenliği uzmanı olacağını bildiren Dinçer, ”Mutlaka iş güvenliği uzmanı bulundurması gereken 9 bin 730 işletmeye karşın bin 771 iş güvenliği uzmanımız olacak. Bunların 220 tanesinin de aslında iş güvenliği değil iş sağlığı, iş yeri hekimi olduğunu belirtmem lazım. Böyle olunca bin 500 civarında bir iş güvenliği uzmanımız olacak” diye konuştu.Dinçer, bakanlıkta doğrudan doğruya iş sağlığı ve güvenliği denetimi yapabilecek müfettiş sayısının 205 olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:”Aslında Türkiye’de çok ciddi anlamda denetimi yapacak müfettiş eksikliği hem de piyasada bu hizmeti üretecek iş güvenliği uzmanı yetersizliği olduğunun altını çizmek gerekiyor. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon 300 bin işletme içerisinde bütün işletmeler için iş sağlığı ve güvenliği şartı getirmeye teşebbüs ettiğimizde ihtiyaç duyacağımız iş sağlığı ve güvenliği uzmanı sayısı oldukça yüksek olacaktır. Bu sayıda uzman yetiştirmek içinse Türkiye’nin bu alandaki bütün potansiyelini harekete geçirmek gerekir. Üniversitelerimizle işbirliği yaparak, özel sektörü bu alanda yatırım yapmaya teşvik ederek, özel sektörde bu alanda eğitim yapma fırsatı vererek bu sorunun üstesinden gelebileceğimizi fark ettik.” Üniversitelerden bu alanda bölüm açmalarını, merkezler oluşturmalarını istediğini anlatan Dinçer, 3 üniversitede konuyla ilgili çalışma başlatıldığını söyledi. Dinçer, bugüne kadar 57 tane ortak iş sağlığı ve güvenliği birimi kurulduğunu, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi yapabilecek 29 işletme oluşturulduğunu ve 704 eğitici yetiştirildiğini bildirdi.Türkiye’de bir iş güvenliği sektörü ve bu alanda hizmet üreten bir yapı oluşturmak istediklerini belirten Dinçer, ayrıca ülkede bir iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturmayı amaçladıklarını, bu sorunun tek başına denetimle çözülemeyeceğini söyledi.Geçen yıl 40 ile gittiklerini, bu yıl 81 ile en az ikişer kez gideceklerini, her sektörün işçi ve işverenlerini toplayarak bilinç oluşturmayı düşündüklerini anlatan Dinçer, ”İş sağlığı ve güvenliği konusunda süratle uzman yetiştirmek, bu konuda hizmet üreten sektör yaratmak ve sektörle tüm ülkede iş sağlığı ve güvenliği denetimlerini başarmak zorundayız. Bir merkezden denetim yaparak bu işi çözme imkanımızın olmadığını belirtmeliyim. Çok yoğun bir biçimde denetimlerimizi artırmak, bunun yanında önleyici tedbirleri esas alan yaklaşımı ön plana çıkarmak zorundayız. İş sağlığı ve güvenliği alanında hep beraber kültür yaratmak zorundayız” dedi.Bakan Dinçer, Türkiye’nin iş sağlığı ve güvenliği alanında olumlu gelişme gösterdiğini, 2000’de 100 bin işçide ölümlü kaza oranı yüzde 22-22,5’dan 2010’da yüzde onlarda düştüğünü ama bunun sıfırlanması, kimsenin bu nedenle hayatını kaybetmemesini istediklerini söyledi. Dinçer, basın mensuplarının soruları üzerine, meslek odalarının, iş sağlığı ve güvenliği uzmanı eğitimlerine yönelik açtıkları davalarının yaklaşım farkından kaynaklandığını söyledi. AB ve ILO’nun bu konudaki direktifleriyle mevcut alışkanlıklar arasında bir çelişki olduğunu anlatan Dinçer, bu konuda modern dünyanın öngördüğü yaklaşım tarzını benimsediklerini, ancak meslek odalarının mevcut alışkanlıklarını koruma eğiliminde olduklarını ifade etti.İş sağlığı ve güvenliği alanında uluslararası alandaki temel yaklaşımları esas alan bir taslak hazırladıklarını, bu konuda yapılacak bütün düzenlemelerin hazır olduğunu bildiren Dinçer, ”Bunu ilgili aktörlerle, sosyal paydaşlarımızla da paylaşıyoruz. (İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu) Maalesef seçimden önce çıkarmayı yetiştiremedik. Muhtemelen seçim sonrasında ilk çıkacak kanunlardan birisi olarak düşünülebilir. İş sağlığı ve güvenliği konusunda, çalışan sayısına dayalı sınırlamaları kaldırmak istiyoruz. Bir kişi bile çalışsa o kişinin hayatı sağlığı önemlidir” dedi.Bakan Dinçer, is sağlığı ve güvenliği uzmanı ihtiyacına yönelik soruyu yanıtlarken, ”Türkiye’de şu anda en az 16 bin civarında iş güvenliği uzmanı olması gerektiğini hesaplıyoruz. Şu anda bin 171 uzman var” diye konuştu.Üniversitelere makina, elektrik, inşaat mühendisliği gibi alanlarda iş sağlığı güvenliği dersleri konulmasını önerdiklerini anlatan Dinçer, bakanlığın mühendislik eğitim alanlara en az 180 saat eğitim verdiklerini, başarılı olanlara belge verildiğini bildirdi. Bakan Dinçer, Ostim ve İvedik’teki patlamaların ardından gündeme gelen işletme belgesi tartışması konusunda, bu belgenin iş yerleri açılırken verildiği ve iş yerinde zaman içerisinde yapılacak değişikliklerde düşünüldüğünde bir iş sağlığı ve güvenliği tedbiri olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi.”İşletme belgesi iş kazasını önlemez” diyen Dinçer, 1 milyon 300 bin iş yeri dikkate alındığında, bunların hepsine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının belge vermesinin mümkün olamayacağını vurguladı.Bakan Dinçer, denetimlerde bu yıl maden, inşaat ve metal sektörlerine ağırlık vereceklerini, genel denetim tarzını değiştirerek sanayi bölgelerini bütün bütün ele alıp denetleyeceklerini, KOBİ’lere yönelik faaliyetleri artıracaklarını belirtti.Dinçer, bir soru üzerine, Afşin’deki toprak kaymasına ilişkin 3 yıl önce orada iş güvenliğini tehlikeye atacak türden sorunlar olduğuna dair ellerinde bir bilgi bulunmadığını, bakanlığın 3 yıl öncesine ilişkin denetimleri olduğunu ve bir soruna rastlanmadığını söyledi