İş Sağlığı ve Güvenliği

İnşaat ve maden işyerlerinde iş kazalarına çözüm

DR. Adnan AĞIR Yazdı: İNŞAAT VE MADENLERDE ÖLÜMLER NASIL AZALIR? Bu ülke yıllardır ölümlü iş kazalarını konuşur durur. 13 Mayıs 2014 Soma faciası ve ardından İstanbul’daki asansör rezaletinden sonra iş güvenliği meselesi gündemin ön sıralarında yerini tekrar aldı. Merak etmeyiniz bir iki düzenleme yapılır, bir iki hafta konuşulur, yazılır-çizilir yine unutulur. İş kazalarındaki ölümleri yani iş cinayetlerini konuşmaya/görmeye devam edeceğiz.

ILO sözleşmelerini imzalamak sorunu çözmez

Soma faciasından sonra madenlerle ilgili ILO sözleşmesinin imzalanmaması sanki bu ölümlere sebep gösterilen argümanlardan birisi gibi konuşuldu. Mevcut mevzuatlarımız yani Kanun ve yönetmelikler aslında bu ILO sözleşmelerinin büyük bir kısmını karşılamaktadır. Peki sorun nerede? Devlet, mevzuatı yaptım gerisi beni ilgilendirmez diyemez. Denetleme görevini eksiksiz yapmalıdır. Şimdi TBMM gündemine geliyor bu sözleşmeler, imzalansa ne olur? İmzalanmasa ne olur?

Ölümlerde kimin suçu var?

Herkesin suçu var. Başta devlet suçlu. Hükümet yani devletin organlarını yöneten elit bürokratik kadrolar suçlu. Denetimi yapanlar suçlu.

İşverenler suçlu, işçiler suçlu, iş güvenliği uzmanları suçlu. İşyeri hekimleri de suçlu. İş güvenliği uzmanlarını yetiştiren eğitim kurumları suçlu. İşyerlerine hizmet veren ortak sağlık ve güvenlik birimleri suçlu. Velhasıl hepimiz suçluyuz.

Konuları eleştirmek güzel de çözüm nedir diye soranlara da reçeteyi sunuyorum.

Maden ve inşaatlarda ölümler şu şekilde azaltılabilir

  1. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu iki sektörden elini derhal çekmelidir.
  2. Madenlerde zaten bir teknik nezaretçi sürekli var. Sorumluluğu da o taşıdığına göre ayda birkaç saat görev yapan iş güvenliği uzmanına ne gerek var? Bırakınız Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı sorunu çözer. İlle de bir iş güvenliği uzmanı gerekecekse 30 ve üzerinde çalışan madenlerde tam gün orada bulunacak maden mühendisi kökenli bir iş güvenliği uzmanı bulundurulmalıdır.
  3. İnşaatlarda zaten bir inşaat mühendisi şantiye şefi olarak bulunmaktadır. Sorumluluk ondadır zaten. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapı denetim firmaları vasıtasıyla sorunu çözer. İlle de bir iş güvenliği uzmanı gerekecekse 1.000 m2 ve üzerindeki inşaat alanlarında tam gün inşaat mühendisi kökenli bir iş güvenliği uzmanı bulundurulmalıdır.

Sonuç:

  1. Öyle ayda işçi başına 6-8 dakika zaman ayrılarak iş güvenliği meselesi çözülemez. İş güvenliği uzmanlarının çalışma süreleri artırılmalıdır. Ya da bırakınız işveren ve uzman aralarında anlaşsın istedikleri süreleri kendileri belirlesin.
  2. Eğitim kurumları kendilerine çeki düzen vermelidirler. Mezun kursiyer risk değerlendirmesini yapmayı beceremeden mezun oluyorlar. Daha doğrusu hiç eğitime katılmadan sınavı geçen on binlerce uzman var. Müfredat yeniden gözden geçirilmeli. 15 günlük kursla olunan iş güvenliği uzmanlığının önüne geçilmelidir. Bu sınav mantığı ile belge alsan ne olacak? A sınıfı olsan ne olacak? Öyle A sınıfı uzmanlar var ki, risk değerlendirmesinin yanından bile geçmemişler.
  3. Ortak sağlık ve güvenlik birimlerine çeki düzen verilmelidir. Üç oda bir salon ve üç personel şartı koşup sonra da kendi hallerine bırakılmamalıdır. Hizmet verilen yerin gün ve saatini Bakanlık sistemden görmelidir. Kağıt üzerinde yapılan işlemlere son vermenin zamanı geldi ve geçiyor. Ülke yakında OSGB çöplüğün dönecek, tıpkı özel polikliniklerde olduğu gibi. Bakanlık acilen bir kota sistemi uygulamalıdır.
  4. İşverenlere bu kadar da yüklenmenin bir anlamı yok. İşveren düşmanlığının kimseye yararı olmaz. Onlara bu işin önemini vura vura anlatmak gerekir. Destek olmak lazım, teşvik gerekir.
  5. İşçilerimiz de kadere boğun eğmemelidir. Kendi can güvenliğini korumayı bir kültür haline getirmelidir. Bir kere de işinizden olun ne olur yani? Candan daha mı önemli işi kaybetmek?
  6. Denetimi yapanların yetiştirilme tarzları bir kere daha gözden geçirilmelidir. Mevzuata uygunluktan öte işin gereğini ön plana almalıdırlar. Öyle masa başında yazıp çizmeyle olmuyor bu işler, sahaya inmek lazım sahaya. Yani madenin derinliklerine kadar solumak lazım. İnşaatların 46. katına kadar çıkmak lazım.
  7.  El birliği ile taşın altına herkes elini sokmadığı süre bu işler çözülemez.

DR. Adnan AĞIR/İş Sağlığı ve Güvenliği uzmanı

Yasal Uyarı:Bu yazıdaki tüm hak ve görüşler ile sorumluluk  yazarına aittir. kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir