Maliye Bakanlığı yayımlamış bulunduğu 119 seri numaralı Katma Değer Vergisi Tebliği ile indirimli orana tabi mal teslimleri ve hizmet ifaları nedeniyle doğan Katma Değer Vergisi iadelerinin yılı içinde mahsubu ya da yılı takiben nakden ve/veya mahsuben talebine ilişkin mevzuatı tek bir tebliğ içinde toplamıştır. (23.06.2012 gün ve 28332 sayılı Resmi Gazete)
Tebliğin 2’nci bölümünde de ifade edildiği üzere “indirimli orana tabi işlemleri bulunan mükellefler, bu işlemleri nedeniyle yükledikleri ve indirim yoluyla telafi edemedikleri için yılı içinde mahsuben iadesini talep edecekleri KDV tutarını aylar itibariyle ve kümülatif olarak hesaplayacaklar. İade talebinin, ilgili vergilendirme dönemleri itibariyle indirimli orana tabi tüm işlemleri kapsaması gerekmekte olup, işlemlerin ayrıştırılıp sadece bir kısmına yönelik hesaplama yapılması ve bu şekilde iade talep edilmesi mümkün değildir.”
Hesaplama aşağıdaki şekilde yapılacaktır:
* Hesaplamaya her yılın ocak ayı itibariyle başlanacak. Ay içindeki iade hakkı doğuran işlemin bünyesine giren vergiden, işlem dolayısıyla yüzde 1 veya yüzde 8 oranı uygulanarak hesaplanan KDV düşülecek ve ay içi itibariyle “iadeye esas KDV” tutarına ulaşılacak. Bu tutar ocak ayı devreden vergisi ile karşılaştırılacak. Beyannamede sonraki döneme devreden vergi yer almıyorsa o dönem için dönem sonu hesabı -sıfır- kabul edilecek. Sonraki döneme devreden vergi mevcutsa ve iadeye esas KDV tutarını (yüklenilen KDV-hesaplanan KDV farkı) aşıyorsa iadeye esas KDV tutarı, aşmıyorsa devreden vergi tutarı -iade edilebilir KDV- olarak kabul edilecek. Bu tutar ilk ay sonu itibariyle iade edilebilir KDV tutarıdır.
* Ocak ayında indirimli orana tabi işlem yoksa, iade edilebilir KDV -sıfır- olarak dikkate alınacak.
* Şubat ayında indirimli orana tabi işlemin bünyesine giren vergiden, işlem dolayısıyla hesaplanan vergi düşülerek ocak ayında yapıldığı gibi ay içi iadeye esas KDV tutarına ulaşılacak. Bu tutar, ocak sonu iade edilebilir KDV tutarı ile toplanacak ve toplam şubat sonu -iade edilebilir KDV- tutarına ulaşılacak. Bu tutar, iadeye hak kazanılan iki aylık KDV tutarıdır.
Şubat ayında indirimli orana tabi işlem yoksa şubat içi iadeye esas KDV de olmayacağından devreden vergi ile karşılaştırma ocak sonu iade edilebilir KDV esas alınarak yapılacak.
Yıl içerisinde yapılacak tüm iade taleplerinde, önceki dönemlerde iade talebinde bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, ilgili yıl içinde belirlenen alt sınır ve iadesi talep edilen tutarlar dikkate alınmadan iadenin talep edildiği her bir döneme kadar yukarıda belirtildiği şekilde kümülatif bir hesaplama yapılması gerekir. Bu hesaplama sonucu bulunan tutardan ilgili yıl içinde belirlenen alt sınır ve önceki dönemlerde mahsuben iadesi talep edilen tutarlar çıkarılacak ve varsa kalan tutarı mahsuben iadesi talep edilecek. Bu işlem sonucunda herhangi bir tutar kalmıyorsa bu dönemde iade talebinde bulunulması söz konusu değildir. Dolayısıyla ilk iade talebinden sonraki dönemlerde yapılacak iade taleplerinde, kümülatif iade edilebilir tutar, ilgili yıl için belirlenen alt sınır ve önceki dönemlerde mahsuben iadesi talep edilen tutar toplamını aşıncaya kadar herhangi bir iade talebinde bulunulamayacak.
Öte yandan ilk defa iade talebinde bulunulduğu dönemden önceki dönemlerden herhangi birinde ödenecek verginin bulunması durumunda, ödenecek vergi çıkan bu dönemden önceki dönemlere ilişkin herhangi bir iade talebinde bulunulamayacak. “İndirimli orana tabi işlemlerde iade tutarı, indirimli orana tabi teslim veya hizmetle ilgili olarak yüklenilen vergi ile söz konusu işlemler üzerinden hesaplanan vergi arasındaki farkın sonraki döneme devreden KDV ile karşılaştırılması sonucu belirlenmektedir. Bu hesaplama yapılırken indirimli orana tabi işlemler üzerinden hesaplanan verginin bu işlemler nedeniyle yüklenilen vergiden yüksek olduğu dönemlerdeki tutarlar arasındaki fark, cari dönem sonu iade edilebilir KDV tutarından düşülecek.
Diğer taraftan indirimli orana tabi teslim ve hizmetle ilgili olarak yüklenilen vergi ile söz konusu işlemler üzerinden hesaplanan vergi arasındaki farkın yüzde 1 oranına tabi işlemler için işlem bedelinin yüzde 17’sini, yüzde 8’e tabi işlemler için ise işlem bedelinin yüzde 10’unu aşan kısmı, iade hesabına dahil edilmeyecek. Azami iade tutarının belirlenmesinde iade talebinde bulunulan döneme kadar yapılan toplam işlem bedeli dikkate alınacak, ay içi hesaplamalarda azami iade edilebilir tutarın aşılması bu durumu değiştirmeyecek. Ancak işlemin bünyesine doğrudan giren harcamalara ilişkin olarak yüklenilen verginin, azami iade tutarını aşması halinde mükellefin iade talebi aşan kısım için münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilecek.”
Yukarıya alınan yeni düzenleme ile KDV uygulamasındaki dönemsellik ilkesinden farklı bir yöntem benimsenmiş olmaktadır. Bu konudaki görüşlerimizi gelecek yazımızda açıklayacağız.
KAYNAK: VEYSİ SEVİĞ/ITO G./15.10.2012