Emlak Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesi gereği olarak vergi değeri arsa ve araziler için Vergi Usul Kanunu’nun asgari ölçüde birim değer tespitini ilişkin hükümlerine göre takdir komisyonlarınca arsalar için her mahalle ve arsa sayılacak parsellenmemiş arazide her köy için cadde, sokak veya değer bakımından farklı bölgeler, arazide ger il veya ilçe için arazinin cinsi itibariyle takdir olunan birim değerlerine göre, binalar için de Maliye ve Bayındırlık ve İskan bakanlıklarınca (*) müştereken tespit ve ilan edilen bina metrekare normal inşaat maliyetleriyle yukarıda belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak hesaplanmaktadır.
Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49’uncu maddesinin (b) fıkrası hükmü gereği olarak ‘Takdir Komisyonlarının arsa ve araziye ait asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin 4 yılda bir yapılan takdirler tarh ve tahakkuk işleminin yapılacağı sürenin başlangıcından en az altı ay önce karara bağlanarak arsalara ait olanlar takdirin ilginin bulunduğunu il ve ilçe merkezlerindeki ticaret odalarına, ziraat odalarına ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları ile belediyelere, araziye ait olan il merkezlerindeki ticaret ve ziraat odalarına ve belediyelerine imza karşılığında verilmektedir.
Büyükşehir belediyesi bulunan illerde takdir komisyonu kararları, vali veya vekalet vereceği memurun başkanlığında, defterdar veya vekalet vereceği memur, vali tarafından gönderilecek tapu sicil müdürü ile ticaret odası ve esnaf ve sanatkarlar odaları birliğince görevlendirilecek birer üyeden oluşan merkez komisyonuna imza karşılığında verilmektedir. Merkez komisyonu kendilerine tebliğ edilen kararları onbeş gün içinde inceleyerek inceleme sonucu belirlenen değerleri ilgili takdir komisyonuna geri göndermektedir. Bu bağlamda Merkez komisyonu tarafından farklı değerlerin belirlenmesi halinde bu değerler ilgili takdir komisyonlarınca yineden takdir yapılmak suretiyle dikkate alınmaktadır.
Diğer yandan Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49’uncu maddesinin (b) fıkrasının üçüncü paragrafı gereğince söz konusu takdir komisyonu kararlarının dava konusu yapılması arsa ve arazi sahipleri için mümkün değilken bu kısıtlama Anayasa Mahkemesi’nin 31.05.2012 gün ve E. No: 2011/38, K. No: 2012/89 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
İptal konusu olan hüküm gereğince Takdir komisyonlarının oluşan kararlarına karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları on beş gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdin de dava açabilmekteyken bu hüküm Anayasa Mahkemesi 2 ve 36’ncı maddelerine aykırı bulunmuştur.
İptal gerekçesine göre;
* Anayasa’nın 2’nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendine bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
* Anayasa’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36’ncı maddesinin birinci fıkrasında ‘Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılama hakkına sahiptir.’ Denilerek yargı mercilerince davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılama hakkı güvence altına alınmıştır. Kişinin uğradığı haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmenin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararı giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması hak arama özgürlüğünün bir gereğidir.
* Kanun koyucu itiraz konusu kural ile takdir komisyonlarınca belirlenen değerlere karşı vergi mükellefe olan ve olaydan doğrudan etkilenebilecek kişilere dava açma hakkı verilmemekte sadece yasada değinilen kurum ve kuruluşları harekete geçirerek, asgari ölçüde arsa ve arazilerin birim değer tespitlerine karşı dava açılabilmesi imkanı tanımaktadır. Emlak vergisi mükelleflerinin ödeyeceği verginin hesaplanmasında esas alınan takdir komisyonu kararları idari bir tasassuf olduğu için buna karşı mükelleflere yargı yolunun kapatılması, Anayasayla güvence altına alınmış olan hak arama hürriyeti ve hukuk devleti ilkesi bağdaşmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin kararına eklenen gerekçe ile de ‘Demokratik hukuk devletinde kamu gücüne karşı zayıf bireyin etkin ve genel denetim ile hukuki korunma olanaklarından, güvence alanlarının genişletilmesi yönünde yararlandırması gerekir iken kişiler yönünden sınırlama getiren’ söz konusu kural ile birey yönünden hak arama özgürlüğü yolu kapatılmakla birlikte idare yönünden de bizatihi idari işleminin denetlenmesi de engellenmiş olup düzenleme Anayasa’nın 36’ncı maddesi yanında Anayasa’nın 125’inci maddesine de birlikte aykırılık’ taşımaktadır.’
* Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
KAYNAK:ITO G./Veysi SEVİĞ/01.12.2012