Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile tüketicinin açık talebi olmaksızın krediyle ilgili sigorta yaptırılması yasaklayor.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 28 Kasım 2013’te Resmi Gazete’de yayımlandı, 28 Mayıs 2014’te de yürürlüğe girecek.
Yeni Kanun ile tüketicileri daha ileri seviyede korumaya yönelik tedbirler alındığını belirten Yazıcı,”Tüketicilerin hak arama yolları kolaylaştırılmış, tüketicinin bilgilendirilmesi konusu ön plana çıkarılmış, bürokrasi azaltılmış, hakkaniyete uygun bir ceza sistemi oluşturulmuştur. Yeni kanun, mevcut düzenlemelerin birçoğunda değişiklik öngörmenin yanı sıra mevcut Kanunda yer almayan yeni düzenlemeleri de getirmektedir. 9 kısım ve 88 maddeden oluşan Kanun’un tüketici sözleşmeleriyle ilgili düzenlemelerin ortak hükümlerine ilişkin aşağıdaki yenilikleri getiriyor:
“Tüm tüketici sözleşmeleri 12 puntodan küçük olmayacak ve okunabilir düzeyde olacak. Sözleşme şartları tüketici aleyhine değiştirilmeyecek. Tüketiciden, yapılan sözleşmenin dışında, haksız olarak herhangi bir hizmet kalemi adı altında ek bir bedel talep edilemeyeceği bu Kanunla ilk defa düzenlenmektedir. Tüketiciden talep edilecek her türlü ücret ve masrafa ilişkin bilgilerin, sözleşmenin eki olarak tüketiciye ayrıca verilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Bu uygulama da tamamen yeni ve önemlidir. Bankacılık işlemlerinde faiz dışında hangi hizmetlerden ücret, komisyon ve masraf alınacağı hususu, Bakanlığımızın görüşü alınarak BDDK tarafından belirlenecektir. Yapılacak düzenlemeyle Bankaların tüketiciden haksız olarak aldığı ücret ve komisyonların önüne geçilecektir.”
Getirilen yeni bir madde ile yasanın yürürlüğe girmesiyle, kart çıkaran kuruluşların tüketicilere yıllık üyelik aidatı ve benzeri isim altında ücret tahsil etmedikleri bir kredi kartı sunmak zorunda olacaklar.böylece kredi kartı aidatına ilişkin yaşanan tartışmalar sona erecek.
Bu kanunla getirilen bir diğer düzenlemenin Türk Borçlar Kanunu ve Kredi Kartları Kanunu’nda olduğu gibi bu Kanun’la da temerrüt hali de dahil olmak üzere, tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanmasına son verilmesi olduğunu belirten Yazıcı, katılım bankalarının da bu Kanun’un tüm düzenlemeleri yönünden kapsam içinde olacağını kaydetti.
“Tüketici kredisi ve konut finansmanı sözleşmelerinde tüketiciye yeni haklar tanınıyor”
Yeni Kanun ile cayma hakkı sürelerinin yeniden düzenlendiğini belirten Yazıcı, “İşyeri dışında, yani kapıdan yapılan satışlarda ve mesafeli satışlarda 7 gün, devre tatil sözleşmelerinde ise 10 gün olan cayma süreleri 14 güne çıkarılmıştır. Daha önce uygulamada olmayan bazı alanlarda cayma sürelerini ilk defa uygulamaya koyduk. Bunlar, ön ödemeli konut satışları, tüketici kredisi sözleşmeleri ve finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmelerde 14 günlük cayma süresi ile taksitle satış sözleşmelerinde ise Borçlar Kanunu’na paralel olarak 7 günlük cayma hakkıdır” diye konuştu.
Ayıplı mal ve hizmette tüketiciye sağlanan hakların genişletildiğini anlatan Yazıcı, “Mevcut Kanun’da olduğu gibi, ayıplı mallarda satıcının sorumluluğu taşınır mallarda, malın tesliminden itibaren 2 yıl, taşınmaz mallarda ise 5 yıl olarak belirlenmiştir. Yeni ve önemli bir uygulama; zaman aşımı süresi içerisinde kalmak kaydıyla, ilk 6 ay içinde ortaya çıkan ayıplarda malın ayıplı olmadığını satıcı ispat edecektir. Ayıp, ağır kusur veya hile ile gizlenmişse, zaman aşımı süresinden yararlanılamaz. Sözleşmeden dönmek, ayıp oranında satış bedelinden indirim istemek, ücretsiz onarım, satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesini istemek, tüketicilerimizin kullanacağı seçimlik haklarıdır” ifadelerini kullandı.
Hayati Yazıcı, tüketici kredisi ve konut finansmanı (mortgage) sözleşmelerinde tüketiciye yeni haklar tanındığını belirterek, şöyle devam etti:
“Kredi sözleşmesi imzalanmadan önce, tüketicinin sözleşme şartları hakkında bilgilendirilmesi zorunlu kılınmıştır. Tüketicilere, tüketici kredisi sözleşmesinden 14 gün içinde cayma hakkı getirilmiştir. Tüketicinin açık talebi olmaksızın, krediyle ilgili sigorta yaptırılması yasaklanmıştır. Tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi halinde ise istediği sigorta şirketi ile imzaladığı poliçe, kredi veren tarafından kabul edilmek zorunda olacaktır. Bankaların, kredinin ödenmesi için açılan hesaplardan, sadece kredi ile ilgili işlemler yapılması durumunda tüketicilerden ücret ya da masraf talep etmesi yasaklanmıştır. Bu hesabın, tüketicinin aksine yazılı talebi olmaması halinde kredinin ödenmesi ile kapanması zorunlu tutulmuştur.
Tüketicinin açık talimatı olmadan Bankalar, kredi sözleşmesi ile ilişkili bir kredili mevduat sözleşmesi yapamayacaktır. Konut kredisi çeken tüketicilerimizin, bu kredilerini erken ödemeleri durumunda mevcut düzenlemelere göre, ödemek zorunda oldukları yüzde 2’lik erken ödeme tazminatının, kalan vadesi 36 ayı aşmayan kredilerde erken ödenen tutarın yüzde 1’ini geçemeyeceği, düzenlenerek önemli bir adım atılmıştır. Bu, mevcut kanunda var, ancak burada erken ödeme tazminatı oranı düşürülmüştür.”
“Tüketici, 14 gün içinde ön ödemeli konut satış sözleşmesinden cayabilecek”
Kanun’un maketten satış olarak da bilinen “ön ödemeli konut satıları”na ilişkin tüketiciyi daha ileri düzeyde koruyan tedbirler getirdiğini anlatan Yazıcı, “Bu alanda da ilk defa düzenlenen bölümler var. Yapı ruhsatı alınmadan, tüketicilerle ön ödemeli konut satışı sözleşmesi yapılamayacak. Bakanlıkça projedeki devre sayısı ya da projenin toplam bedeli kriterine göre belirlenecek büyüklüğün üzerindeki projeler için bina tamamlama sigortası yaptırılması zorunlu olacak. Böylece bir firmanın binayı tamamlamadan iflas etmesi durumunda sigorta şirketi binayı tamamlayarak tüketiciye teslim edecektir. Tüketici, 14 gün içinde ön ödemeli konut satış sözleşmesinden cayma hakkına sahip olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Maketten satışlarda mevcut kanunda 30 ay olan konutun teslim süresinin 36 aya çıkarıldığını belirten Yazıcı, cayma hakkının dışında devir ve teslim tarihine kadar tüketiciye, belli masrafları ve sözleşme bedelinin yüzde 2’sine kadar tazminat ödemek suretiyle sözleşmeden dönme hakkı verildiğini söyledi.
Yazıcı, Bakanlık tarafından verilen Kampanyalı Satış İzin Belgesi’nin kaldırıldığını, bu suretle konut satışlarının devlet garantisinde olduğu yönündeki yanlış izlenimlerin önüne geçildiğini kaydetti.
Mağduriyetlerin en çok yaşandığı işyeri dışında yapılan satışlar (kapıdan satışlar) konusunda yeni tedbirler alındığına işaret eden Yazıcı, “İşyeri dışında satış yapacaklar, mevcut uygulamada olduğu gibi Bakanlıktan ‘yetki belgesi’ almak zorunda olacaktır. İşyeri dışında kurulan sözleşmeler imzalanmadan önce, tüketicilerimizin sözleşme şartları ile ilgili bilgilendirilmesi zorunlu tutulmuştur. Mevcut 7 günlük cayma hakkı süresi 14 güne çıkarılmaktadır. Satıcı ve sağlayıcı, yükümlülüklere aykırı davranırsa tüketici cayma hakkını kullanmak için 14 günlük süreyle bağlı olmayacaktır. Sözleşme tarihi, tüketicinin kendi el yazısıyla yazdırılacak ve sözleşmenin bir örneği tüketiciye verilecektir” şeklinde konuştu.
“Bina Tamamlama Sigortası, ilk defa hukukumuza girdi”
Bakan Yazıcı, internet, telefon, katalog gibi yollarla mesafeli olarak kurulan sözleşmelere ilişkin yeni düzenlemeler yapıldığını ve bu tür satışlarda, mesafeli sözleşme kurulmadan önce tüketicinin sözleşme şartları hakkında bilgilendirileceğini ifade etti.
Mesafeli sipariş edilen ürünler en geç 30 gün içinde tüketiciye teslim edileceğini aktaran Yazıcı, mevcut 7 günlük cayma hakkı süresinin 14 güne çıkarıldığını, satıcı ve sağlayıcı, tüketiciyi cayma hakkı konusunda bilgilendirmezse tüketicinin 14 günlük süreyle bağlı olmayacağını söyledi.
Finansal hizmetlerin mesafeli satışına ilişkin Avrupa Birliği (AB) Yönergesi’nin ilk defa iç hukuka aktarıldığını belirten Yazıcı, bu maddenin de ilk defa Kanun kapsamına alındığını belirtti.
Tüketicilerin her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili mesafeli sözleşme kurulmadan önce bilgilendirilmesinin zorunlu tutulduğunu vurgulayan Yazıcı, tüketicilerin, finansal hizmetlere ilişkin sözleşmelerden 14 gün içinde cayabileceklerini kaydetti.
Yazıcı, devre tatil ve devre mülkte tüketicilere yeni haklar getirilildiğini aktararak, şunları kaydetti:
“Devre tatil kavramı anlaşılır hale getirilerek, devre mülkler ve alternatif tatil üyelikleri kapsama dahil edilmiştir. Böylelikle devre mülkler de kanun kapsamına alınmıştır. Sözleşme kurulmadan önce, tüketicilerin sözleşme şartları ile ilgili bilgilendirilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Sözleşme tarihinin tüketicinin kendi el yazısıyla yazılması ve sözleşmenin bir örneğinin tüketiciye verilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Devre tatillerde cayma hakkı süresi 10 günden 14 güne çıkarılmıştır. Bakanlıkça projedeki devre sayısı ya da projenin toplam bedeli kriterine göre belirlenecek büyüklüğün üzerindeki projeler için bina tamamlama sigortası yaptırılması zorunluluğu getirilmiştir.
Bina Tamamlama Sigortası, ilk defa bu kanunla birlikte hukukumuza girmiştir. Tüketicilerimizin mağduriyetini engellemesi bakımından son derece önemlidir. Devre tatil amaçlı taşınmazın ön ödemeli satışında devir ve teslim süresi sözleşme tarihinden itibaren 36 ayı geçemeyecektir. Devir ve teslim tarihine kadar tüketiciye, sözleşme bedelinin yüzde 2’sine kadar tazminat ödemek suretiyle sözleşmeden dönme hakkı verilmiştir. Bu madde mevcut kanunda da bulunmaktadır.”
Kanun kapsamında düzenlenen paket turlarla ilgili tüketicilere yeni haklar tanındığını belirten Yazıcı, sözleşme kurulmadan önce, tüketiciye ön bilgilendirme amaçlı broşür verilmesinin zorunlu hale getirildiğini kaydetti.
Yazıcı, tüketicilere, paket tur sözleşmesinin esaslı unsurlarından birinin değişmesi halinde sözleşmeden dönme hakkı getirildiğine dikkati çekerek, “Sözleşmeden dönme halinde; paket tur düzenleyicisi veya aracısının, dönme bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren, tüketicinin ödemiş olduğu tüm bedeli herhangi bir kesinti yapmaksızın ‘derhal’ iade etmesi zorunlu oldu” diye konuştu.
Yeni düzenlemeyle Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde olduğu gibi ticari ve mesleki amaçla paket tura katılanların da tüketiciye tanınan haklardan yararlanmasına imkan sağlandığını bildiren Yazıcı, burada mesleki ve ticari amaçlı yapılan paket turların da kanun kapsamına alındığını vurguladı.
Bakan Yazıcı, elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefon gibi tüm aboneliklerde tüketicileri koruyucu yeni düzenlemeler getirildiğini kaydederek, tüketicinin belirsiz süreli veya süresi 1 yıldan daha uzun olan belirli süreli abonelik sözleşmesini istediği zaman ve süresi 1 yıldan az olan belirli süreli abonelik sözleşmelerini ise satıcı veya sağlayıcının sözleşmede değişiklik yapması halinde feshetme hakkına sahip olduğunu bildirdi.
Bu alanda getirdikleri iki yeni uygulamaya da değinen Yazıcı, aboneliğe son verme isteğinin, süresi içinde yerine getirilmezse, abonelikten faydalanılmış olsa dahi tüketiciden herhangi bir bedel talep edilmesinin yasaklandığını söyledi.
Yazıcı, feshin; sözleşmenin kurulmasından daha ağır şartlara bağlanamayacağı kuralının getirildiğine işaret ederek, gazete ve dergi gibi süreli yayın kuruluşlarınca düzenlenen promosyon kampanyalarının daha sıkı kurallara tabi olacağını kaydetti.
Mevcut Kanunda örnek verme yöntemiyle sayılan, süreli yayın kuruluşlarının verebileceği kültürel ürünlerin, yönetmelikle açıkça belirleneceğini dile getiren Yazıcı, bu uygulama ile hangi ürünlerin kültürel ürün olduğu konusunda yaşanan tartışmalara son vermeyi hedeflediklerini vurguladı.
Yazıcı, süreli yayının birden fazla sayıda satın alınmasını gerektiren ve belirli bir süreye yayılan promosyon uygulamalarının süresine ilişkin bilgiler de vererek, şunları söyledi:
“Bu süre, günlük süreli yayınlarda 75 günü, haftalık süreli yayınlarda 18 haftayı, daha uzun süreli yayınlarda 12 ayı geçemeyecektir. Ayrıca, ‘Piramit Satış Sistemleri’ de yasaklanmaktadır. Piramit Satışlar, hukukumuzda ilk defa düzenlenmektedir. Bu konuda ulusal mevzuatta boşluk olduğu için tüketiciler büyük mağduriyetler yaşamaktaydı. Piramit satış sisteminin kurulması, yayılması veya tavsiye edilmesi yasaklandı. Bakanlık, Piramit Satış Sistemleri ile ilgili gerekli incelemeleri yapmaya ve varsa elektronik sistemin ülkemizde durdurulması dâhil olmak üzere, ilgili kamu kurum veya kuruluşlarıyla iş birliği içinde gerekli önlemleri almaya yetkili olmuştur.”
Garanti belgesi ile ilgili bürokratik işlemler azaltıldı
Bu Kanun’da tüketicinin bilinçlendirilmesine yönelik düzenlemeler getirildiğini anlatan Yazıcı, gerçeği yansıtmayan indirimli satışlara sınırlama getirildiğini belirtti.
Yazıcı, indirimli satışların ilk defa kanunda yer aldığını vurgulayarak, yapılacak ikincil düzenlemelerle bu alanda yaşanan aldatıcı ve yanıltıcı uygulamaların önüne geçileceğini söyledi.
Türkiye’de indirimli satışlarla ilgili kapsamlı bir yasal düzenleme bulunmamasının, çeşitli suistimallere neden olduğunu kaydeden Yazıcı, “Yeni düzenlemeye göre, indirimli satışa konu edilen mal veya hizmetlerin indirimli satış fiyatı ile indirimden önceki fiyatı ve indirim oranı, ürün etiketlerinde gösterilmek zorundadır” ifadesini kullandı.
Bakan Yazıcı, tanıtma ve kullanma kılavuzuna ilişkin tüketicileri daha ileri düzeyde bilgilendiren düzenlemeler yapıldığını bildirerek, malın güvenli kullanımına ilişkin hususların malın üzerinde yer alması halinde yazılı ve sesli ifadelerin Türkçe olması zorunluluğu getirildiğini, bunun da yeni bir uygulama olduğunu dile getirdi.
Yazıcı, Türkçe tanıtma ve kullanma kılavuzlarının hazırlanması sorumluluğunun üretici ve ithalatçıya, tüketiciye teslim edildiğinin ispatı sorumluluğunun ise satıcıya ait olduğuna dikkati çekti.
Yeni Kanun’la garanti belgesi ile ilgili bürokratik işlemlerin azaltıldığı bilgisini veren Yazıcı, şunları söyledi:
“Mevcut mevzuatta bulunan, imal ve ithal edilen tüketici ürünleri için Bakanlıktan onaylı garanti belgesi alınması zorunluluğu kaldırılmıştır. Tüketicinin bilgilendirilmesine yönelik hususları içerecek olan garanti belgesinin şekli ve içeriği Bakanlık tarafından belirlenecek; üretici ve ithalatçılar ise bu belgeyi düzenleyip tüketicilere vermeye devam edeceklerdir. Bakanlık, bu belgenin düzenlenip düzenlenmediğinin denetimini yapacaktır. Satıcı ve sağlayıcılar ‘İhtiyari Garanti’ taahhüdü verebilecek. ‘İhtiyari Garanti’ hukukumuzda ilk defa yer alan bir kavramdır ve tüketicilere ilave haklar getirilmesine ilişkin hükümler içermesi nedeniyle önemlidir.”
Yazıcı, tüketicilerin bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaların artırıldığına işaret ederek, kitle iletişim araçlarının herkese ulaşması nedeniyle etki alanlarının son derece geniş olduğunu belirtti.
Medyanın bu gücünün tüketicilerin bilinçlendirilmesi için kullanılmasının son derece önemli olduğuna işaret eden Yazıcı, radyo ve televizyonlarda saat 8.00 ile 22.00 arasında, ayda 15 dakikadan az olmamak üzere tüketiciyi bilinçlendirici programı yayınlama zorunluluğu getirildiğini ve bu madde ile tüketicileri hakları konusunda farkındalık düzeylerini artırmayı amaçladıklarını kaydetti.
Bakan Yazıcı, satış sonrası servis hizmetlerine yönelik düzenlemelerin büyük ölçüde korunduğuna dikkati çekerek, Bakanlıkça belirlenen sayıda servis istasyonu kurma ve malın kullanım ömrü süresince servis hizmeti verme zorunluluğunun devam edeceğini aktardı.
Bu Kanun’la ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara yönelik düzenlemeler getirildiğini belirten Yazıcı, tüketicilerin ticari reklam yoluyla yanıltılmasını engelleyecek tedbirlerin etkinleştirildiğini anlattı.
Yazıcı, örtülü (gizli) reklamın ne olduğunun açık bir şekilde tanımlandığını ve bunun yasaklandığını vurgulayarak, “Yapılacak ikincil düzenlemelerle birlikte dünya uygulamalarında olduğu gibi marka ismi vererek karşılaştırmalı reklam yapılmasına imkan tanınacaktır ve bu ülkemizde ilk defa getirilen bir uygulamadır. Yapılacak ikincil düzenlemelerle birlikte, firmalar marka ismi vererek karşılaştırmalı reklam yapma imkanına sahip olacaktır. Sektörel düzeydeki sınırlamalar başta olmak üzere, ticari reklamlarla ilgili yasaklar ve sınırlamaların, Bakanlık tarafından ikincil düzenleme ile yapılması hüküm altına alınmıştır” şeklinde konuştu.
Reklam Konseyi kurulması öngörüldü
Bakan Yazıcı, haksız ticari uygulamalara ilişkin AB Yönergesi’nin, ilk defa iç hukuka aktarıldığını kaydederek, bunun tüketicileri haksız ticari uygulamalara karşı koruduğu için önemli olduğunu vurguladı.
Yazıcı, tüketicilere yönelik haksız ticari uygulamaların yasaklanarak, tüketicinin hukuki işlemler yaparken müteşebbisin etkisi altında kalmadan, hür iradesiyle karar verebilmesinin amaçlandığını dile getirdi.
Reklam Kurulu’nun yeniden yapılandırılarak denetim etkinliğinin arttırıldığını ifade eden Yazıcı, üye sayısının 29’dan 19’a düşürüldüğünü söyledi.
Hayati Yazıcı, Reklam Kurulu’nun hem ticari reklamları, hem de haksız ticari uygulamalarını denetleyeceğini kaydederek, Kurul Başkanı’nın tedbiren durdurmaya yetkili kılındığı bilgisini verdi.
Reklam politikalarının oluşturulması ve uygulanmasıyla ilgili olarak ilk kez Reklam Konseyi kurulmasının öngörüldüğü bilgisini veren Yazıcı, “Reklam Konseyi, sektör ile koordinasyon içinde, sektörün gelişmesi ve tüketicilerin korunması için işbirliğine imkan sağlayacaktır. Reklam Konseyi, yılda en az bir kez Bakanlığımızın koordinatörlüğünde toplanacak ve bu alanda oluşturulacak politikalar konusunda çalışmalar yapacaktır” dedi.
Yeni Kanun’la, tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemeleri ile ilgili getirilen düzenlemeleri de anlatan Yazıcı, “Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin ismi ‘Tüketici Hakem Heyeti’ olarak değiştirildi. İhtiyaca göre hakem heyeti kurulacak ve bunların sayısı usul ekonomisi göz önünde bulundurularak yeniden belirlenecektir. Yeni bir uygulama olan tüketici hakem heyetlerinde raportör kadrosu ihdas edilmiştir. Raportörler, Tüketici Hakem Heyetleri’nin kararlarının zamanında ve hukuka uygun olarak alınması hususunda önemli destek sağlayacaktır. Tüketici Hakem Heyeti üye ve raportörlerinin huzur hakları iyileştirilecektir” değerlendirmesini yaptı.
Yazıcı, Tüketici Hakem Heyetleri’ne yapılacak başvuruların gruplandırıldığını dile getirerek, değeri 2 bin liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetlerine, 3 bin liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine ve Büyükşehir statüsündeki illerde ise 2 bin ile 3 bin lira arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetlerine başvurunun zorunlu hale getirildiğini kaydetti.
Mevcutta 1.191 lira olan sınırın 3 bin liraya çıkarıldığını aktaran Yazıcı, bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru yapılamayacağına ve uyuşmazlığın tüketicinin lehine sonuçlanması durumunda tebligat ve bilirkişi ücretlerinin karşı tarafça karşılanacağına dikkati çekti.
Yazıcı, tüketici mahkemelerinde dava açmanın kolaylaştırıldığını belirterek, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda, davaları basit yargılama usulüne göre sonuçlandıran Tüketici Mahkemeleri görevli olacaktır. Tüketici örgütleri üst kuruluşlarınca açılacak davalarda, bilirkişi ücreti ve vekalet ücreti Bakanlıkça karşılanacaktır. Tüketici davaları tüketicinin ikamet ettiği yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilecektir. Tüketici mahkemeleri ile Tüketici Hakem Heyetlerinin, UYAP ve Tüketici Bilgi Sistemi aracılığıyla entegre olması sağlanacaktır” şeklinde konuştu.
Hayati Yazıcı, son olarak yeni Kanun’da tüketici haklarını ihlal eden fiiller ile ilgili yaptırımların da düzenlendiğini söyleyerek, idari para cezalarının, caydırıcı, orantılı ve belirli olması ilkeleri göz önünde bulundurularak yeniden düzenlendiğini söyledi.
Ceza miktarlarının güncellendiğini dile getiren Yazıcı, her bir aykırılığın yaptırımının ayrıntılı bir şekilde ve ticari reklam cezalarında reklamın yayınlandığı mecra türüne göre farklı cezaların belirlendiğini sözlerine ekledi.
Bankaların faiz dışında alacağı ücretler ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) son düzenlemelerine ilişkin sorular üzerine Yazıcı, bankaların faiz dışı gelirlerine ilişkin daha önce herhangi bir düzenlemenin olmadığını bu nedenle konuyla ilgili düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu ve bu düzenlemeyi de yaptıklarını söyledi.
“Tüketici bilinçli, tacir de basiretli olacak” diyen Yazıcı, bankacıların da tacir olduklarına göre sundukları hizmetin karşılığını alacaklarını ifade etti. Yazıcı, “Bu ücreti almayın” diyemeyeceklerini ama sunulan hizmet ile o hizmet için talep edilecek ücretin ölçülü ve hakkaniyete uygun olması gerektiğini vurguladı.
Bankaların faiz dışı gelirle ilgi avukatlık, mali müşavirlik ya da gümrük müşavirlik ücret tarifesi gibi bir çizelgenin olmasının yanlış olacağını düşündüklerini ifade eden Yazıcı, “Ücretlendirilebilecek faiz türlerini BDDK belirlesin, alınacak ücretler de bankalar arası rekabetle belirlensin dedik. Bankalar gizli ya da açık bir şekilde ücret belirleme konusunda bir anlaşma olursa bu konuda da Rekabet Kurumu devreye girer” dedi.
Yazıcı, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6 ay sonra yürürlüğe gireceğini belirterek, “Diyeceksiniz ki bankalar niye faiz dışı kalemlerden ücret almaya devam ediyor. Yeni kanun yürürlüğe girmedi hala eski kanun yürürlükte. İnşallah 6 ay sonra farklı olacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Kredi kartı sunan her finans kuruluşunun hiçbir ücret talep edilmeyecek bir kredi kartını tüketicilere sunması gerektiğini hatırlatan Yazıcı, “Tüketiciler kredi kartlarıyla ilgili bir ücret ödemek istemiyor ya da sürprizle karşılaşmak istemiyorsa yalın dediğimiz kartı alacak diğerini almayacak. Deniyor ki tüketici ne yapacak yalın kartı. Kartta biraz nitelik olması lazım. Cazip bonuslar içermesi lazım. Yalın kartın niteliksel hale gelmesini rekabet ortamı belirleyecek. O uygulamaya giren ve başlatan bankalar var. Hesap ücreti almayacağız diye reklam yapan bankalar var” diye konuştu.
“Sosyal sorumluluk gereği bankalar öğrenci bursları iletisinden ücret almasın”
Gümrük Bakanı Hayati Yazıcı, “Öğrencilere bankalar üzerinden yatırılan özel burslardan hesap işletim ücreti alınıyor. 150 liralık bus için 92 lira hesap işletim ücreti alındı. Bunun alınmaması için neler yapılabilir?” şeklindeki soruya şöyle cevap verdi:
“Öğrencilere Kredi Yurtlar Kurumu’ndan verilen kredilerle ilgili kamu bankamız herhangi bir ücret almıyor. Bu daha önce de bana sorulmuştu. Bu olayı soruşturdum ama böyle bir durum söz konusu değil. Yılda bir defa bile olsa alınan bu ücret çok yüksek. Böyle bir uygulama varsa bunu bana getirin. Herkesin bulunduğu topluma sosyal sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğun hiçbir zaman hedeflerin gerisinde kalmaması lazım. O yüzden bankaların da bu alanda sosyal sorumlulukları vardır. Burslar ve benzeri iletileri sağlamak çerçevesinde bankaların ücret almamaları sosyal sorumlulukların gereğidir. Bu konuda belki BDDK bir düzenleme yapabilir ve bize de görüş sorulduğunda bunları ifade edeceğiz, talep edeceğiz. Diyeceğiz ki, öğrenci burslarının bankalar aracılığıyla iletilmesi ya da muhafazasından ücret almayınız ama bu yasada bunlar alınmaz diye talep yapmadık.”
Bakanlığın uzlaşma komisyon tutanaklarının Sayıştay’a gönderilmemesi ile ilgili soru üzerine Yazıcı, “Sayıştay yerindelik denetimi yapamaz. Bunlar siyasilerin sorumluluk alanındadır. Sayıştay uzlaşma komisyonunun raporlarını istedi. Raporları gönderemedik ve gönderemeyişimizin haklı sebepleri var” diye konuştu.
Perakende sektörü hakkındaki düzenlemeye ilişkin de bilgi veren Yazıcı, “Diyeceksiniz ki perakende sektörüyle ilgili düzenleme neden çıkmıyor? Gündem çok yoğun. sadece bir bakanlığımızın tasarılarını Meclis görüşüyor değil. Biz sıraya koyuyoruz. Perakende yasası üzerinde tempolu bir şekilde çalışmalarımız devam ediyor. Bunun ismini değiştirdik. Şimdiki ismi ‘Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı.’ Burada hem organize perakende hem de geleneksel perakende sektörü var. Önemli düzenlemeler içeriyor. Hedefimiz, 2014 yılı ilk çeyreğinde bu kanun tasarısını Meclis’ten çıkartabilmek. Bunun için de yoğun bir şekilde çalışıyoruz” iadelerini kullandı.
Bakan Yazıcı, çağrı merkezlerine ulaşmada geçen uzun süreli beklemeler konusundaki sıkıntılara ilişkin olarak da, şunları kaydetti:
“Bunları takip edeceğiz. Sanıyorum bu alana müdahil olmamız gerekiyor. Ama yasa ne ölçüde imkan verir bilemiyorum. Bu alanlar önemli, tüketici hakları açısından bu alan üzerinde duracağız. Kanun bize bir takım haklar veriyor ve bunları kullanacağız.”