İş sözleşmesi değişik (haklı, geçerli vb) nedenlerle sona erdirilebilir. İş sözleşmesi sona eren işçilerin yasal haklarının ödenmemesi çalışma hayatında karşılaşılan, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ise daha çok karşılaşılan bir olgudur.
Bu yazıda işveren tarafından iş sözleşmesi feshedilen (işten atılan) işçilerin iş mevzuatından kaynaklanan haklarını almak için hangi kurumlara ne kadar süre içerisinde başvurmaları gerektiğini açıklamaya çalışacağız.
İşçinin ücret, ikramiye ve prim gibi alacağının ödenmemesi
İşçilerin ücret, ikramiye ve prim gibi ücret ve ücret benzeri alacaklarının ödenmemesi durumunda işçi bu alacaklarının ödenmesi için işyerinin bağlı olduğu yerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili bölge müdürlüğüne dilekçe ile başvurabilirler yada iş mahkemesine dava açabilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüğüne verilecek dilekçelerde işçilerin kendilerine ait iletişim ve adres bilgileri ile işyerinin unvanı, adresi ve taleplerinin ne olduğunu belirtmeleri gerekiyor. Ücretlere ilişkin zaman aşımı süresi beş yıldır. İşçilerin iş sözleşmeleri hangi nedenle feshedilirse edilsin ücret, ikramiye ve prim gibi hak edilmiş alacaklarını işçiler alırlar. İş sözleşmesinin sona erdirilme nedeni ücret vb gibi alacakların durumunu etkilemez.
Yıllık izin ücretinin ödenmemesi
İşyerinden ayrılmadan önce hak edip de kullanmadığı izinleri olan işçiler kullanmadıkları izinlerin ücretini işverenden talep edebilirler. İşyerinden ayrıldıktan sonra işyerinde kullanmamış oldukları bütün izinlerin ücretini işverenden talep edebilirler. Diğer ücret alacaklarından farklı olarak izin ücreti alacağında zamanaşımı süresi iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır. İzin alacağında da zaman aşımı süresi beş yıldır. Örneğin bir işyerinde 01.01.2000 tarihinden itibaren çalışmaya başlayan bir işçinin 2001 ve 2002 yılındaki izinlerini kullanmadığını ve işçinin iş sözleşmesinin 01.04.2009 tarihinde feshedildiğini varsayalım. Bu işçinin 2001 ve 2002 yılına ait hak edip de kullanmadığı izinlerine ilişkin zaman aşımı süresi iş sözleşmesinin fesh edildiği 01.04.2009 tarihinden itibaren başlayacaktır. İşçiler yıllık izin ücreti alacağının ödenmesinin sağlanması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili bölge müdürlüğüne dilekçe ile başvurabilir ya da iş mahkemesinde dava açabilirler.
İhbar ve kıdem tazminatının ödenmemesi
İşveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın işten çıkarılan işçiler; ihbar süresi kullandırılmamışsa ihbar tazminatına, çalışma süresi bir yıl ve üzerinde ise kıdem tazminatına hak kazanırlar. İhbar ve kıdem tazminatında zaman aşımı süresi iş sözleşmesin feshedildiği tarihten itibaren 10 yıldır. İşçiler ihbar ve kıdem tazminatı nın işveren tarafından ödenmemesi durumunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili bölge müdürlüğüne dilekçe ile başvurabilirler ya da iş mahkemesinde dava açabilirler.
İşe iade edilme ve dava açılması
İşçinin işe iade edilebilmesi için iş güvencesi kapsamında olması gerekmektedir. Her işçi iş güvencesi kapsamında yer almamaktadır. 4857 sayılı İş Yasası’nda iş güvencesinin koşulları belirtilmiştir. Buna göre işyerinde çalışan işçi sayısı 30 ve üzerinde ise, işçi işveren vekili değilse, kıdemi en az 6 ay ise ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyorsa işçi iş güvencesi kapsamında yer alır. İş güvencesi kapsamında yer alan işçi iş sözleşmesinin feshedildiğini içeren yazının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde iş mahkemesinde işe iade davası açması gerekmektedir. İşçinin iş sözleşmesi sözlü olarak fesh edilmişse sözlü olarak feshedildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde dava açılması gerekir. Uygulamada işe iade talepleri bazen idari makamlardan talep edilmektedir. İşe iade taleplerinin değerlendirilmesinde sadece iş mahkemeleri yetkilidir. İdari makamlardan işe iade talebinde bulunulması işçi yönünden zaman kaybına neden olarak bir aylık dava açma süresinin geçirilmesine de neden olabilir.
İşten çıkarılan işçinin sigortasız çalıştırılması
İşyerlerinde sigortasız olarak çalışan işçiler ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne dilekçe ile başvurarak sigortasızlıklarının giderilmesini isteyebilirler. Bu durumda kurum yetkililerince gerekli incelemeler yapılarak işçinin iddiaları doğrulanırsa işçinin sigortalılığı sağlanır. Ancak 5510 sayılı yasanın 86.maddesine göre sigortalıların geriye yönelik hizmetlerinin veya prime esas kazançlarının en fazla tespitin yapıldığı tarihten geriye yönelik bir yıllık süreye ilişkin kısmı dikkate alınmaktadır.
Örneğin işçinin işyerinde 3 yıl sigortasız çalıştığı tespit edilmiş olsa bile kurum bu sürenin en fazla bir yılını dikkate alacaktır. Bir yıldan fazla süren hizmetler için mahkeme kararı gerekecektir. Bu düzenlemenin kayıt dışı ile ilgili olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.
Fiilen ve kayden çalıştığı tespit edilemeyen işçilerin çalıştıkları yönündeki iddialarını yetkili iş mahkemesinden alacakları ilam ile kanıtlamaları gerekmektedir(*).
İşe giriş bildirgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen işçiler, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye dava açarak çalıştıklarını ispat etmeleri gerekmektedir. İşçi çalıştığını mahkemeden alacağı ilam ile ispatlayabilirlerse, mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları kurumca dikkate alınır. Beş yıllık süre içtihat ve kurum uygulamasına göre hak düşürücü süre niteliğindedir(*).
Çalışma hayatını düzenleyen mevzuatta işçi ve işverenlerin hakları düzenlenmiştir. Düzenlenmeyen konulardaki boşluklarda yargı içtihatları ile giderilmektedir. Çalışanların mevzuattan doğan haklarının tam ve eksiksiz olarak zamanında yerine getirilmesi işverenlerin mevzuata uygun olarak hareket etmesine bağlı olduğu kadar işçilerinde yasal haklarının neler olduğu konusunda bilgi sahibi olmalarına bağlıdır. Bir hakkın var olması ne kadar önemli ise bu hakkın nasıl kullanılacağını bilmek de o kadar önemlidir.
Kaynak:Arif Temir/Radikal/10.04.2010