Önceki yazımızda İzmir İl Özel İdaresi’nce eski müteahhitlerine üstelik de bitmiş, geçici hatta kesin kabulleri yapılmış ihalelerde taahhüt ettikleri teknik personelleri çalıştırmadıkları gerekçesiyle ceza uygulandığına değinmiştik. İstisnai ve küçük bazı işler dışında, müteahhitlerin üstlendikleri ihale konusu işleri tek başlarına tamamlama imkanları yoktur. Dışarıdan işçilik temin etmek zorunda kalırlar. Bu amaçla üçüncü kişilerle sözleşmeler yaparlar. Bu sözleşmeler üç gruba ayrılır. Vekalet, eser ve iş sözleşmesi. Asıl ağırlık da eser ve iş sözleşmelerindedir. İş sözleşmesi, adı üstünde ihale konusu işin yapımında işçi çalıştırmak üzere yapılır. Bu işçiler ya müteahhidin kendi işçileri olur ya da bir başka vergi mükellefinden hizmet satın alma yoluna gidilir.
İKİ İHTİMAL VAR
Müteahhitin kendi işçilerini çalıştırma seçeneğinde de iki ihtimal mümkündür. İlki, müteahhidin zaten devamlı bir işyeri ve burada çalıştırdığı işçileri vardır. İhale ile aldığı işin mahiyeti uygunsa, bu işi devamlı işyeri çalışanlarıyla tamamlaması mümkün olur. Örneğin bir fırıncının devlet hastanesinin bir yıllık ekmeğini temin etme ihalesini kazanması gibi. Ancak yapım ihaleleri gibi kapsamlı işlerde bu mümkün olmaz. Yüklenici üstlendiği ihale konusu işi yapabilmek için değişik sayıda ve özellikte işçi temin etmek zorunda kalır. Bu işçiler o iş için özel olarak işe alındığından, belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılır ve SGK bildirimleri de açılan geçici ve özel dosyadan yapılır.
Yüklenici, bazen üçüncü kişi vergi mükellefleriyle genel mahiyette hizmet sözleşmeleri yapar. Bu durumda sözleşme yaptığı bu işverenlerin işçilerini dolaylı olarak ihale konusu işinde çalıştırmış olur. Hizmet sözleşmeleri, bazen sadece işçilik teminine ilişkin yapılır. Örneğin güvenlik veya temizlik firmalarınca yapılan işler bu kapsamdadır. Ancak üçüncü kişi vergi mükellefleriyle yapılan sözleşmeler, çoğu kez bir malzeme veya makinenin temini ve yerine montajı v.b. unsurunu da içerir. Örneğin okul inşaatında asansör yapım ve montajının bir başka firmaya yaptırılması gibi. Bu durumda sözleşme, içinde işçilik unsurunu içerse de aslında bir eser sözleşmesi niteliğindedir. Çünkü sözleşmenin asıl unsuru söz konusu eserin yapımı oluşturur.
ALT YÜKLENİCİ
Üçüncü kişi işverenlerle yapılan bu hizmet veya eser sözleşmeleri de konuları ve kapsamlarına göre iki gruba ayrılır. İlkinde yüklenici, ihale ile üstlendiği işin bir bölümünü tamamen üçüncü kişi işverene bırakır. Buna taşeronluk veya alt yüklenici sözleşmesi denir. Bu durumda üçüncü kişi işveren de alt yüklenici sıfatını kazanır. Ancak ihale konusu işlerde alt yükleniciye iş verebilmek için, ihale makamının buna izin vermesi gerekir. İhalelerin çoğunda alt yükleniciye iş verilmesine izin verilmez. Hatta bu durum ihalenin şartnamesinde ve sözleşmesinde açıkça belirtilir. Sözleşmeyle dışarıya iş vermenin ikinci durumu da vardır. Üstelik zaman zaman alt yükleniciyle karıştırılır. Çoğu kez yüklenicinin üstlendiği işin tamamını kendi imkanlarıyla yapması mümkün değildir. Gerek uzmanlaşmadan kaynaklanan sebepler ve gerekse de organizasyon kısıtlamaları nedeniyle işin bazı bölümleri üçüncü kişi işverenlere yaptırılmak zorunda kalınır. Örneğin yüklenici, üç bloktan oluşacak bir okul inşaatının yapımını üstlenmiştir. Bloklardan birinin yapımını ayrı bir sözleşmeyle bir başka vergi mükellefine bırakmışsa, alt yükleniciye iş vermiş demektir. Fakat aynı müteahhit bu inşaatlarda pvc doğrama, sıhhi tesisat işleri veya kalorifer yapımı, asansör imalat ve montajı gibi işleri dışarıdan işyeri sahiplerine yaptırabilir. Bu durumda alt yüklenicinin koşulları oluşmamış olur.
ÜCRET BORDROSU
Müteahhidin dışarıya iş yaptırmak üzere yaptığı sözleşmelerin niteliği farklı olduğu gibi karşılığında işçilik ödemelerinin yapılma şekli de farklıdır. Hizmet sözleşmesiyle çalıştırdığı işçilerin ücretlerini ücret bordrosuyla öder. Buna karşın diğer vekalet,eser ve hizmet alım sözleşmelerinde ödemeler fatura veya serbest meslek makbuzu karşılığı yapılır. Zaten hizmet sözleşmesiyle çalışanların işvereni söz konusu yüklenici olduğundan, tamamen onun emir ve talimatlarına göre hareket ederler. Oysa diğer sözleşmelerde böyle bir bağımlılık unsuru oluşmaz.
Gelelim İzmir İl Özel İdaresi’yle eski müteahhitlerini karşı karşıya getiren teknik personel konusuna. Yüklenicinin üstlendiği işi ikmal edebilmesi için bulundurması gereken personeli, üç gruba ayırabiliriz. İlki anahtar teknik personeldir. Bu grup personel mimar ve mühendis olabilir. Bunlarda bulunması gereken nitelikler, Yapım İşleri Uygulama Yönetmeliği’nde sayılmıştır. Bu koşullara sahip anahtar teknik personele bulundurmak aslında firma için bir yeterlik koşuludur. İhaleye girebilmek, kazanmışsa da sözleşme yapabilmesi için gerekli ve yeterli koşullardandır. Tıpkı iş deneyim belgesi gibi. İkinci grubu teknik personel oluşturur. Son grup ise, gerekli diğer personeldir. Bu üç grup personel arasındaki benzer ve farklı yönlere bir sonraki yazımızda değineceğiz. Çünkü işin hem ihale mevzuatına göre hem de iş ve sosyal güvenlik hukukuna göre ilginç yönleri vardır.
KAYNAK: CELAL KAPAN / YENİ ASIR G. 06.03.2012