İş dünyasında insan kaynaklarını teşvik ederek ve yeteneklerini geliştirerek daha iyi iş sonuçları alınmaktadır. İnsan kaynaklarına uygulanan bireysel teşvik ve destek yöntemleriyle birlikte sektörleri kapsayan teşvik ve destek yöntemleri de günümüzde büyük bir önem taşımaktadır. İş dünyasında teşvik ve destek konusu yararlı olduğu kadar uygun koşullarda kullanılmadığı zaman zararlı da olabilmektedir. Geçmişte bunların örneklerini çok gördük.
ÖNEMLİ BEKLENTİLER
Ülkemizde kapalı ekonomi uygulamalarının ve teşvik yöntemlerinin üretim sektörlerine yeterli düzeyde rekabet gücü kazandırmadığı dönemleri de yaşadık. Teşvik uygulamaları ve sanayi destekleme yöntemleri yerli üretimi artırmak ve işsizliği azaltmak açısından büyük bir önem taşımaktadır. Gerek işverenler ve gerekse iş görenler bu değişim sürecini iyi değerlendirmek ve geleceğe yönelik olarak sinerji yaratmak zorundadırlar.
Yine geçtiğimiz yıllarda serbest piyasa ekonomisi ve dışa açık büyüme yöntemleri ülke ekonomilerinin gelişimi açısından önemli bir beklenti olarak ön plana çıkmıştır. Ancak yaşamakta olduğumuz küresel ekonomik kriz iş dünyasının kendisine yeniden çekidüzen vermesini zorunlu kılmaktadır. Ekonomik sorunlara hazır ve sürekli uygulanabilir çözüm yolları bulmanın pek kolay olmadığı artık iyice anlaşılmaktadır.
Küresel ekonomik kriz dönemlerinde özellikle dünya pazarlarının duyarlı bir biçimde izlenmesi ve üretim sektörlerinin haksız rekabete karşı korunması gerekmektedir. Küresel kriz nedeniyle batı ülkelerinde de ülke ekonomisini koruma amaçlı birtakım önlemler alınmaktadır. Uluslararası pazarlarda kimi şirketler devlet desteğiyle ayakta durabilmektedir. Ancak bu durum ülke ekonomisi üzerinde olumsuz bir etki yapmaktadır.
ÖNCE YERLİ ÜRETİM
İş dünyasında devlet desteğinin sürekli olarak uygulanabilecek bir yöntem olmadığı görülmektedir. Bir iş kolunun varlığını sürdürebilmesi için sürekli devlet desteği gerekiyorsa o iş kolunda üretim yapmak ülke ekonomisinde kaynak israfına yol açmaktadır. Bir başka deyişle, bir iş kolu sürekli devlet desteğiyle varlığını sürdürüyorsa ulusal ekonomiye yük olmaktadır.
Ülkemizde yabancı ürünlere gösterilen ilgi her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle dış ticaretimiz sürekli açık vermektedir. Öte yandan ithal ikamesi de çözüm olamamaktadır. İthal ettiğimiz ürünlerin aynısını üretmeyi hedef almak zorundayız. Bu amaçla rekabet gücümüzü artırmaya çaba harcamalıyız. İthal ettiğimiz ürünler arasında rekabet edebileceğimiz ürünler varsa bu sektörlerde yerli üretime öncelik vermeliyiz. Bir başka deyişle sürdürülebilir rekabet gücüne sahip olan yerli ürünlerin üretimi için teşvik edici ve destekleyici yöntemler uygulamalıyız.
Teşvikler ve devlet desteği çok dikkatli olarak ele alınması gereken bir konudur. Bunlar yararlı olduğu kadar alışkanlık haline geldiğinde zarar verici de olmaktadır. Teşvik ve desteğe bel bağlayan, bu nedenle sürekli korunma ihtiyacı duyan sektörler zamanla rekabet güçlerini kaybetmekte ve ülke ekonomisine yük olmaktadır. Yine de ulusal ekonomimizin teşviklerden ve devlet desteğinden bilinçli bir şekilde yararlanması konusu büyük bir önem taşımaktadır.
Şener MUTER/Yeni Asır/3.10.2011