Sigortalıların istirahat raporu alırken dikkat etmeleri gereken hususlara “İstirahat Raporlarında Püf Noktaları” başlıklı yazılarımızda dikkat çekmiştik. Akabinde, istirahat raporuyla bağlantılı ve sigortalıları yakından ilgilendiren bir başka konuya geçiş yaptık. Sigortalıların SGK’dan rapor parası alabilecekleri durumlar ve koşulları anlattık. Bir önceki yazımızda işkazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde rapor parası alabilmenin koşullarına genel olarak göz atmıştık. Nitekim demiştik ki, rapor parası hususunda en geniş koşullar işkazası ve meslek hastalığında geçerli.
ANALIK SİGORTASI
İşe girdiği gün işkazası geçiren veya meslek hastalığına tutulan sigortalıya dahi başka koşul aranmaksızın rapor parası ödenebiliyor.
Üstelik ödenek, işgöremezliğin ilk gününden başlanarak hesap ediliyor. Buna karşın hastalık ve analık sigortasında rapor parası veya kanundaki adıyla geçici işgöremezlik ödeneği alabilmek için, sigortalı adına hastalıkta işgöremezliğin başladığı, analık sigortasında ise doğumun gerçekleştiği tarihten geriye bir yıllık süre içerisinde doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması gerekli. Bir başka farklılık da hastalık sigortasında ödeneğin işgöremezliğin üçüncü gününden başlaması. Analık sigortasında ise işgöremezlik ödenek süresi kanunla belirlenir. Bu süre, doğum öncesi sekiz hafta ile doğum sonrası sekiz hafta olmak üzere on altı haftadır. Çoğul gebeliklerde bu sürelere ikişer hafta ilave edilerek toplam süre yirmi haftaya kadar çıkabiliyor.
Sağlık durumunun elverip, hekiminin de uygun görmesi şartıyla sigortalının, doğumdan önceki son üç haftaya kadar çalışarak, doğum öncesi kullanmadığı istirahat süresini doğum sonrası istirahate eklemesi mümkün ve yasal. Zaten özellikle doğum sonrası işi bırakmayı düşünen bir çok sigortalı da bu yönteme başvuruyor.
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ
Nitekim önceki yazımızda da değindiğimiz üzere, erken doğum yapan kadın sigortalıların yıllar süren mevzuat mağduriyeti, nihayet 16 Haziran 2011 tarihindeki mevzuat değişikliği ile giderildi.
Söz konusu yönetmelik değişikliği öncesinde, henüz doğum öncesi istirahate ayrılmadan erken doğum yapan sigortalılara, sadece doğum sonrası istirahat ödeneği ödeniyordu. Çünkü erken doğum yapan sigortalıların durumuna, konu ile ilgili düzenlemenin yapıldığı Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde (SSİY) açıklık getirilmemişti.
Yönetmeliğin mevcut hükümlerinden, bu sigortalıları yararlandırabilmek de mümkün olmuyordu. Yönetmeliğin bu değişikliğinden, sadece 4/a sigortalıları dediğimiz bir işverene hizmet akdiyle bağımlı olarak çalışan sigortalılar değil, 4/b sigortalısı olup da analık işgöremezlik ödeneği alma hakkı olanlar da yararlanabilecek. Hemen belirtelim 4/b sigortalıları, sosyal güvenlik reform kanunu olarak da adlandırılan ve 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanun’la analık sigortası kapsamına alındılar. Ancak analık sigortasının kapsamı genişletilirken 4/b sigortalılarının tamamı değil de, bağımsız çalışması şirket ortaklığından kaynaklananlar kapsam dışında tutuldu. Keza isteğe bağlı prim ödeyenlerin sigortalılıkları da 4/b sigortalılığı olarak kabul edilmekle birlikte, analık sigorta kapsamından muaf tutuldu.
ÖZEL SEKTÖR
16 Haziran 2011 tarihli SSİY değişiklikleri sadece analık sigortasıyla sınırlı değil. Özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde süreksiz olarak çalışıp, sigorta primlerini 5510 Sayılı Kanun’un ek 5’inci maddesine göre ödeyenlerin işkazası ve meslek hastalığı halinde işgöremezlik ödeneği almasıyla ilgili kurallar da düzenlendi. Bu konuya biraz daha açıklık getirelim. Tarım kesiminde çalışanların sosyal güvenlik durumlarına daha önce bir çok defa değinip, etraflıca açıklamıştık. Özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde süreksiz olarak çalışanlar, ilk defa 2925 Sayılı Kanun’la, bir tür isteğe bağlı sigorta uygulamasıyla sosyal güvence hakkına sahip olmuşlardı. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanun, o tarihe kadar 2925 Sayılı Kanun’a göre müracaat edenlerin sigortalılıklarını kabul edip devam ettirme hakkı verdi. Ancak, 1 Ekim 2008 tarihinden sonra 2925 Sayılı Kanun’a göre yeni müracaat alınmasının yolunu kapattı. Fakat 5510 Sayılı Kanun’da, özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde hizmet akdiyle ve süreksiz olarak çalışan, sayıları milyonlarla ifade edilebilecek büyük bir kitleye sosyal güvence hakkı sağlayabilecek bir hüküm de bulunuyordu.
ELEŞTİRİLEN TARAF
Zaten 5510 Sayılı Kanun’un en fazla eleştirilen yönlerinden birisi de bu eksikliğiydi. Çünkü sosyal güvenlikte norm ve standart birliğini hedefleyen bir kanun, nüfusun önemli bir kesimini sosyal sigorta kapsamı dışında bırakmış göörünüyordu. Zaman içerisinde eleştirilerin haklı olduğu, çalışan bu kesimin sosyal güvencesi yönüyle bir düzenleme ihtiyacı doğduğu anlaşıldı. Nihayet 13 Şubat 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı Torba Kanun’un 51’inci maddesiyle, 5510 Sayılı Kanun’a ek 5’inci madde getirildi. Buna göre geçici tarım işçilerine, şartları 2925 Sayılı Kanun’daki kadar avantajlı olmasa da, isteğe bağlı prim ödeme imkanı getirildi. İşte 5510 Sayılı Kanun’un ek 5’inci maddesine göre, isteğe bağlı prim ödemeye başlayan tarım sigortalıları da son yönetmelik değişikliğiyle, işkazası geçirmeleri ya da meslek hastalığına uğramaları halinde rapor parası alabilecek. Bunun için işkazasının olduğu tarihten en az on gün önce tescil edilmiş olmaları ve sigortalılıklarının devam etmesi yeterli olacaktır.
Celal KAPAN/Yeni ASIR/06.9.2011