SORU: Bir süre işveren olarak kendi adıma işyeri çalıştırdım. Bu süre içerisinde yanımda çalıştırdığım işçilerimin sigorta primlerini ödeyemedim. İşyerimi 2006 yılında kapamak zorunda kaldım. Şimdi sigortalı olarak bir başka işyerinde çalışıyorum. Borçlarımdan dolayı, son çıkan Torba Kanundan istifade edebilmek için yapılandırmaya müracaat ettim. Borcum taksitlendirildi. Ancak taksitlerimi ödeyemiyorum. SGK’ya, hem kendi primlerim dolayısıyla (Bağ-Kur) hem de işveren sıfatıyla yanımda çalıştırdığım işçilerden dolayı (SSK) prim borcum bulunmakta. Bu şartlarda bu borçlarımı kapatma imkanım yok. İleride, işçi olarak gün ve yaş şartlarımı tamamladığımda, bu borca rağmen emekli olabilir miyim? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim. Ali Coşkun
CEVAP: Okurumuz örneğinde olduğu gibi, Torba Kanun çıktığında bir umutla borçlarını yapılandıranlar içerisinde, sonradan yükümlülüklerini yerine getiremeyenler olacaktır. Okurumuzun emekliliğine ne kadar süre kaldığını bilemiyoruz. Ancak yapılandırmasına rağmen ödeyemediği, kısa vadede de ödeyemeyeceğini düşündüğü borçları, ilerideki emekliliğini ne şekilde etkileyecektir. Bu sorunun cevabı için önce, SGK’ya olan borçlarını yapısı itibariyle iki gruba ayırmamız gerekir. İlk grup borçlar, işveren sıfatıyla yanında çalıştırdığı işçilerin ücretlerinden kesip, SGK’ya zamanında yatıramadığı prim borçları. İşyerini kapattığı tarih dikkate alındığında, bu borç, eski SSK’ya olan prim borçlarıdır. İkinci grup borç ise, kendi sigortalılığı dolayısıyla Bağ-Kur’a olan prim borcu. Bu iki grup borcun okurumuzun emekliliğine etkisi farklı olacaktır. İlk gruptaki eski SSK’dan gelen ve işverenlik sıfatından kaynaklanan borçlarının olması, sigortalı çalışmaları sonrası kendi emekliliğine engel değildir. Hatta okurumuz ileride isteğe bağlı sigortaya geçmek veya yeni bir işyeri açmak suretiyle tekrar 4/b (eski Bağ-Kur) statüsüne geçerek, bu statüden emekli olmak isterse dahi, işverenlik sıfatından kaynaklanan bu borçları emekliliğine etkide bulunmayacaktır. Fakat okurumuzun ikinci grup, Bağ-Kur sigortalılığından gelen borçları için aynı kolaylık söz konusu değil. Bu gruptaki borçlarını ödemeden, SGK’ca, hangi statüden olursa olsun emeklilik işleminin tamamlanması söz konusu değil.
Tarım Bağ-Kur Sigortalılarının Mağduriyetleri
SORU: Babamın sigortalılığı konusunda bir türlü içerisinden çıkamadığımız bir çakışma söz konusu. Bu konuda bir türlü sonuç alamıyoruz. Babam, 15.10.1958 doğumlu. 2000 yılı prim affından yararlanmak için Bağ-Kur’a başvurdu. Bu sırada 01.01.1987 yılında Bağ-Kur kaydı olduğu tespit edildi ve aradaki günlerin tahakkuk eden prim borçları yatırıldı. Fakat sonradan, 15.10.1988 tarihinden başlayarak geçici işçi olarak çalışıp, SSK sigortalısı olduğu ve işverenlerince toplam 80 gün sigortalı bildirildiği anlaşıldığı. Bunun üzerine Bağ-Kur, babamın sigortalılığını 2000 yılından başlattı ve 2000 yılı öncesi sigortalılığını iptal etti. Yatırdığımız primleri fazla ödeme olarak iade etti. Biz bu işlemi dava ettik. Bunun üzerine Bağ-Kur sigortalılığının başlangıcını 01.01.1987 olarak kabul etti. Ancak SSK sigortalısı olduğu 14.10.1988 tarihinde terk işlemi yaptı. Biz tekrar mahkemeye başvurduk. Bu defa Tekel’e tütün satış kaydı dolayısıyla, 01.01.1994 yılında tekrar Bağ-Kur sigortalılık başlangıcı kabul edildi. Şu an 19 yıllık Bağ-Kur’lu. 6111 sayılı kanundan yararlanmak için başvurduğumuzda ise yılımızı 01/05/1989 tarihinden başlattı. Biz aradaki günlerin prim borçlarını ve askerlik borçlanmasını peşin olarak yatırdık. Ancak SGK’nın Ankara ile yazışmasında, önceki mahkeme kararı gerekçe gösterilerek olumsuz cevap geldi. Sigortalılık başlangıcı, tekrar 1994 yılı kabul edildi. Şimdi arada yatan paraları da askerlik borçlanmasını da geri alamıyoruz. Emeklilik de yok. Oysa elimizde 1990 yıllarına ait makbuzlar ve kooperatif kaydımız var. Tek sorun, mahkeme kararı var diye olmuyor. Aradaki çatışmadan kaynaklanan yılları nasıl geri alabiliriz. Cevaplayabilirseniz çok teşekkür ederim. Gülsüm Köseoğlu
CEVAP: Okurumuz açıkça belirtmemekle birlikte babasının, tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu anlaşılmakta. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yapısı ile ilgili daha önceki yazılarımız mevcut. Öncelikle sorunun temelinde, bu sigortalılığın yapısı ve Bağ-Kur’da kabul görme şekli var. Tarım Bağ-Kur sigortalılığı bugüne dek yarı zorunlu; yarı da isteğe bağlı bir sigortalılık niteliğinde kabul edilmiş. 01.10.2008 öncesi tarım Bağ-Kur sigortalılarının sigortalılık sürelerinde, diğer sigortalılık halleriyle(SSK, esnaf Bağ-Kur v.b.) çakışma hallerinde, hala devam eden bir mağduriyetleri mevcut. Aslında bu konu, ayrı bir yazı konusu olacak boyutta. Ancak kısaca değinelim. Çünkü bu mağduriyet hala devam etmekte. Babanızın örneğinde olduğu gibi, SSK’lı çalışma ile çakışma halinde tarım Bağ-Kur sigortalılığı kesintiye uğramış kabul ediliyor. Ancak SSK’lı çalışmanın bitiminden sonra, tarım Bağ-Kur sigortalılığının tekrar başlatılması uygulamada kabul edilmemiş. Kişinin bağımsız tarımsal çalışmaya devam edip etmediğine dahi hiç bakılmıyor. Oysa, tarım Bağ-Kur sigortalılığına ilk tescilde yapıldığı gibi, tarımsal faaliyetin devam edip etmediğine yönelik araştırmalar kolaylıkla yapılabilir. Kaldı ki bağımsız tarımsal faaliyet, daha çok aile işletmesi olarak gerçekleştirilmekte. Bölgelere göre yılın tamamında değil de belirli ay ve mevsimlerde gerçekleştirilmekte. Kalan ay ve mevsimlerde aile bireylerinin geçimlerini temin edebilmek için başka işlerde çalışması gayet doğal ve sık karşılaşılan bir durum. Bu konu, ancak SGK tarafından ve genel çerçeveli yasal bir düzenleme ile çözülebilir. Çünkü, babanızın sigortalılık başlangıcı ile ilgili kesinleşmiş mahkeme kararları zaten mevcut. Son yapılandırmada yatırdığınız, ancak kabul görmeyen ödemeleri fazla ödeme olarak kayda alınacaktır. Sigortalılığı devam ettiği için prim borçlarına mahsup edilecektir.
Celala KAPAN/Yeni ASIR/18.08.2011