İsteğe Bağlı Sigortada Durdurma Dilekçesinin Önemi
“Eşim, 26.03.1972 doğumlu. 01.07.1990 tarihinde işe başladı. 1996 yılına kadar da sigorta primleri işverenleri tarafından ödendi. 1075 gün fiili çalışma karşılığı prim günü var. Doğum için işten ayrıldı ve 1998’de isteğe bağlı sigorta primi ödemeye başladık. 2008/09. ay dahil ödeme yaptım. Prim gün sayısı 5 bin 465 güne tamamlandı. Ancak SGK’dan gelen bildirimde Bağ-Kur prim borcumuz olduğu belirtilmekte. Ayrıca SSK gün dökümünde 5 bin 245 gün, Bağ-Kur’da da 240 gün gözükmekte. Oysa biz prim ödemeyi 2008/10. ay itibariyle durdurmuştuk. Ödeme yapmamı gerektirir bir durum olup olmadığını öğrenmek için size danışmak istedim. Saygılar iyi çalışmalar.” (Gürol Sütçü)
Eşinizin emekliliği için 20 yıllık sigortalılık süresi ve 47 yaşını doldurup 5 bin 450 prim gün sayısına ulaşması gerekiyor. Sizin hesabınıza göre sigortalılık süresi ve prim gün sayısı koşulu gerçekleşmiş ve yaşın dolmasını beklemektesiniz. Ancak verdiğiniz bilgilere göre bir hesap hatası varmış gibi gözüküyor. Çünkü 1998 yılının hemen başından itibaren isteğe bağlı sigorta ödemeye başlamış olsanız dahi ödemeyi durdurduğunuz 2008/10. ay başı itibariyle 10 yıl 9 ay isteğe bağlı prim ödemeniz olur. Bu da 3 bin 870 gün isteğe bağlı ödeme demektir. Bildirdiğiniz bin 75 günlük fiili çalışma karşılığı prim gün sayısını da buna eklediğimizde 4 bin 945 gün yapar. Sanırım 1996-1998 arası için doğum borçlanması yapmış bulunmaktasınız. Belirttiğiniz 5 bin 465 günlük prim gün sayısına ancak o şekilde ulaşılmakta. İsteğe bağlı sigortalılığı, 5510 sayılı kanunun yürürlülük tarihini 01.10.2008 öncesinde durdurmuş olmanız nedeniyle, ödediğiniz isteğe bağlı primler içerisinde 4/b (eski Bağ-Kur) statüsünden kabul edilen hizmet süresi olmamalı. Fakat sonradan, SGK tarafından size borç tebliğatı gönderilmiş olması ve hizmet cetvelinde 4/b (eski Bağ-Kur) statüsünden hizmet görünmesi akla prim ödemeyi durdururken yazılı müracaatta bulunmadığınız ihtimalini getirmekte. Siz sadece 2008/10. aydan itibaren prim yatırmayı bırakmış; fakat isteğe bağlı sigortalılığın durdurulması yönünde SGK’ya yazılı talepte bulunmamış olmalısınız. Sizin prim ödediğiniz dönemde SSK isteğe bağlı sigortalılık uygulamasında, prim ödemeyi durdurmanız halinde üç ay sonra prim ödediğiniz son tarih itibariyle isteğe bağlı sigortalılık iptal edilmekteydi. Oysa SGK’nın isteğe bağlı sigortalılıkla ilgili yeni uygulamasında 12 aylık sorgulama süresi dikkate alınmakta. Yazılı durdurma dilekçesi vermeyenlerde son prim ödeme tarihinden itibaren 12 aylık süreye kadar borç tahakkuku otomatik olarak yapılmakta. Ancak bu borcu yatırıp yatırmamak size kalmış bir durum. Prim borcunuzu yatırmanız halinde hizmet sürenize ilave edilir. Tercih size kalmış. Fakat ödemeyi yaparsanız eşinizin sigortalılık süresine 5510 sayılı kanuna tabi olan bir dönem de dahil olmuş olur. Bu ileride emeklilik hesaplamalarını etkiler.
Çifte Vatandaşların Yurtdışı Borçlanması
“Eşim 1967 doğumlu. 3201 sayılı yasaya göre yurtdışında ev kadını olarak geçen sürelerinin 7 bin 200 günlük kısmını borçlandı. Tahakkuk eden prim borcunun tamamını döviz olarak ödedi ve emeklilik için yaş sınırını beklemeye başladı. Daha önce borçlanma yaptığımız Bağ-Kur İl Müdürlüğü’nden aldığım ekstra ve yazılı bildirisi ile eşimin 43 yaşının bitiminde emeklilik için müracaat edebileceğimiz söylendi. 20.09.2010’da yazılı olarak emeklilik müracaatı yaptım. 9 ay cevap alamadım. Sonunda 20.5.2011 tarihinde şahsen yaptığımız müracaatta Almanya vatandaşlığına geçip, tekrar Türk vatandaşlığını almamız arasında 5 yıl olduğu belirtilerek, bu yılları tekrar bugünün şartlarına göre borçlanmamız istendi. Şoke olduk. Fakat basında bu konuda çıkan bir yazıda, SGK’nın bu uygulamasının yanlış olduğu, kazanılmış hakların yok sayılmayacağını ve yeşil kartlıların bile emekliliği hak ettiğini okudum. Biz Alman vatandaşlığına ilk geçenlerdeniz. Ne yeşil ne de pembe kartımız yoktur. Direkt çift vatandaş statüsündeyiz. Başvuruda bulunduğumuz SGK İl Müdürlüğü’nden hangi yaşta ve ne zaman emekli olacağımız konusunda dahi bilgi alamıyoruz. Bu hususta nerelere başvurmamız gerektiği konusunda bilgi verir misiniz? Şimdiden teşekkür ve saygılarımızı sunarım.” (Ramazan Yılmaz)
Eşinizin yurtdışı ikamet süresini üç bölüme ayırarak değerlendirmek gerek. İlki, Türk vatandaşı olarak ikamet süresi. İkinci bölüm Türk vatandaşlığından çıkıp Alman vatandaşı olarak geçen süre. Yazınızdan bu sürenin beş yıl olduğu anlaşılıyor. Üçüncü bölüm ise Türk vatandaşlığını tekrar alarak başlayan çifte vatandaşlık evresi. Şimdi yürürlükteki SGK mevzuatına göre, bu dönemlerden birinci ve üçüncü dönemin sürelerini borçlanmanız mümkün. Ancak aradaki beş yıllık ikinci dönemin borçlanmasını yapmanız mümkün değil. Çünkü borçlanmada iki esasa bakılır. İlki, borçlanma başvurusunda bulunan kişinin Türk vatandaşı olması. İkincisi ise borçlanmak istenilen çalışma ya da ikamet süresinde Türk vatandaşlığının korunmuş olmasıdır. Bunun tek istisnası zorunlu göçe tabi tutulan Bulgaristan göçmenleridir. Bu durumda SGK’nın size bildirdiği son uygulaması, doğru ve geçerli. Fakat ilginç olan bu durumun size daha önce borçlanma işlemi sırasında değil de emeklilik müracaatı sonrasında bildirilmiş olmasıdır. Borçlanma tarihini belirtmemiş olduğunuzdan bu konuda bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Sizin sunduğunuz belgelerdeki bir eksik veya idari bir hata da söz konusu olabilir. Borçlanma tarihinden sonra bir uygulama değişikliğinin gerçekleşmiş olması ihtimali de var. Eğer ikincisi söz konusu ise, siz borçlanma yaptıktan sonra SGK uygulama değişikliğine gitmişse, kazanılmış hakların korunması elbette geçerli. Fakat ilgili SGK İl Müdürlüğü’nün tahsis talebinizi bu kadar geciktirmesi bu konuda Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü hatta belki Alman makamları ile yazışma yapıldığı ihtimalini akla getirmekte. Fakat sonuçta size yazılı bir cevap elbette verilecektir. Sonucuna göre yargıya gitmeniz söz konusu olabilir. Şimdiden Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde bir dilekçe vererek işlemlerinizin safahatı konusunda bilgi isteyebilirsiniz.
KISA YANITLAR:
Sayın Ramazan Nuri Özkır, kilit soru 25.10.2010 tarihinde emeklilik müracaatında bulunduğunuz anda, silinen Bağ-Kur hizmetlerinize rağmen 4/a statüsünden emeklilik koşullarını gerçekleştirmekte miydiniz? Çünkü ilk tahsis talep dilekçeniz 4/a (eski SSK) statüsünden emeklilik için verilmiş. Ancak anlaşılan o ki çakışan hizmetler nedeniyle bu emeklilik hak edilemiyordu. Sizi 4/a statüsünden emekli edememiş olmalılar ki ihya devreye sokularak 4/b (eski Bağ-Kur) statüsünden emekli edilmişsiniz. Hatta borcu kapatmak için Ziraat Bankası’ndan kredi kullanmanız gerekmiş. 5510 sayılı Kanun Ek-17. maddeye göre silinen borçlar ve askıya alınan hizmet süreniz sizin yazılı talebiniz alınmadan ihya edilmiş olamaz. Verdiğiniz prim transfer dilekçesi ile doğrudan ihya işlemi de yapılmamıştır. Fakat ilk dilekçe tarihinde 4/a statüsünden emeklilik koşullarınızı taşıdığınızdan eminseniz, ilk talebinizin geçerli olması için yargıya gidebilirsiniz elbette.
Celal KAPAN/Yeni Asır/08.08.2011