SGK’nın meslek kodu uygulamasının bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yanlış yorumlandığına değinmiştik. Bazı kötü niyetli yorumlar, küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerini tedirgin edecek şekilde, uygulamanın işverenlerin aylık prim yüklerini artıracağına
yönelikti. Buna karşın, aşırı iyimserler, bu sayede SGK’nın işyerlerini kolaylıkla denetleyebileceğini, prim gelirlerinin artarak aktüaryal denge bozukluğunun ortadan kalkacağını dahi söylediler. Haberin sunuluşundaki örneklendirme de dikkat çekiciydi. Artık işyerlerinde aşçı ücreti, bulaşıkçıdan daha düşük bildirilemeyecekti. Bu noktada araya bir parantez açıp, piyasada bulaşıkçı tabiri yerine komi tanımlamasının tercih edildiğini belirtelim. Peki lokanta işletmecisi bir işverenin, komi personeline aşçıdan daha fazla ücret ödemesi yasak mıdır? Elbette hayır. Çünkü iş hukukumuzda sözleşme serbestisi prensibi geçerlidir. Bu konudaki tek sınırlama asgari ücrettir. Ancak çalışanların aldığı ücretlerle, SGK’ya bildirimlerinin farklı olması her zaman mümkün. Hatta bu durum hayli yaygın.
EKSİK BİLDİRİM
Bu farklılığın birinci kaynağı, işverenlerin eksik bildirimleri. Bu makro ekonomik bir sorun ve kayıt dışı istihdamın önemli bir parçası. Genelde karşılaştığımız şekliyle, işveren çalışanına daha yüksek ücret ödeyip bildirimini asgari ücretten yapar. Bazen istisnai olarak tersiyle de karşılabiliriz. Özellikle çalışanın SGK’dan rapor parası alacağı durumlarda sıkça başvurulan bir yöntemdir. Sigortalının, son üç aylık ücreti gerçek ücretinden daha yüksek, çoğunlukla tavandan bildirilip SGK’dan alacağı istirahat parası miktarı da artırılmış olur. Çalışanın gerçek ücretiyle, SGK’ya bildirilen kazançlarının farklı olması sonucuna yol açan diğer bir durum da kanunlardan kaynaklanıyor. Çünkü 5510 Sayılı Kanun’un 82. Maddesi’nde günlük kazanç sınırları belirlenmiştir.
SGK’ya yapılan bildirimlerde günlük kazanç, sigortalının yaşına göre belirlenen asgari ücretin bir günlük tutarından daha az olamaz. Alt sınır bu şekilde belirlenmiştir. Bir de, bu kazançların üst sınırı vardır. Günlük kazançta üst sınır ise 16 yaşından büyük işçilerin asgari ücretinin bir günlük tutarının 6.5 katıdır. Dolayısıyla çalışanın günlük kazanç tutarı, asgari ücretin 6.5 katından daha fazla ise, bildirimi bu kazancın tamamı üzerinden değil, üst sınır dikkate alınarak yapılmak zorundadır.
Şimdi gelelim can alıcı soruya. SGK, bir işverene “Aşçının ücretini komiden daha düşük olarak bildiremezsin” diyebilir mi? Aşçı olarak çalışan sigortalının ücretini, kominin ücretiyle kıyaslamak suretiyle kendiliğinden veya işvereni buna zorlayarak yükseltebilir mi? Elbette ki bu mümkün ve yasal. Ancak bunu meslek kodu uygulamasıyla doğrudan yapması mümkün değil.
DENETİM VE KONTROL
SGK’nın belitttiğimiz bu yetkisi, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Asgari işçilik uygulaması ve uzlaşma” başlıklı 85. maddesinden kaynaklanan bir yetkidir. Kanun metninde bu yetki “İşverenin, işin emsaline, niteliğine, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütümü açısından gerekli olan sigortalı sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun tespiti halinde, işin yürütümü açısından gerekli olan asgari işçilik tutarı, yapılan işin niteliği, kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü, benzer işletmelerde çalıştırılan sigortalı sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurlar dikkate alınarak tespit edilir” şeklinde yer almıştır. Aynı hükmün devamında da “Söz konusu tespitler, kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları tarafından yapılır” deniliyor.
GÖRÜŞ ALINIR
Kısacası SGK, bir işte, işverenin bildirmesi gereken asgari sigortalı sayısından daha az sayıda sigortalı bildirdiğini veya bu sigortalıların, bildirilen prim gün sayıları toplamının, gerçek çalışma süresinden daha az olduğu yahut da sigortalılarının kuruma bildirilen kazanç tutarlarının, gerçek ücretlerinden daha düşük olduğunu tespit edebilir. Bu tespit aynı zamanda o işverenin prim kaçırdığının da ortaya çıkarılması anlamını taşır. Peki işverenin prim kaçırdığı ne şekilde anlaşılır? Bir kere o işin niteliği, kapsamı ve kapasitesine bakılır. Keza emsal işlerle kıyaslanması söz konusu olabilir. İşverenin eksik işçilik bildirip prim kaçırdığı bu şekilde anlaşıldıktan sonra, önce bildirmesi gereken asgari işçilik miktarı belirlenir. Bunun için de yine yapılan işin niteliğine, bu işte kullanılan teknolojiye, işyerinin büyüklüğüne, benzer işletmelerde çalıştırılan sigortalı sayılarına bakılır. Bir de o işle ilgili meslek ve kamu kuruluşlarının görüşü de alınır.
YETERLİK SINAVI
İşte bütün bu çalışmalardan sonra belirlenen asgari işçilik miktarı ile işverenin bildirimleri karşılaştırılmak suretiyle eksik işçilik miktarı belirlenir. Buna bir örnek vermek gerekirse bir fırın işletmesinde çalışan hamurkar v.b. ustaların ücretleri, o ilin fırıncılar meslek odasından sorulabilir. Yine lokanta, restoran türü işletmelerin büyüklüğüne göre aşçı ücretleri gıda işçileriyle ilgili sendikalardan öğrenilerek işlem yapılabilir. Bu şekilde belirlenen eksik işçilik tutarının primleri işverenden talep edilir. İşveren istenilen primleri kendiliğinden yatırmasa dahi, kurumca resen tahakkuk ettirilip cebren tahsil edilir. Ama işte bütün bu işlemlerin yapılabilmesi için, o işletme ile ilgili olarak kurumun denetimle yetkili memurları tarafından bir inceleme yapılması gerekir. Kurumun denetimle yetkili memurları, müfettişleri ile sosyal güvenlik kontrol memurlarıdır. Bunlara yakın bir gelecekte yeni ihdas edilen bir kadro olarak sosyal güvenlik denetmenleri de dahil olacaktır. Kurumda halen kontrol memuru olarak çalışanlar 14 Ağustos 2011 tarihinde yapılacak kurum içi yeterlik sınavının sonucuna göre denetmenlik kadrosuna atanacaklar. Bu vesileyle söz konusu sınava girecek olan kontrol memurlarına şimdiden başarılar dilerim.
Celal KAPAN/15.7.2011/Yeni ASIR