Malullük sigortası ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra malul kalan ve bu nedenle çalışma gücünü tamamen veya kısmen yitiren sigortalıların gelir kayıplarını gidermek amacıyla kurulmuştur. Bu sigorta kolu 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25. maddesinde “ Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60’ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özrü sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz. Örneğin sigortalı Hasan dayının 01.01.1998 tarihinde ilk defa çalışmaya başladığını, ancak doğuştan gelen bir rahatsızlığı nedeni ile %80 oranında çalışma gücü kaybı olduğunu varsayalım. Bu durunda sigortalının bugün almış olduğu rapora istinaden 10 yıl ve 1800 günü olsa bile tarafına malullük aylığı bağlanması mümkün değildir. Çünkü ilk defa işe girdiği tarihten önce olan bir rahatsızlığından dolayı çalışamaz duruma gelmiştir.
Sigortalıların malullük aylığından yararlanabilmeleri için, çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybetmesi, en az on yıldan beri sigortalı olup toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması, maluliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra yazılı istekte bulunması, 4/b kapsamındaki sigortalının kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şartlarının gerçekleşmesi lazımdır.
Bununla birlikte 1800 gün primi olmayan sigortalılar da hizmet borçlanması(örneğin askerlik borçlanması)yolu ile gün sayılarını tamamlayarak tahsis talebinde bulunabilirler. Ancak borçlanma talebinde bulunan sigortalıların borçlanma bedelini tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödemeleri gerekmektedir. Aksi halde borçlanma işlemi iptal olacağından, hizmet borçlanması ile aylığa hak kazanacak sigortalıların bu şekilde tahsis talep tarihinden sonra yeniden borçlanma talebinde bulunup, borçlanma bedelini ödemeleri halinde bunlardan yeni tahsis(maaş)talep dilekçesi alınacaktır.
Örneğin 4/b sigortalısı(eski adıyla Bağ-Kur’lu)Mehmet amcanın ilk işe giriş tarihi 01.01.2004, işten ayrılış tarihi 22.05.2010 olsun, bu sürede 2149 gün prim ödemiş olsun, 15.03.2010 tarihinde yetkili sağlık kurulundan almış olduğu rapor sonucunda %65 oranında çalışma gücü kaybı olsun, bu sigortalının 25.05.2010 tarihinde malulen emeklilik talebinde bulunduğunu varsaydığımızda; Mehmet amcanın 1800 günden fazla prim ödemesi olsa da sigortalılık süresinin 25.05.2010 dan 01.01.2004 tarihini çıkardığımızda 6 yıl 4 ay 24 gün olduğu görülecektir. Bu durumda malullük aylığı bağlanması için gerekli olan 10 yıllık sigortalılık süre şartı yerine gelmediğinden Mehmet amcaya malullük aylığı bağlanması mümkün değildir.
Malullük aylığı alabilmek için kanunda belirtilen şartları taşıyan 4/a kapsamındaki sigortalıların çalıştığı işten ayrıldıktan, 4/b kapsamında sigortalı bulunanların ise işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra kendisinin veya vekilinin yazılı olarak Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü veya Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğüne tahsis talep ve beyan taahhüt belgesi ile başvurması şarttır. 4/a sigortalılarından aylık prim ve hizmet belgesi daha süresi dolmadığı için Kuruma verilmemiş olanlar için sigortalı işten ayrılış bildirgesi düzenlenerek talebe eklenir.
Geçmişte hem sigortalı, hem Bağ-kur’lu hem de memur olarak çalışmış birisinin malullük aylığı bağlanmasına ilişkin talebi, son defa tabi olduğu sigortalılık haline göre sonuçlandırılır. Sigortalının maluliyet durumunun tespiti için sevk talebinde bulunduğu tarihte sigortalılığını sonlandırması şartı aranmaz. Sigortalılık devam ederken de sigortalı sevk talebinde bulunabilir.
Sigortalıların kendilerinin veya sigortalıyı çalıştıran işverenlerin sigortalının malullük durumunun tespiti için Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk edilmesini istemesi halinde, sevki istenen kişi adına en az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş olması şarttır. Bununla birlikte 1800 gün prim ödemesi olmayanların sevk işlemlerinin yapılabilmesi için 1800 prim gün koşulunun hizmet borçlanması yapılarak tamamlanması halinde borçlanma talepleri alınacak fakat borçlanma bedellerinin ödenmesi beklenmeden işlemleri sonuçlandırılacaktır. 4/b sigortalılarının 1800 ve daha fazla prim gün sayıları olduğu halde genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının bulunması halinde sevk işlemleri prim borçlarını ödemeleri beklenmeden yapılacaktır. Ancak bu şekilde sevk işlemi yapılanların her türlü masrafları kendilerince ödenecektir.
Sigortalılıkları devam eden 4 (b) sigortalılarından(eski adıyla Bağ-Kur’luların)sevk talebinde bulundukları tarihte, içinde bulunulan ay ile bir önceki ayın prim borçları dışında borçları bulunmayanların sevk işlemleri yapılacak ve masrafları Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacaktır. Söz konusu sigortalıların malul sayılmaları ve aylık bağlanmadan önce prim borçlarını ödemeleri koşuluyla, sevk işlemlerine ilişkin yaptıkları masraflar talep edilmesi ve belgelenmesi halinde, Kurumun belirlediği miktarla sınırlı olmak üzere kendilerine ödenir. Örneğin 1200 gün prim ödemesi bulunan sigortalı Ali dayı 600 gün de askerlik borçlanması yaparsa diğer aylık bağlama şartlarını da taşıması şartıyla Ali dayı, 1800 prim gün şartını askerlik borçlanma süresi ile tamamladığından, borçlanma talebinin alınması kaydıyla sevk işlemi yapılacaktır. Borçlanma bedelinin ödenmesi aylık bağlama işlemlerinde aranacaktır.
Sigortalıların çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespiti ve kontrolü amacıyla yapılan sağlık hizmeti giderleri ile yol ve gündelik giderleri Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerince karşılanmaktadır. Sevk işlemleri, sigortalıların en son bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri veya Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüklerince adreslerinin bağlı bulunduğu ilçe ve il merkezlerinde bulunan hastanelere yapılır. Sevk edilecek hastaneler öncelik sırasına göre;
– Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri,
– Özel üniversite ve vakıf hastaneleri hariç üniversite hastaneleri,
– Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri,
şeklinde olup sigortalıların ikamet ettikleri illerde yukarıda belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda sigortalılar Sağlık Bakanlığına bağlı tam teşekküllü hastanelere gönderileceklerdir. Bu durum gerek konu ile ilgili olarak çıkarılan yönetmelikte ve gerekse de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından çıkarılan genelgede açıkça belirtilmiştir. Oysa yasada böyle bir sıralama yoktur. Yasa yetkili sağlık kuruluşlarından bahsetmektedir. Gaziantep özelinde konuyu incelediğimizde ilimizde Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastaneleri bulunmadığından sigortalıların tamamı üniversite hastanemize sevk edilmekte ve bu da sigortalılarımızın mağduriyetlerine neden olmaktadır. Zira bir yıl gibi çok uzun bir süre sonrasına sigortalılarımıza sağlık kurulu raporu için gün verildiği durumlar olmuştur. Bu noktada hemen sigortalılarımızın bu mağduriyetlerinin giderilmesi için çalışmalarımızın devam ettiğini belirtmek isterim.
Sigortalıların Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğünce usulüne uygun sevk işlemi yapılmadan kendiliklerinden giderek sağlık kurumlarından aldıkları raporlar geçerli değildir. Bu gibi durumda olanların yeniden sevk işlemi yapılarak alacakları yeni sağlık kurulu raporları Kurumun ilgili sağlık kurulunca değerlendirilmektedir.
Kanunun 25 inci maddesine göre malullük durumu tespit edilirken, sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihte malul olduğunun tespitinde, borçlanmalar hariç sigortalı adına ilk defa malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenen tarih esas alınacaktır. Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü / Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğünce Kurum sağlık kurullarına sigortalılık başlangıç tarihi olarak bu tarih bildirilecektir. Örneğin; sigortalı Ahmet amca ilk defa 10/05/1994 tarihinde 4/a kapsamında çalışmaya başlamış, 01/01/1991 – 01/07/1992 süresinde yaptığı askerlik hizmetini de borçlanmış ve 30/04/2010 tarihinde malullük aylığı talebinde bulunmuştur. Sağlık kuruluna belgeler gönderilirken Ahmet amcanın sigortalılık başlangıç tarihi borçlanmalarla geriye götürülen tarih değil ilk defa çalışmaya başladığı tarih olan 10/05/1994 tarihi bildirilecektir.
Sigortalıların sevk edildikleri sağlık kuruluşlarından aldıkları raporlara göre malul olduklarını düşündükleri durumlarla çok karşılaşmaktayız. Yani kendilerine sevk edildikleri hastanelerce verilen sağlık kurulu raporlarında çalışma gücü kayıp oranının %60 veya üzerinde olduğunun belirtildiği zaman sigortalılar mutlaka malülen emekli olmaları gerektiğini düşünmektedirler. Oysa bizim için önemli olan Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığından gelen çalışma gücü kayıp oranıdır. Zira sigortalıların sevk edildikleri hastanelerde aldıkları sağlık kurulu raporlarında çalışma gücü kayıp oranının %60 veya üzerinde olduğunun belirtilmesine rağmen Kurum sağlık kurulundan %60’ın altında çalışma gücü kayıp oranı geldiği durumlar çok olmuştur. Yapılan değerlendirme sonucunda maluliyetleri reddedilen sigortalıların yeniden hastaneye sevk edilmeleri yönünden herhangi bir süre sınırlaması bulunmamaktadır. Ancak, Kurum sağlık kurullarından çıkan kararlara sigortalılar veya hak sahipleri tarafından itiraz edilirse sigortalının dosyası itiraz dilekçesi ile birlikte Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığına gönderilmektedir. Bu itibarla, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunda değerlendirilmesi talep edilen dosyalara hiçbir şekilde yeni bir sağlık kurulu raporu konulması mümkün değildir. Yani itiraz sigortalının daha önce oluşturulan dosyasındaki sağlık kurulu raporu ve dayanağı belgelere göre değerlendirilmektedir.
Yapılan değerlendirme sonucunda maluliyetleri kabul edilen sigortalıların malullük aylığı, malul sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini, malul sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini takip eden aybaşından başlar. Sigortalı, aylığın başlangıç tarihinde geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise, malullük aylığı geçici iş göremezlik ödeneğinin verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki aybaşından başlar. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının; (b) bendi kapsamında geçen hizmetlerle birlikte (a) ve (c) bentleri kapsamında malullük aylığı bağlanacağı durumlarda, (b) bendi kapsamında geçen hizmetler prim ve prime ilişkin her türlü borçların ödendiği tarih itibariyle geçerli sayılır ve aylık, bu tarihi takip eden aybaşından başlar.
Malullük aylığı bağlanan kişileri Kurum kontrol muayenesine tabi tutabilir. Kontrol muayenesine hiç gitmeyenlerin aylıkları kesilmektedir.Kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildiriminde belirtilen tarihten başlayarak üç ay içinde yaptıran ve malullük durumunun devam ettiği tespit edilenlerin aylığı, kesildiği tarihten, üç ay geçtikten sonra yaptıran ve malullük durumunun devam ettiği tespit edilenlerin aylığı, rapor tarihinden sonraki ay başından başlanarak yeniden bağlanacaktır. Örneğin kontrol muayenesine 01.01.2010 tarihinde gitmesi gerekirken üç ay geçtikten sonra 01.05.2010 tarihinde giden ve 01.06.2010 tarihinde rapor alan malulen emekli Hüseyin dayının aylığı 01.07.2010 tarihinden itibaren yeniden bağlanacaktır. Oysa Hüseyin dayı 01.02.2010 tarihinde rapor alsaydı aylığı tekrar aylığın kesildiği 01.01.2010 tarihinden itibaren bağlanacaktır.
Malûllük aylığı alan kişinin aylığı; 5510 sayılı yasa kapsamında sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlarsa, yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlarsa, kontrol muayenesi sonunda malul olmadığının tespitine karar verilirse kesilir.
PRİM YAPILANDIRMASI (AF) KAPIDA
Bilindiği gibi şuan zamanında ödenmemiş sosyal güvenlik primleri (SSK ve Bağ-Kur borçları) af çalışmaları devam etmekte. Bu af sadece prim borçları için değil vergi, harç, idari para cezaları, trafik cezaları v.s. gibi birçok kamu alacağını da içine alacak şekilde tasarlanıyor. Af yasası hazır meclise getirilip görüşülmeyi bekliyor. Kamu bu af yasası ile alacaklarının gecikme faizi ve gecikme zamlarının büyük bir kısmından vazgeçecek. Alacakların çok büyük bir kısmının bu afla tahsil edilmesi düşünülmektedir. Hatta bazı alacaklarda af kapsamına ana para da girebilecek. Düşünülen şekli ile defaten ödemelerde prim borçlarının gecikme faizi ve gecikme zamlarının yüzde 90’ı gibi büyük bir bölümünün silinmesi gündemde. Affın kapsamına aldığı borçların dönemini ise 2010/Haziran ayı ve öncesine ait prim borçları oluşturacak. Zira af söylentisinin çıktığı bu tarihten sonraki prim alacaklarının af kapsamında olmaması doğal. Çünkü biz sürekli af söylentisine rağmen işverenlerimize ve sigortalılarımıza cari ayların primlerini mutlaka ödemelerini affın bugüne kadar olmayacağını salık verdik. Örneğin 2010/Haziran ayı ve öncesine ait 1000 TL prim ana para ve 1000 TL gecikme zammı ile gecikme faizi borcu olmak üzere toplam 2000 TL borcu olan bir işverenin şayet af düşünüldüğü gibi çıkarsa bu borcunu peşin olarak defaten ödemesi halinde 900 TL’sı silinecek ve sadece 1100 TL ödeme yaparak borçtan kurtulacaktır. Tabi peşin ödeme yanında sıkıntı içerisinde bulunan işverenlerimiz için uzun vadeli ödeme planları (36 aya varan) düşünülmektedir. Fakat vadeli ödeme planları çok cazip oranda indirim sağlamayacaktır. Ben bu aftan vatandaşlarımızın büyük oranda faydalanmaları gerektiğini düşünüyorum.
SORULAR VE CEVAPLAR:
Soru-1: Ben tornacı işyerimde 10 kişi çalıştıran bir işverenim. Gaziantep Sigorta Müdürlüğünden yoklama memurları 01.10.2010 tarihinde işyerimde denetim yaptı. 2 tane sigortasız işçiyi 01.10.2010 tarihinde çalışmaya başladı diye tutanağa yazdılar. Bana ceza gelir miŞ Gelirse ne kadar olurŞ
Cevap: Öncelikle Sigorta Müdürlüğü diye bir Müdürlüğün kalmadığını belirterek soruya cevap verelim. Daha önce Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ve Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü adı altında üç tane sosyal güvenlik kuruluşu varken 16.05.2006 tarihinde kabul edilen 5502 sayılı kanun ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kurularak üç sosyal güvenlik kurumu tek çatı altında birleştirilmiştir. Bu Kurumun taşra teşkilatı ise Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüdür. Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü eski adıyla Sigorta İl Müdürlüğü, Bağ-Kur İl Müdürlüğü ve Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğünün iş ve işlemlerini yapmaktadır. Yoklama Memurları da Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru unvanını almıştır. Sorunuza gelince, işverenlerin işyerinde çalıştırdığı işçileri işe başlamadan önce Kuruma bildirmeleri gerekmektedir.(İstisnaları hariç) Yani bu iki işçiyi en geç 30.09.2010 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna internet üzerinden sigortalı işe giriş bildirgesi ile bildirmeniz gerekirdi. Bu bildirimi yapmadığınızdan dolayı tarafınıza sigortasız olan iki işçiyi en son bildirmeniz gereken 30.09.2010 tarihinde geçerli olan asgari ücretin iki katı tutarında her bir işçi için idari para cezası uygulanacaktır. Bu da 760,50*2*2ɥ.042 TL eder. Fakat bu cezayı tarafınıza tebliğ edildikten itibaren 15 gün içinde öderseniz %25 indirim uygulanır.
Soru-2: İsmini belirtmeyen bir okurumuz 11.03.1995 tarihinde sigortalı olarak bir işyerinde çalışmaya başladığını, sigortalılığı devam ederken 13.08.2000 tarihinde vergi mükellefi olduğunu ve bu mükellefiyetinin 31.12.2000 tarihinde sona erdiğini, fakat sigortasının hiç kesilmediğini belirterek 13.08.2000-31.12.2000 arasında Bağ-Kur’lu olup olmayacağını sormaktadır.
Cevap: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 53. maddesinde sigortalılık hallerinin birleşmesi düzenlenmiştir. Burada “ Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.” denilmektedir. Ülkemiz Sosyal Güvenlik Sistemi “sosyal güvenliğin tekliği ilkesi”ni benimsemiştir. Yani bir kişinin hem Emekli Sandığı hizmeti hem SSK hizmeti hem de Bağ-Kur hizmeti çakışırsa baskın hizmet olan Emekli Sandığı hizmeti yani 4/c hizmeti esas alınır. Diğerleri iptal edilir. Å�ayet SSK ve Bağ-Kur hizmeti yani 4/a ve 4/b hizmeti çakışırsa önce başlayıp devam eden hizmet esas alınır. Dolayısıyla sorumuzdaki vatandaşımızın durumu da bu yönde olduğundan SSK’sı yani 4/a hizmeti devam eder. 13.08.2000-31.12.2000 arasında Bağ-Kur’lu olması mümkün değildir.
Köşemde bulunan e-mail adresim aracılığı ile bana sosyal güvenlikle ilgili soru(ne zaman emekli olurum, askerlik ve doğum borçlanması, yurt dışı hizmet borçlanması, hizmet birleştirme v.s.)ve sorunlarınızı iletebilirsiniz.
Herkesin sosyal güvenliğinin olduğu bir dünya dileği ile……
Ahmet YETİM/Telgraf/5.11.2010
merhaba ben bayanım 1970 dogumluyum ogretmenım khk ile ihrac oldum 14 ay cezaevınde yattım cezaevıne saglam gırdım engellı olarak cıktım rapor yuzde 72 1996 gırısım var normalde 52 yasında emeklı oluyorum malulen basvurdum kabul etmedıler nasıl emeklı olurum lutfen cvp veırsenız sevınırım eşim agır engelli bır oglum var 10 yaşında