isa karakaş köşe yazıları
SGK İşveren Rehberi SGK Kamu İşlemleri

Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Sisteminde yeni reform yapılıyor

I.GİRİŞ: Kamu mali yönetim ve bütçe sistemlerinin ulusal ve uluslararası alanda yaşanan gelişmeler doğrultusunda şekillendirilmesi ihtiyacı, bütçeleme sistemi reformlarını gündeme getirmektedir.

İSA KARAKAŞ YOUTUBE KANALINA ABONE OLARAK GÜNCEL GELİŞMELERDEN İLK SİZ HABERDAR OLUN…

https://www.youtube.com/channel/UCt35Q5DJzE2gRXnUh7dl4jw?view_as=subscriber

 

 

2000’li yılların başlarında mali yönetim alanında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun da arasında olduğu önemli bir reform süreci yürütülmüştür. Bu sürecin devamı niteliğinde olan performans esaslı program bütçe anlayışı da Devlet bütçesinin, uluslararası iyi uygulama örnekleri çerçevesinde ve modem bütçeleme yaklaşımlarıyla uyumlu şekilde geliştirilmesini amaçlamaktadır.

II.PERFORMNA ESASLI PROGRAM BÜTÇE:  Ülkemizde 5018 sayılı Kanunla getirilen performans esaslı bütçeleme yaklaşımı ile elde edilen kazanımlardan da yararlanılarak şekillendirilen performans esaslı program bütçe, mali yönetim sistemi reformlarının yeni bir adımı olarak hayata geçirilecektir. Performans esaslı program bütçe; harcamaların program sınıflandırmasına göre tasnif edildiği, harcama önceliği geliştirme konusunda karar alıcılara kamu hizmet sunumu performansına ilişkin bilgilerin sağlandığı ve bu bilgilerin kaynak tahsisi sürecinde sistematik olarak kullanıldığı bir bütçeleme sistemidir.

Progam bütçeyle birlikte bütçelerin, toplumun ihtiyaç ve beklentilerini ön plana çıkarma işlevi daha etkin bir şekilde uygulanabilecektir. Kamu kaynaklarının tahsisinde topluma sunulan hizmetlerden hangilerine öncelik verildiği progamlar aracılığıyla gösterilecektir.

Harcamaların; program sınıflandırılması düzeyinde gösterilmesiyle birlikte kamu kaynak tahsisi ile kamu hizrnetleri arasındaki bağlantı güçlü bir şekilde kurularak kamu hizmetlerine odaklanan bir bütçeleme anlayışına geçilecektir.

Mevcut bütçe sınıflandırması ile bütçeler uluslararası standartlara uygun, kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların görülmesini sağlayacak şekilde hazırlanmaktadır. Performans esaslı program bütçeyle birlikte ülkemize özgü olarak hazırlanan program sınıflandırması bütçe tertip yapısına dahil edilerek, halihazırda üretilen verilere ilave olarak kamu hizmetlerine ayrılan kaynağın daha detaylı bir şekilde görülmesi sağlanacaktır.

III.ŞEFFAFLIK VE HESAP VERİLEBİLİRLİK: Bütçe kanun teklifi çıktı ve sonuç odaklı bir yaklaşımla sade, anlaşılır ve değerlendirilebilir bir şekilde hazırlanacaktır. Üst politika belgeleri ile bütçe arasındaki hedef, amaç ilişkisi ile dil ve kavram birliği güçlenecektir.

Kamu harcamalarında şeffaflığa ve hesap verilebilirliğe katkı sağlayacak olup harcama önceliği geliştirmek suretiyle mali disiplini de destekleyecektir. Hazırlanan Kanun Teklifiyle bu doğrultuda performans esaslı program bütçe yaklaşımının 5018 sayılı Kanuna yansıtılması amacıyla değişiklikler yapılmaktadır.

Bu yaklaşımla hazırlanan bütçelerle birlikte ailenin korunması ve güçlendirilmesi; enerji arz güvenliği, verimliliği ve enerji piyasası; engellilerin toplumsal hayata katılımı ve özel eğitim; hayat boyu öğrenme; hukuk ve adalet; kırsal kalkınma; koruyucu sağlık; sanayinin geliştirilmesi, üretim ve yatırımların desteklenmesi; toprak ve su kaynaklarının kullanımı ve yönetimi; turizmin geliştirilmesi gibi birçok programa tahsis edilen kaynaklar ile yapılan harcamaların görülebilmesi öngörülmektedir.

5018 sayılı Kanunda program bütçeyle alakalı yapılan değişikliklerle birlikte Kanun Teklifiyle yükseköğretim kurumlarına ilişkin bazı değişiklikler yapılmaktadır. Bu doğrultuda vakıf yükseköğetim kurumlarının tıp fakültelerinde öğrenim gören öğrencilerin gerekli ve yeterli teorik ve/veya uygulamalı eğitimi almalarına katkı sağlanması, Sağlık Bilimleri Üniversitesinin mütevelli heyetinin yapısının ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı doğrultusunda yeniden belirlenmesi ve üniversitenin yurtdışı birimlerinde istihdam edilecek personelin özlük haklarında yaşanan belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik düzenlenmelerin hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır.

 Ülkemizin haberleşme altyapısının daha sağlıklı bir şekilde gelişmesi ve fiiliyatta yaşanan bazı problemli alanların çözüme kavuşturulması suretiyle tereddütlerin giderilmesine ilişkin düzenleme de Kanun Teklifinde yer almaktadır. Bu amaçla ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı da dikkate alınmak suretiyle elektronik haberleşme altyapılarının imar mevzuatıyla ilişkisi yeni bir düzenleme yapılarak netleştirilmektedir.

Ayrıca, büyükşehir belediyesi olan yerlerde mahalle statüsünde olmakla birlikte kırsal niteliğini devam ettirmekte olan yerlerde yaşayan vatandaşlarımıza uygulanan çeşitli vergi ve ödeme avantajlarının kalıcı hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Düzenleme kapsamında kırsal mahalle niteliği belirlenirken sosyo-ekonomik durum, şehir merkezine uzaklık, belediye hizmetlerine erişebilirlik, mevcut yapılaşma durumu ve benzeri hususlar dikkate alınarak yerel yönetim meclislerince karar verilecektir.

Cumhurbaşkanlığımn görev alanına giren konularda Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığında, diğer bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi kariyer personel olarak Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü ve Cumhurbaşkanlığı raportör yardımcılığı ihdas edilmesi öngörülmektedir. Böylece Devletimizin işleyişine ilişkin kurum hafızasının geliştirilmesi ve aktarılması amaçlanmaktadır. Ayrıca Kanun Teklifiyle kamu kurum ve kuruşlarımızdan gelen talepler doğrultusunda çeşitli düzenlemelerin de hayata geçirilmesi hedeflenmektedir.

IV.ÖNGÖRÜLEN DEĞİŞİKLİKLER:

– Maddede yapılan değişiklikle performans esaslı program bütçe yaklaşımının 5018 sayılı Kanuna yansıtılması amacıyla madde başlığı ve içeriğinde değişiklikler yapılmaktadır.

Bu kapsamda;

               Madde başlığı, yeni sistemi daha iyi tanımlamak için değiştirilmektedir.

Program bütçeye uygun olarak performans programlarımn içeriği yeniden belirlenmektedir.

Bütçelerin hangi üst politika belgelerine uyumlu bir şekilde hazırlanacağı açıkça belirtilmekte ve bütçelerin program yapısına uygun olarak hazırlanacağı hüküm altına alınmaktadır.

Sistemin önemli bir unsuru olan izleme ve değerlendirrnenin nasıl yapılacağına ve izleme ve değerlendirme sonuçlarının idare faaliyet raporunda gösterilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.

 – 5018 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde bütçe ilkeleri düzenlenmiştir. Bu ilkeler arasında bütçelerin uluslararası standartlara uygun bir sınıflandırmaya tabi tutularak hazırlanacağı ilkesi de yer almaktadır. Maddede yapılan değişiklikle bütçelerin program yapısımn görülmesini sağlayacak şekilde hazırlanması ve uygulanması yönünde düzenleme yapılmaktadır.

– 5018 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde merkezi yönetim bütçe kanununun kapsamı ve düzenine ilişkin hükümlere yer verilmektedir. Maddede yapılan düzenleme ile merkezi yönetim bütçe kanununun gider cetvelinin program sınıflandırmasına göre düzenlenmesi ve ilgili mevzuatta yer alan tertip ve ilgili hizmet tertibi ibarelerinin tanımları program yapısına uygun olarak yeniden belirlenmektedir.

– 5018 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde merkezi yönetim bütçe kanununun hazırlanmasına ilişkin hükümlere yer verilmektedir. Maddede yapılan değişiklik ile merkezi’ yönetim bütçe kanununun konsolide edilebilmesi için düzenleyici ve denetleyici kurum bütçelerinin de program yapısına uygun şekilde hazırlanması sağlanmıştır.

– 5018 sayılı Kanun kapsamında yer alan İdarelerden bir bölümünün hâlihazırda başka bir İdare ile birleştirildiği ya da kapatıldığı halde Kanuna ekli cetvellerde bulunmaya devam ettiği görülmektedir. Ayrıca Kanunun Resmi Gazetede yayımlandığı 2003 yılından beri. ekli cetvellerde birçok değişiklik yapılmış, bu değişiklikler de söz konusu cetvellerin kamuoyunca takibini oldukça güçleştirmiştir. Maddede yapılan düzenleme ile Kanuna ekli cetvellerin bir kısmı değiştirilerek söz konusu sakıncaların ortadan kaldırılması için yeniden düzenlenmektedir. Yapılan değişiklik kapsamında sadece cetvellerde olması gereken İdarelere yer verilmektedir.

– Kendisine ait hastanesi olmayan vakıf yükseköğretim kurumları, tıp fakültesi öğrencilerinin uygulama eğitimini ortak kullanım (afıliasyon) protokolü çerçevesinde özel hastanelerde yürütmektedir. Özel hastanelerde hastanın, başta hekim seçeneği olmak üzere diğer imkanları dikkate alarak ödediği ilave ücret çerçevesinde kendisiyle ilgilenilmesini istediği sağlık personeli ve tedavi hizmetinin kalitesi, uygulamalı eğitim sürecini sımrlandırmaktadır. Ayrıca zaman zaman özel hastane yönetimi ile vakıf yükseköğretim kurumu yönetimi arasında ortaya çıkan yönetim çatışması; öğrencilerin ortada kalmasına, sağlığımızı hatta hayatımızı teslim edeceğimiz öğrencilerimizin uygulamalı eğitimlerinde ciddi aksamalara yol açmaktadır. Öğrencilerimizin gerekli ve yeterli teorik ve/veya uygulamalı eğitimi alarak sağlık hizrneti sunumuna katılmaları, hastalarımızın ve genel olarak toplumun yararınadır. Aksi ihtimalin müsamaha ile karşılanması, gerçek anlamda telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacaktır.

Bu sebeplerle kendi mülkiyetinde, ruhsatı ve işletme hakkı kendisine ait hastanesi olan vakıf yükseköğetim kurumlarının Tıp Fakültesi açması kamu yararı gereğidir. Bu çerçevede yapılan düzenleme ile tıp fakültesi kurmak isteyen vakıf yükseköğretim kurumlarımn maddede belirlenen şartları haiz olma zorunluluğu getirilmektedir. Tıp eğitimi için gerekli şartlar Yükseköğretim Kurulu tarafından; sağlık hizmetleri sunumu için gerekli olan şartlar ise Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecektir. Diğer yandan 3359 sayılı Kanunun ek 15 inci maddesi ile geçici 10 uncu maddesi uyarınca özel hastaneler ile işbirliği yapan vakıf yükseköğretim kurumları ve tıp fakültelerinin işbirliği protokolleri korunarak hakları saklı tutulacak ve mevcut eğitim, öğretim ve sağlık hizmeti sunumu faaliyetlerinin kesintiye uğramaksızın devamı sağlanacaktır.

–  Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun ek 158 inci maddesinin Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mütevelli Heyetinin oluşturulmasına ilişkin hükümleri “Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Rektör, Sağlık Bakammn seçeceği iki üye ile Yükseköğretim Kurulu tarafından seçilen profesör unvanına sahip bir üye olmak üzere toplam beş üye” şeklinde düzenlenmişken bilimsel özerklik gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 2/11/2016 tarih 2015/61E.-2016/172 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, sonrasında “Mütevelli Heyeti; Rektör, eğitim ve araştırma konusunda görevlendirilmiş Sağlık Bakanı Yardımcısı, Sağlık Bakanının seçtiği bir üye, Yükseköğretim Kurulu tarafından seçilen profesör unvanına sahip bir üye ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Yönetim Kurulunca belirlenen Sağlık Bilimleri Üniversitesi dışından bir üye olmak üzere, toplam beş üyeden oluşur.” şeklinde mevcut düzenleme yapılmıştır. İlgili hükümde yapılacak yeni düzenleme ile, Üniversitenin Mütevelli Heyetinin yapısında değişikliğe gidilerek Anayasa Mahkemesinin anılan Kararının gerekçesine uygun şekilde bilimsel özerkliğin temini amaçlanmaktadır.

Ayrıca, ek 158 inci maddenin mütevelli heyetinin görevlerini düzenleyen dördüncü fıkrasının;

– (a) bendi; “Üniversitenin stratejik plamm ve bütçe teklifini onaylamak” şeklinde olup, mevcut uygulamada ise devlet üniversitelerinin bütçeleri Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından onaylanmakta olduğundan Mütevelli Heyetinin bütçe onayı görevinin işlevselliği bulunmamaktadır. Bu nedenle amlan bentte değişiklik yapılarak “onay” görevi “görüş bildirme” şeklinde yeniden düzenlenmektedir.

– (b) bendi; “Kamu kurum ve kuruluşları ve gerçek ve özel hukuk tüzel kişileriyle iş birliği yapılmasına ve ortak projeler yürütülmesine karar vermek” şeklinde olup, Üniversitenin işleyişi için diğer kurumlarla yapacağı basit işbirliği ve yardımlaşma hususlarında bile Mütevelli Heyetinin toplanması ve karar vermesini gerektirmektedir. Bu nedenle anılan bentte değişiklik yapılarak söz konusu yetki kapsamında “karar verme” görevi “katkı verme” şeklinde yeniden düzenlenmektedir.

– (c) bendinde yer alan “Yurt içinde ve yurt dışında Üniversiteye ait birimlerin ve bölümlerin kurulmasını teklif etmek.” İbaresi; aynı maddede yer alan “Cumhurbaşkanı kararı ile yurt dışında Üniversiteye ait birimler kurulabilir.” ibaresi ile çelişmekte olduğundan yapılan düzenleme ile madde metninde yer alan çelişkinin giderilmesi amaçlanmaktadır.

Diğer taraftan Üniversitenin yurtdışı birimlerinde personel görevlendirilmesi, bu personele ücret ödenmesi, yurt dışı faaliyetlerinden gelir elde edilmesi ve bu gelirin kullammına ilişkin uygulamada çıkan sorunların giderilmesi amaçlanmıştır. Yurt dışındaki birimlerde ihtiyaç duyulabilecek akademisyen eksikliği nedeniyle bulundukları ülke üniversitelerinde yerel akademisyenlerin de istihdam edilebilmesi, aylıkla çalışma ve ders ücreti karşılığı çalıştırma usullerinden ekonomik olamn tercih edilebilmesine imkân sağlaması amaçlanmıştır.

Üniversitenin teşkilatına ilişkin maddede geçtiği üzere Sağlık Bakanlığına bağlı Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile kullanım protokolleri yaparak uygulama, araştırma ve eğitim faaliyetlerini yürütmektedir. Madde ile uygulama ve araştırma merkezlerinin kadrolarımn belirlenmesi aşamasında Sağlık Bakanlığının talep şartı görüş alma şeklinde yeniden düzenlenerek bilimsel özerkliğe uygun olarak bu merkezlerin kadrolarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca ilgili hükümde yer alan “temel bilimler hariç olmak üzere” ibaresi madde metninden çıkarılarak biyokimya ve mikrobiyoloji gibi temel bilimlerden olup laboratuvar hizmeti ve uzmanlık eğitimi veren bu branşlar için birlikte kullanım protokolü ile Üniversitenin sağlık uygulama ve araştırma merkezi statüsü kazanan birimlerine kadro planlaması ve atama yapılması öngörülmektedir.

– Yapılan düzenlemeyle Cumhurbaşkanlığının görev alamna giren konularda Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığında, diğer bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşlarında olduğu gibi kariyer personel olarak Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü ve Cumhurbaşkanlığı raportör yardımcılığı ihdas edilmesi öngörülmektedir. Böylece Devletimizin işleyişine ilişkin kurum hafızasımn geliştirilmesi ve aktarılması amaçlanmaktadır.

Madde ile Cumhurbaşkanlığı raportörü ve Cumhurbaşkanlığı raportör yardımcısı kadroları istisnai memuriyet kapsamından çıkartılmıştır. Böylece, Cumhurbaşkanlığı raportör kadrosuna atanabilmek için Cumhurbaşkanlığı raportör yardımcısı kadrosuna atanmak, yetişme ve tez süreci sonunda yapılacak yeterlik sınavında başarılı olmak ve dil şartım yerine getirmek gereknektedir. Cumhurbaşkanlığı raportör yardımcısı kadrosuna atanabilmek için ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartları taşımak, aynı Kanunun ek 41 inci maddesinin ikinci fıkrasında ve çıkarılacak yönetmelikle belirlenen en az dört yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim kurumlarından mezun olmak ve özel yarışma sınavında başarılı olmak gerekmektedir. Bu hususlar 657 sayılı Kanunun ek 41 inci maddesine yapılan atıfla düzenlenmiştir. Ayrıca, 657 sayılı Kanunun ek 41 inci maddesinden farklı • olarak Cumhurbaşkanlığında yürütülen görevlerin özelliği gereği Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüne ilk girişte de bir veya birden fazla olmak üzere yabancı dil şartının aranabileceği belirtilmiştir. Bu husus Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak yönetmelikte düzenlenecektir.

Cumhurbaşkanlığındaki hizınetlerin özelliği, teşkilat yapısı ve güvenlik şartı diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nazaran farklılık arz etmektedir. Bu sebeple personel istihdamında farklı bir usul benimsenmesi bu yapının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede bazı personelin hizrnetine ihtiyaç kalmamaktadır. Bu durumda hizmetine ihtiyaç kalmayan personelin tamamen kamu görevine son verilmesi hakkaniyete uygun düşmediği gibi statü hukukunun ilkeleriyle de çelişmektedir. Hem Cumhurbaşkanlığındaki görevlerin özelliğini, teşkilat yapısını ve güvenlik şartını gözönüne alarak uygun personel politikasının oluşturulması hem de hakkaniyete uygun olması açısından Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrolarında istihdam edilmekteyken hizmetine ihtiyaç kalmayan personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanmasını düzenlemektedir. Benzer düzenleme I sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 12 nci maddesinde de yar almaktadır. Ancak Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrolarına atanma madde ile düzenlenince, bunların bu kadrolardan kamu kurum ve kuruluşlarımn kariyer meslek kadrolarına naklen atanmaları hususuna da maddede yer verilmiştir.

Mevcut raportör görevlendirme usulü, kapsamı belirlenmek suretiyle, devam edecektir. Böylece, uzman yardımcısı, müfettiş yardımcısı, stajyer kontrolör gibi yetiştirilme ve yeterliklerini tamamlamamış olanlar madde kapsamında Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosunda görevlendirilmeyeceklerdir.

– 30/9/2020 tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının birimlerinde raportör unvanıyla görev yapanlardan, hâkimler ve savcılar, yasama uzmanları, kamu kurum ve kuruluşlarımn merkez teşkilatlarında uzman, müfettiş, kontrolör gibi kariyer meslek kadrolarmda veya pozisyonlarında bulunanların Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü kadrolarına atanabilmesi öngörülmektedir.

Hâkimler ve savcılar, yasama uzmanları ile kamu kurum ve kuruluşlarının merkez teşkilatlarında uzman, müfettiş, kontrolör gibi kariyer meslek kadrolarında veya

pozisyonlarında bulunmuş olanlardan maddenin yürürlük tarihi itibari ile sadece Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı yönetici kadrolarına hâlihazırda atanmış bulunanların Cumhurbaşkanlığı raportörü unvamnı ihraz etmiş sayılacağı düzenlenmiştir.

Hâkimler ve savcılar, yasama uzmanları ile kamu kurum ve kuruluşlarının merkez teşkilatlarında uzman, müfettiş, kontrolör gibi kariyer meslek kadrolarında veya pozisyonlarında maddenin yürürlük tarihi itibariyle bulunanlardan, aym zamanda Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı yönetici kadrolarında süreli personel olarak görevlendirilmiş bulunanların talepleri halinde Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atanmaları düzenlenmiştir. Böylece bunlar öncelikle Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atanarak, bu kadro unvanını ihraz etmeleri sağlanacak ve daha sonra ise ihtiyaca binaen yönetici kadrolarına tekrar atanabileceklerdir. madde kapsamında Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atananların hizmetlerinin değerlendirilmesi hususu düzenlenmiş ve bunların adaylık süreleri dâhil hâkim ve savcılıkta, yasama uzman yardımcılığı süreleri dâhil yasama uzmanlığında, 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının (I l) numaralı bendinde belirtilen merkez teşkilatı kadroları ile mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlikleri aynı veya benzer nitelik arz eden merkez teşkilatı kadro veya pozisyonlarında adaylık, yardımcılık veya stajyerlik süreleri dâhil geçirdikleri ve/veya geçirmiş sayıldıkları sürelerin tamamının Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosunda geçmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Yöneticilik kadrolarında geçen sürelerin de Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosunda geçmiş sayılacağı ifade edilmiştir. Bunların kariyer mesleklere ait kadro veya pozisyonlar ile yöneticilik kadroları dışında bulundukları kadro veya pozisyonlarda geçirdikleri süreler Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosunda geçmiş sayılmayacaktır.

 Madde ile haklarında işlem yapılanların: 2879 sayılı Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanuna Teklif ile eklenmesi öngörülen 4/A maddesi kapsamındaki atama teklifleri, talepleri halinde Cumhurbaşkanlığından önce görev yaptıkları kamu kurum ve kuruluşuna olacak şekilde yapılacağı belirtilmiştir. Böylece, ilgili, Curnhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atanmadan önce görev yaptığı kuruma atanabilecektir. Hâkim veya savcı kadrolarında görev yapmaktayken madde ile Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrosuna atananlardan hizmetine ihtiyaç kalmayanların atama teklifleri hususunda ise 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 40 ıncı maddesi hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

– Elektronik haberleşme hizmetinin sekteye uğraması; kamu güvenliğine dair ihtiyaçlar, acil durum ve afet durumlarına dair eylem planlarına dair yükümlülükler, kamu düzeni, kamu sağlığı ve milli güvenlik açısından ciddi tehlikeler doğurmakta, kamunun vatandaşlara elektronik ortamda verdiği hizmetleri de aksatmakta ve bu nedenle kamu hizmetlerinin sürdürülmesinde bazı sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda bu durum mobil işletmecilerin kapsama ve hizmet kalitesi gibi yükümlülüklerini yerine getirmesine engel teşkil etmektedir.

Elektronik haberleşme istasyonları haberleşme şebekelerinde vatandaşın iletişim ihtiyacının yaygın ve yüksek kapasitede karşılanması için bu işletmecilerce yapılan planlamalar çerçevesinde hem arazilere hem de çeşitli yapılar üzerine kurulması elzem sistemlerdir. Elektronik haberleşme istasyonları ve bunların mütemmim cüzleri;

  • Arsa ve arazilerde müstakil kule, direk ve benzeri yapılara,
  • Binalar üzerinde ise kule veya direkler veya doğrudan bina çeperlerine veya üstlerine kurulabilmektedir.

Madde ile, Ulusal Genişbant Stratejisi kapsamında belirlenen 2023 yılı hedefleri doğrultusunda ülke genelinde genişbant intemet altyapısının geliştirmesi amacıyla; umumi hizmet alanları, yol, otopark, yaya bölgesi gibi yerler ile kamu ve özel mülkiyete tabii arsa ve arazilerde (yapı ve binalar hariç) yapılacak elektronik haberleşme istasyonlarının kurulumuna mahsus onbeş metreden yüksek kule ve direkler ile bunlara ait zorunlu altyapı unsurları için 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarına işlenmesi ve ruhsatlanması şartı getirilmesi öngörülmektedir. Diğer taraftan, kamu ve özel mülkiyete tabii arsa ve arazilerde onbeş metreden yüksek olmayan kule ve direkler ile yapı ve binalardaki kule ve direkler için ruhsat yerine izin belgesi kavramı getirilmektedir. Ayrıca, binalarda kurulacak kule ve direklere izin verilirken 10 metreden yüksek olmama şartı belirlenmiştir.

Elektronik haberleşme istasyonların kurulumuna mahsus yapılacak kule ve direkler ile bunlarla birlikte yapılacak konteyner, kabin, kabinet gibi altyapı unsurlarına izin yahut ruhsat verilmesi ve izin yahut ruhsat verilirken bu Kanun çerçevesinde bina gibi yapılar için yapı ruhsatında istenilen belgelerin bazılarının talep edilmemesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir. Zira bu yapıların kanalizasyon sistemi olan, su bağlanması gereken bir yapı gibi izin ve ruhsat şartına tabi tutulması, tamamlanması gereken belgeler açısından imkânsızlık yaratmaktadır. Bu doğrultuda, elektronik haberleşme istasyonlarına özgü kurulacak kule, direk ile bunların altyapı unsurları için ücreti karşılığında bir ruhsat ve izin belgesi süreci kurgulanarak altyapının yaygınlaştırılmasının kolaylaştırılması hedeflenmektedir.

– Elektronik haberleşmeyle ilgili altyapıların 3194 sayılı İmar Kanunu ve anılan Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetrneliklerde belirtilen yapı ruhsatiyesine ve yapı kullanma iznine tâbi olmayacağına yönelik hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 1/10/2009 tarih ve E.2006/129 K.2009/121 sayılı Kararıyla iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin anılan Kararında özetle; “İtiraz konusu kural ile getirilen düzenleme, elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan müstakil yapıların imar planına uygunluğunun denetlenmesini olanaksız kılmakta, elektronik haberleşme cihazlarının mevcut yapılar üzerinde kurulması halinde ise bu yapıların- ruhsata uygunluk denetiminin yapılmasına engel oluşturmaktadır. Oysa yapı ruhsatiyesi ve yapı kullanma izni, imar hukuku yönünden planlamanın ve bu planlara uygunluk denetiminin yapılmasının ve bu suretle kamu yararının sağlanmasının başlıca araçlarından olup, elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullanılan yapılara ayrıcalık tanınarak bunların yapı ruhsatından ve yapı kullanma izninden istisna tutulması, bu yapıların imar mevzuatı kapsamı dışında tutulması anlamını taşımakla, elektronik haberleşmeyle ilgili alt yapı oluşumunda kullamlan taşınır, taşınmaz mal ve teçhizatlar yönünden imar hukukunda denetimsiz bir alan oluşturmakta ve Devletin bu konudaki gözetim ve denetim görevini yerine getirememesine sebep olmaktadır. denilmektedir. İptal edilen bu hüküm kapsamına giren 2/7/2004 ile 1/10/2009 tarihleri arasında yapı ruhsatı ve/veya yapı kullanım izni almadan kurulmuş ve hali hazırda faal olan elektronik haberleşme istasyonlarının kurulumuna mahsus yapılmış kule ve direkler ile belirtilen tarih aralığının dışında yapılmış kule ve direkler bulunmaktadır.

Madde ile, anılan Kanun hükmü nedeniyle 2/7/2004 ile 1/10/2009 tarihleri arasında yapılmış kule ve direkler için herhangi bir ödeme yapılmadan kazanılmış haklarının korunması öngörülmekte, belirtilen tarih aralığımn dışında yapılmışlar için ise maddede belirlenen şartları sağlamaları koşuluyla ruhsat veya izin verilmiş sayılması hüküm altına alınmaktadır.

– Bilindiği üzere, 1999 yılında gerçekleşen Marmara ve Düzce depremlerinin yıkıcı etkileri olmuş ve bu etkiler halen de etkisini devam ettirmektedir. Bu kapsamda, söz konusu depremlerin Marınara bölgesine olan etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla 9/2/2000, 6/11/2000 ve 2/4/2003 tarihlerinde Avrupa Yatırım Bankasından Türkiye Deprem Rehabilitasyon ve Yeniden Yapılandırma Yardım programı (Turkey Earthquake Rehabilitation and Reconstruction Assistance—TERRA) kapsamında kaynak sağlanmıştır. Bahse konu kaynağın bir kısmı belirtilen amaç doğrultusunda mahalli idarelere ikrazen devredilmiştir.

Marmara ve Düzce depremlerinin doğurduğu olumsuz etkilerin azaltılmasında ve ortadan kaldırılmasında mahalli idareler önemli rol oynamaktadır. Bu kapsamda, mddeyle söz konusu mahalli idarelerin olası Marmara depremi hazırlıklarına katkı sağlayabilmesi amacıyla mezkur tarihlerde Avrupa Yatırım Bankasından temin edilen ve mahalli idarelere ikrazen devredilen kredilerden doğan Hazine alacaklarının terkinine Hazine ve Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır. Bakanlık tarafından bu kapsamda yapılan tahsilatlardan herhangi bir iade gerçekleştirilmeyeceği de düzenlenmektedir.

– Madde ile; 5216 sayılı Kanuna ek madde eklenerek, ilçe belediye meclisinin kararı ve teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisinin en geç doksan gün içinde alacağı karar ile kırsal yerleşim özelliği taşıdığı tespit edilen mahallelerin kırsal mahalle olarak kabul edilebilmesi veya kırsal yerleşik alanı olarak belirlenebilmesi amaçlanmaktadır.

Maddede yer alan hükümler doğrultusunda kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde gelir vergisinden muaf esnaf ile basit usulde gelir vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan bina, arsa ve araziler ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve zirai istihsalde kullamlan bina, arsa ve arazilerin 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması gereken emlak vergisinden muaf olması; ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan bina, arsa ve araziler için ise emlak vergisinin %50 indirimli uygulanması öngörülmektedir.

Bununla birlikte bu yerlerde, 2464 sayılı Kanun uyarınca alınması gereken bina inşaat harcı ile imarla ilgili harçların alınmaması ve anılan Kanun kapsamındaki diğer vergi, harç ve harcamalara katılma paylarının %50. indirimli uygulanması öngörülmektedir. Ayrıca, bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücretin en düşük tarifenin İşyerleri için %50′ sini, konutlar için %25’ini geçmeyecek şekilde belirlenmesi; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için ise bu fikrada belirtilen muafiyet ve indirimlerin uygulanmaması öngörülmektedir.

Orrnan köyü, kasabası veya beldesi iken mahalleye dönüşen yerlere mevzuat ile tanınan hak, sorumluluk ve imtiyazların bu maddedeki muafiyet ve indirimler ile çakışması halinde bu madde hükümlerinin uygulanması amaçlanmaktadır. Ayrıca, diğer hak, sorumluluk ve imtiyazların korunmasına devam edilmektedir.

 Bu madde kapsamında kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenecek yerler hakkında yeni hükümlerin uygulanmaya başlanması ve 6360 sayılı Kanunun geçici I inci maddesinin onbeşinci ve yirmidokunzuncu fıkraları uyarınca 31/12/2022 tarihine kadar var olan mevcut muafiyetin yeni hükümler uyarınca kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan kabul edilmeyen yerler bakımından uygulanmaya devam edilmesi sağlanarak olası mağduriyetlerin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

– Madde ile Anayasa Mahkemesinin 24/12/2019 tarih ve Esas: 2018/74, Karar: 2019/92 sayılı Kararıyla 7075 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…ilave tedbirler ile…” ibaresinin iptali sonrasında olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanunlarda yer alan ilave tedbirler hakkında başvuru yolunun belirlenmesi ihtiyacı dikkate alınarak idari başvuru yolu ve yargı yolu açılmaktadır.

İlave tedbirlere karşı tedbiri uygulayan veya tedbir konusu işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan ya da tedbiri kaldırabilecek kurum ve kuruluşlara başvurulabileceği düzenlenmiştir. Özellikle tedbir uygulandığı tarihten sonra kapatılan veya bünyesinde bulunduğu teşkilatı değiştirilen kurum ve kuruluşlar bakımından başvuru tarihi itibariyle söz konusu tedbirle ilgili olan kurum ve kuruluşa başvurulması gerekmektedir. Ayrıca kurum ve kuruluşların başvuruları altı ay içerisinde sonuçlandırması öngörülmektedir. Düzenlemeyle kurum ve kuruluşlara ilave tedbirlerin asıl tedbirin zorunlu sonucu olup olmadığı veya devamının gerekip gerekmediği gibi hususları göz önünde bulundurmak suretiyle başvuruları reddetme veya tedbirlerin kaldırılmasına karar verme imkânı getirilmiştir. Pasaport Kanununun ek 7 nci maddesinde pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlar bakımından idari başvuru yolu mevcut olduğundan söz konusu tedbirler hakkında mevcut usulün uygulanmaya devam edilmesi belirtilerek mevzuatta oluşabilecek tereddütlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.

 Ayrıca başvuruların incelenmesi ve sonuçlandırılması için zorunlu olmamakla birlikte başvuru sayısı ve niteliği göz önüne alınarak kurum ve kuruluşlar bünyesinde komisyon kurulabileceği, başvuruların sonuçlandırılması için her türlü bilgi ve belgenin ilgililerden talep edilebileceği, başvuruyu incelemekle görevli idarenin tespitinde ihtilaf ortaya çıkması halinde bu ihtilafın Cumhurbaşkanlığınca giderileceği düzenlenmiştir.

– 7244 sayılı Kanunun I inci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi ile ilgili kanunlar gereğince Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri ile Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde yürütülmesi gereken faaliyetlerin bu merkezler veya bölgeler dışında da yürütülmesine 11/3/2020 tarihinden itibaren 4 ay süreyle sınırlı olmak üzere, Sanayi ve Teknoloji Bakam tarafından izin verilebileceği ve izin süresinin aynı usulle 3 aya kadar uzatılabileceği hüküm altına alınmıştır. 7244 sayılı Kanunun yayımlanma tarihindeki pandemi koşullarının devam etmesi nedeniyle güncel ihtiyaçlar çerçevesinde zorlayıcı koşulların sürdüğü ve düzenleme ile öngörülen 7 aylık sürenin 11/10/2020 tarihinde sona erdiği göz önünde bulundurulduğunda, bu sürenin I yıla kadar uzatılmasında yarar bulunduğu değerlendirilerek ilgili hükümde değişiklik yapılmaktadır.

 

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir