İsteğe bağlı sigortalılık, yeni sosyal güvenlik sisteminin en temel ve önemli ayaklarından biri haline getirildi. Bunun için çok önemli değişiklikler yapıldı. Bunların başında, isteğe bağlı sigorta primi ödeyenlerin, aynı zamanda genel sağlık sigortalısı sayılmaları geliyor. Gerçi prim oranları ve buna bağlı olarak da ödenecek isteğe bağlı sigorta prim miktarları artırılmışsa da; karşılığında sağlanan sağlık güvencesi çok daha önemli oldu. Üstelik, isteğe bağlı sigorta priminin içerisindeki genel sağlık sigortası prim payı aile boyu güvence sağlıyor.
Eşlerden birisinin isteğe bağlı sigorta primi ödemesi, ailenin diğer fertlerine de “bakılmakla yükümlü olunulan kişiler” statüsünden sağlık güvencesi sağlamakta. Üstelik isteğe bağlı sigorta primi ödemek, bu haliyle sadece genel sağlık primi ödemekten daha avantajlı. Bir kere, biraz daha fedakarlık yaparak; zaten ödeyeceğiniz genel sağlık sigortası primini bir miktar daha artırıp, ayda 30 gün olmak üzere emeklilik prim gün sayınızı da artırmış oluyorsunuz.
KANUNİ SINIR
Böylece yükseltilen kanuni emeklilik yaşının olumsuz etkilerini bir nebze olsun azaltmış oluyorsunuz. Çünkü yaşınız dolduğunda prim gün sayınız da yeterli hale geliyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde Sabah Gazetesi’nde bu konuda güzel bir araştırma yayınlandı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu toplam 30 ülkede, kadınlar ve erkeklerde ayrı ayrı olmak üzere yürürlükteki kanunlarda yer alan emeklilik yaşlarıyla, gerçekleşen ortalama emeklilik yaşları kıyaslanmış. Öyleki 12-13 ülkede gerçekleşen fiili emeklilik yaşı, yasal emeklilik yaşından daha fazla. Bunların içerisinde biz de varız. Gerçekte de emeklilik yaşının kadınlarda 38, erkeklerde 42 olduğu o hülyalı günlerde bile, bu imkandan ancak daha çok kamu işyerleriyle özel sektörde çok sağlam işletmelerde devamlı şekilde çalışabilenler yararlanmaktaydı. Bunun dışında uzun süre sigortasız çalışanların emeklilikleri, prim gün sayısını geç doldurmaları nedeniyle zaten ileri yaşlara kalmaktaydı.
AİLE FERTLERİ
İsteğe bağlı sigortanın sağlayacağı sağlık güvencesinin, sadece genel sağlık sigortası primi ödeyenlere göre daha avantajlı olduğunu belirttik. Henüz zorunlu genel sağlık sigortası uygulamasına geçemediğimiz ve bir süre daha geçemeyeceğimiz için, bu konu açıklığa kavuşamamış durumda. Ancak isteğe bağlı sigorta primi ödeyenlerin aile fertlerinin, genel sağlık sigortası açısından, bakmakla yükümlü olunulan kişilerden sayılması konusunda bir tereddüt yok. Onlar bu yönüyle, tıpkı normal çalışan sigortalılar gibi kabul ediliyorlar. Fakat sadece genel sağlık sigortası primi ödeyenlerin eşleri konusunda tereddüt var. Çünkü 5510 sayılı kanunda eşler açısından, sadece oturma izni almış yabancı ülke vatandaşı statüsünde olanlar ile, bir başka ülkeden herhangi bir nedenle sağlık güvencesi sağlanan kişilere istisna tanınmış. Bunun dışındaki her durumda, eşlerin her ikisinin de genel sağlık sigortalısı şartlarının oluşması halinde, ayrı ayrı genel sağlık sigortalısı sayılacakları hükmü bulunmakta.
On sekiz yaş altı çocukların primlerine hazine güvencesi olduğu için, bir sorun yok. Fakat genel sağlık sigortasında zorunlu uygulama başladığında eşlerin, ikisinden de prim alınıp alınmayacağı konusu baş ağrıtacak. Ama hemen belirtelim, bu sorun eşlerin ikisinin de çalışmadığı ve isteğe bağlı sigorta primi ödemediği durumlar için geçerli. Başka bir ifadeyle eşlerin ikisinin de sosyal güvencesiz; boşta olması gerekir. Aksi durumda eşlerden birisi çalışır ya da isteğe bağlı prim öderse, diğeri boşta bile olsa otomatikman sağlık güvencesine kavuşmuş oluyor.
İsteğe bağlı sigortalılığın, sosyal güvenlik sisteminin önemli parçalarından birisi haline geldiğini söylemiştik. Tabii her şey sigortalılar lehine değişmedi. Ödeyecekleri primin oran ve miktarları arttığı gibi, daha önemlisi isteğe bağlı sigorta primi ödenen süreler, yeni kanunda 4/b (eski Bağ-Kur) sigortalılığı statüsünden kabul edilmeye başlandı. Bu durum özellikle SSK isteğe bağlıları için bir hayli kafa karıştırmıştı. Sigortalıların 01.10.2008 tarihinden sonra ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri, 4/b (eski Bağ-Kur) statüsünden kabul edildiği için, ileride emeklilik şartlarını değiştirmesi de söz konusu olacak. Çünkü 01.10.2008 tarihinden önce sigortalı olanların emeklilik koşulları belirlenirken, son yedi yıllık (2 bin 520 günlük) süre içerisinde en fazla hangi statüden prim ödediklerine bakılıyor.
Üstelik 4/a(eski SSK)ve 4/b (eski Bağ-Kur) statülerinden prim ödeyenlerin emekliliklerinde, prim gün sayısı bakımından bir hayli farklı koşullar geçerli.
YENİ DÜZENLEME
01.10.2008 tarihinden sonra isteğe bağlı prim ödeyenlerin, 4/b (eski Bağ-Kur) statüsünden sayılan prim gün sayıları arttıkça, hangi statüden ve hangi şartlarla emekli olunacağını belirlemek de sorun teşkil etmeye devam edecektir.
SGK, geçtiğimiz günlerde, isteğe bağlı sigortalılıkla ilgili esasları yeniden düzenleyip bir genelge ile kamuoyuna duyurdu. Özellikle isteğe bağlı prim öderken emeklilik müracaatından bulunanların, hangi statüden emekli olacaklarının, belirlenen bu yeni esaslar açısından da önemli olduğunu görmekteyiz. SGK’nın belirlediği yeni esaslara bir sonraki yazıda ayrıntılarıyla ve örneklerle yer vereceğiz.
Celal KAPAN/Yeni Asır/29.10.10