Yetkili çevrelerden edinilen bilgilere göre, ödenen vergi ve sosyal güvenlik primi borçlarının ödenebilmesine yönelik olarak yeniden yapılandırma çalışmasının önümüzdeki ay içinde gündeme gelmesi beklenmektedir.
Ülkemizde son yıllarda sık sık yapılan bu tür düzenlemelerin verimliliği konusunda yapılan tartışmalarda olumlu yönde görüş verenlerin giderek azalması, bu tür çalışmaları daha da tartışılır hale getirmektedir. Özellikle bu tür yükümlülüklerini zamanında yerine getirenler, kendilerine haksızlık yapıldığı görüşü ile yapılan her yeni düzenlemeyi eleştirmek zorunda kalmaktadırlar.
Gerçekte yaşanan tüm ekonomik sorunlara rağmen vergi ve sosyal güvenlik yükümlülüklerini zamanında yerine getirenlerin, yapılan bu tür düzenlemelerle mağdur duruma düşürülmemesi gerekmektedir. Ancak yine ülkemizde yaşanan bazı hukuki ve ekonomik olaylar, bazı vergi mükelleflerini zor durumda bırakmış, bu bağlamda da bu kişi ve kurumlara ait sosyal güvenlik prim borçları da ya hiç ödenmemiş veya uygulanan gecikme zammı nedeniyle ödenemez hale gelmiştir.
Ülkemizde ödenmeyen vergi ve sosyal güvenlik borçlarına uygulanan gecikme zammı ve faizi fahiş denecek kadar yüksektir. Herhangi bir nedenle ödenmeyen bir borcun çok kısa bir sürede ana parayı geçmesi söz konusu olabilmektedir. Örneğin ülkemizde 19.11.2009 tarihinden itibaren uygulanan gecikme zammı oranı aylık yüzde 1,95, tecil faizi ise yıllık 19’dur.
Geçen yıl 18.11.2009 tarihine kadar gecikme zammı oranı vergi borçları için aylık yüzde 2.5, tecil faizi oranı da 20.11.2009 tarihine kadar aylık yüzde 2 olarak uygulanmıştır.
Birçok vergi mükellefi geçen yıl ve 2010 yılında alacağını tahsil edemediği için kamuya olan yükümlülüklerini yerine getirmemiş, başka bir anlatımla vergi ve sosyal güvenlik borçlarını ödeyememiştir.
Diğer yandan ülkemizde mevcut bulunan 3000’i aşkın belediye teşkilatları kendilerine göre uyguladıkları emlak vergisinden dolayı emlak ve çevre temizlik vergisi alacaklısı konumundadır. Özellikle belediye hesap işleri müdürlüklerinin kendilerine özgü hesaplama tarzlarında bugüne kadar herhangi bir standart sağlamadığı gibi, uygulamada kanunilik ilkesine de önem vermedikleri gözlenmektedir.
Söz konusu kamu borçlarının zor yoluyla tahsili imkânı da zaman içinde giderek azalmaktadır.
Böyle bir durumda, vergi ve sosyal güvenlik kurumu alacaklarının aslından vazgeçmeden, günün ekonomik koşulları dikkate alınarak yeniden yapılandırılması yoluyla tahsiline olanak tanınması, mevcut sorunun ortadan kalkması veya kaldırılması açısından tercih edilebilen bir çözüm olacaktır.
Uygulamada gecikmiş kamu borçlarının tasfiyesi için bazı mükellefler banka kredisi kullanmak suretiyle vergi ve sosyal güvenlik kurumu borçlarını ödeme yoluna gitmektedirler. Ancak Maliye Bakanlığı denetim elemanları bu bağlamda bankalara ve diğer kredi kuruluşlarına ödenen faiz ve benzer nitelikteki payları kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirmekte, buna bağlı olarak borcunu banka kredisi ile ödeyen mükelleflere cezalı tarhiyat raporları yazabilmektedirler.
Alacağını tahsil edemeyen, tıkanan pazarlar nedeniyle beklenen ciroyu yapamayan iş sahipleri hiç değilse kamuya borçlu kalmamak için kredi müesseselerinden yararlanma eğilimine girdikleri anda, beklediklerinden daha yüksek bir maliyetle karşılaşmaktadırlar.
Birçok kamu borçlusunun karşılaştığı kamusal baskı karşısında işinden yoksun kaldığı bilinen bir gerçek olmasına karşın, bugüne kadar kamu borçlularının yıpranmasını ve yaşadıkları sorunları azaltıcı, kamusal hoşgörüye bir türlü muhatap olamadıkları bilinen bir gerçektir.
Devletin bugün milyarlarla ifade edilen alacakları, mevcut kamu borcunun yüksek maliyeti nedeniyle kâğıt üzerinde her geçen gün artarken, diğer tarafından bu alacaklar, borçluları için yine giderek ödenemez hale gelmektedir.
Bu gerçekler karşısında kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması, söz konusu alacakların vadesinden başlayarak yüklenen yüksek faizden arındırılarak, makul ve günün koşullarına uygun olarak yeniden faizlendirilmesi ve faiz maliyeti dahil taksitlendirilmek suretiyle ödenebilir hale getirilerek tasfiye edilmesi yine kanımızca en uygun çözüm olacak, daha açıkçası mevcut alacakların tahsili mümkün hale getirilecektir.
Konunun bu açıdan çözümlenmesi halinde;
* Elinde olmayan nedenlerle kamuya borçlu kalan ve mevcut düzenlemeler çerçevesinde her geçen gün maliyeti artan kamu borçlarının ödenebilir hale getirilmesi,
* Giderek tahsili zorlaşan kamu alacaklarının tahsil olanaklarının kolaylaştırılması sonucunda, kamu gelirlerinin arttırılması
sağlanabilecektir.
Bu nedenle halihazırda vadesinde ödenmemiş kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması suretiyle tahsil edilebilir hale getirilmesine yönelik çalışmanın geniş anlamda dikkate alınarak uygulamaya konulması ile önemli bir sorun çözümlenebilir hale gelmiş olacaktır.
Kaynak:Veysi SEVİĞ/02.10.2010