İşçi Alacak ve Tazminatları SGK İşveren Rehberi

(SGK ile ilgili) Kafa karıştıran haberler

Günümüzde çalışma hayatına ilişkin konuların, geçmişle kıyaslandığında daha fazla haber yapıldığı ve ilgi gördüğünü gözlüyoruz. Kuşkusuz halkın genel bilinçlenmesi açısından bu iyi bir durum. Ancak bazen haberlerin veriliş şeklinin süre kısıtlaması, konuların evveliyat ve bağlantılı diğer yönlerinin bilinmemesi gibi nedenlerle kafa karışıklıklarına yol açtığını da görüyoruz. Zaman zaman haberin sunumundaki bu yöntemin daha fazla ilgi çekebilmesi açısından bilinçli kullanıldığını da düşünüyorum. Bir tür masum meslek hilesi olmalı.

İŞTE BİR ÖRNEK
Hemen bu duruma güncel bir örnek vereyim. Malum Genel Sağlık Sigortası’nda (GGS) zorunluluk uygulaması yasal olarak 1 Ekim 2010 tarihinde başlayacak. Daha önce de değindiğimiz gibi ertelenmesine kesin gözüyle bakıyoruz. Çünkü henüz uygulamanın alt yapısı oturtulamadı. Hatta bu kez yumurta kapıya dayanmadan yetkili ağızlardan zorunlu uygulamanın erteleneceği ilan edildi. Ancak Meclis tatilde olduğu için, ertelemeye ilişkin kanun değişikliği henüz yapılamadı. Bugün Meclis açılacak. Açılınca bunun kanuni düzenlemesi yapılır. Zaten çok kolay, alt tarafı ilk çıkan kanunun sonuna bir madde eklenecek. 5510 Sayılı Kanun’un yürürlüğe ilişkin 108. maddesinde küçük bir değişiklik… Daha önce de yapıldı zaten. Üstelik o zaman nefes nefese yetişmişti. Muhtemelen uygulama bir yıl daha ertelenecek. Kişisel kanaatim, bu birer yıllık ertelemelerin birkaç yıl daha devam edeceği yönünde.
Ertelemenin kesin olarak yapılacağı ilan edilse de hafta sonu birden bire medyada GSS’nin uygulamasına ilişkin haberler yer almaya başlandı.

SON GÜNE BIRAKMAK
Haberlerde vurgulanan ana tema “1 Ekimde uygulama başlıyor. GSS bildirimi yapmayana 760 lira para cezası uygulanacak” şeklindeydi.
İnsan bir an duraksıyor ve aklından “Acaba GSS bildirimimi yaptım mı” diye geçiriyor. Sonra haberin devamına bakıyorsun. Bildirimde bulunmayanlar en geç 31 Ekim 2010 tarihine kadar bildirimde bulunacaklarmış. O zaman “Tamam henüz bir aydan fazla vakit var” diyerek biraz gevşiyor insan. Zaten bizim millet işi son günlere bırakır. Yoksa işin tadı çıkmaz. Biraz kuyrukta beklemek, sıkıntı çekmek lazım. O işi yürüten kamu görevlileri de bu sayede biraz eziyet çekmeli. Son birkaç gün normal mesai saati bittikten sonra, kuyruklar bitmediği için gece on bir- on ikiye kadar dairede çalışmaya devam etmeliler. Onların yöneticileri de kuyrukları bitirebilmenin çaresini düşünmeli, gerekli eleman kaydırmalarını planlamalı. Mesai bitiminden sonra çalışmaya devam eden personeli evlerine bırakmak, onlara akşam yemeği temini gibi hazırlıklarla meşgul olmalılar. Aldıkları parayı bir nebze olsun hak etmek için bunlar şart.

YÜZDE 5 BİLE DEĞİL
Haberin devamında bildirim yapma yükümlülüğünün üç milyon kişiyi kapsadığına yer veriliyor. Yetmiş milyonluk nüfus içerisinde topu topu üç milyon kişi. Düşündüğünüzde yüzde beş bile etmiyor. İşte bu rahatlatıcı bir haber. Önce “Çok da değilmiş” diye aklından geçiriyorsun. Ama bu üç milyon kişi kimlerden oluşuyor? İçinde sen de var mısın, yok musun? GSS’ye SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kapsamındakilerin dışında sosyal güvencesi olmayan ve yeşil kart uygulamasından da yararlanmayan üç milyon kişinin dahil olacağından bahsediliyor. Yine haberde bildirim yükümlülüğünün işsizleri ve 1 Ekim’den sonra işsiz kalacakları kapsadığına yer veriliyor. Bir an için ülkede, sosyal güvence ve yeşil kart kapsamında olmayan, aynı zamanda da işsiz durumdaki kişilerin bu üç milyon kişiden mi ibaret olduğu aklından geçiyor. Öyleyse sevindirici bir durum. Nüfusun yüzde beşi bile değil. Oysa daha geçenlerde işsizlik oranlarının yüze 11-12 olduğu söyleniyordu. Kafan iyice karışmış durumda. Önümüzdeki yazıda konunun özünü anlatacağım.

Hesaplama asgari ücret üzerinden
Okurumuz Melih Algür’ün de kafası karışmış. Aynı haberleri okuyan onlarca okurumuz gibi mail göndermiş. Kendisi askerden yeni geldi ve iş arayışlarını sürdürüyor. Tecrübeli bir eleman olarak geçimini temin edebileceği, ücretinin zamanında ödeneceği ve sigortasını da yapacak muhasebe alanında bir işyerinde çalışmak istiyor. Bir yandan da isteğe bağlı sigorta primlerini yatırıyor. İşsiz geçen bu günlerinin sosyal güvence açısından da boş geçmesini istemiyor. Çünkü gelecekte bu günlere şiddetle ihtiyacı olacak. Bize de soruyor. Kaymakamlığa gidip, gelir testi yaptıracak mıyım, SGK’ya gidip, GSS bildirgesi verecek miyim diye?Çünkü aynı haberlere göre gelir testi yaptırmak şart. Gelir testini yaptırdın. Kişi başına düşen aylık gelirin brüt asgari ücretin üçte biri; 253.50 TL’den az çıkarsa kurtuldun.

ÖDENECEK PRİM
Ama kişi başı gelir, brüt asgari ücretin üçte biri ile brüt asgari ücret(253.50 TL ile 760.50 TL) arasında belirlenirse bu defa aylık 30.42 TL GSS primi ödemek zorundasın. Eğer kişi başına düşen gelirinin, asgari ücret ile brüt asgari ücretin iki katı olan 1521 TL arasında olduğu saptanırsa, ödenecek aylık prim 91.26-TL olur. Hele kişi başına düşen gelirin aylık asgari ücretin iki katından da fazla olduğu belirlenmişse, ödeyeceğin prim, bu defa 182.52-TL olacak. Tabii bu hesaplamalar bu günkü asgari ücret üzerinden yapılıyor. İleride asgari ücret arttıkça, gelir testi hesaplamaları da, ödenecek primler de o oranda artacak.

KAYNAK: Celal KAPAN/Yeni ASIR/02.10.10

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir