Dün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, kıdem tazminatıyla ilgili yeni düzenlemenin tamamlandığını tüm kamuoyuna açıkladı.
SOYLU; henüz ” kamuoyuna sunmadığımız ama çalışma hayatı içerisinde bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz en kapsamlı kıdem tazminatı çalışmasını tamamlamış bulunuyoruz. Gerek çalışanlarımızın, gerek işverenlerimizin çok net bir şekilde kendi var olan durumlarını net ve iyi görebileceği bir çalışmayı tamamlamış durumdayız.”
Kıdem tazminatı konusunda farklı ülke örneklerinin incelediğini ve bu konudaki tecrübelerden yararlanıldığını ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
“İyi ve iddialı bir ürün hazırladığımızı düşünüyoruz. Türkiye’de çalışanların yüzde 86’sının kıdem tazminatını alamadığını düşündüğümüzde aslında sessiz milyonların önemli ölçekte sahip çıkıldığı kıdem tazminatı çalışmasını biz teknik açıdan tamamlamış durumdayız. Bundan sonra sosyal diyalog penceremizi açacağız. Hem sendikalarımızla hem işveren temsilcilerimizle hem sanayi ve ticaret odalarımızla hem çalışanlarımızla hepsiyle bu diyaloğu ortaya koyacağız. Çok önemli araştırmalar yaptık. Toplum, çalışanlar, kıdem tazminatını alamayanlar ne talep ediyor, bütün bunları ortaya koyan çalışmaları ve araştırmaları hazırladık. İnşallah bu da 65. Hükümetle birlikte kamuoyuyla paylaşacak.” dedi.
Peki ne olacak? Kıdem tazminatına ilişkin düzenleme yasalaşacak mı?
2016 yılı başında yine raftan indirilen çalışma hayatının kronik gündemini teşkil eden “Kıdem tazminatı” yapılan bu çalışmalara rağmen çözülebilecek mi?
İsa KARAKAŞ diyor ki;Kıdem tazminatı, çalışma hayatının “temcit pilavı” gibi ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor. Ancak Şimdiye kadar Netice=0.
Kıdem tazminatı işçi için hayati öneme sahiptir. Bel ki de işçinin ömrü hayatı boyunca eline geçen tek TOPLU paradır. Bu nedenle işçiler için; bazen ev,araba bazen de çocukları için çeyiz parasıdır. Hele ki bu ekonomik koşullarda yüklü kredi borçlarından tek kurtuluş kapısıdır.
Bu tazminat yaklaşık 80 (1936)yıldan beri çalışma hayatımızda var.
Kıdemle ilgili yapılan ayağı yere basan en ciddi çalışma 2003 yılında çalışma hayatının düayen akademisyenlerince hazırlenen fon taslağıdır. Ancak bunda da uzlaşma sağlanamadı..
Sitemize her gün kıdem tazminatı ile ilgili 100′lerce soru gelmektedir. özelikle çalışanlar panik halinde. haklarımız ne olacak!!! …. 22 yıllık çalışma ve sosyal güvenlik alanındaki eğitimimiz-geçmişte Bakanlıkta yapmış olduğumuz komisyon çalışmalarımız- mesleki tecrübemizle yineliyorum;
Kıdem tazminatı fonu 1950’lili yıların ortasından itibaren gündemde var.
Yani tam 60 yıldır yasalaşmadı.
Şu anda yine ortalık kıdem tazminatıyla çalkalanıyor!!!! gündemde kalmak için müthiş bir oyuncak!!!! gündemi değiştirmek için de.
Kıdem tazminatı fonu konusunda ne işçi tarafı ne de işveren tarafı istekli. Henüz sosyal taraflara uzlaşmış değil.
Uzlaşı da yok. üstelik yasalaşsa bile çalışanların kazanılmış hakları kesinlikle yok olmayacaktır.
Diğer yandan Çalışma Bakanı ve Hükümet de yapmış oldukları birçok açıklamada tarafların uzlaşması ile kıdem tazminatı meselesinin çözüme ulaşacağı belirtilmiştir.
Özelikle Ülkemizin en büyük işçi sendikaları kıdem tazminatının kırmızı çizgileri olduğunu ve bunun genel grev sebebi olduğunu uzun süreden beri alenen ilan etmiş durumda.
İşveren tarafı da sıcak bakmıyor.
En son 2015 yılında Temcit Pilavı gündem değiştikten sonra yine bir kenarda tutulacak demiştim.
TV programlarında da seçimden önce düzenleme yapılması imkansız demiştim.
Maalesef yine yanılmadım. Keşke bu konu da yanılsam da kıdem tazminatı alamayan çalışanların yaklaşık %80’i de bu hakkını elde etse….
Sonuç olarak; milyonlarca çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı konusunda mutlaka düzenleme yapılması gerekmektedir.
En çok mağdur olan başta inşaat işçileri olmak üzere çalışanların %80’i aşkın kısmının da kıdem tazminatı hakkının garanti altına alınması hayati öneme sahip bulunmaktadır.
yapışacak düzenlemede özelikle İflas eden işyerlerinde çalışanlar, en ağır koşullarda çalışan inşaat işçileri ile belirli süreli çalışanlar, kendi isteği ile işten çıkmak zorunda olanlar, kapı dışarı edilip kıdem tazminatı ödenmeyeler v.s gözönünde bulundurulmalı. Böylece; hem işçiler tazminatına kavuşturulması ile hem işveren hem de Yargıtayın yükü hafifletilmeli…
Çözüm noktasında tarafların uzlaşmasına dayalı formüllerden vazgeçilmemesi büyük önem taşımaktadır.