SORU: Kamu kurumlarına ihale yoluyla sürücülü veya sürücüsüz araç kiralıyoruz. Araçların bir kısmını dışarıdan kiraladığımız oluyor. Kiraladığımız araçlar çoğunlukla emekli kişilere ait tek araçlar. Araçlarda ya kendileri ya da sigortalı bildirimini yaptıkları şoförler çalışıyor. Daha önce geçirdiğimiz SSK incelemelerinde bu kişiler taşeron olarak kabul edilmedi. Fakat bu konuda kafamızda tereddüt oluştu. Fatura karşılığı çalıştırdığımız kiralık araç sahipleri bizim taşeronumuz sayılır mı? Onların her türlü prim borçlarından sorumlu tutulur muyuz? Bu araçlarda emekli ya da normal sigortalı çalışmasının farkı var mı? (AKKOYUN SEYAHAT)
CEVAP: Kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olanlar 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu gereği ihalelere katılamaz. İhaleyi yapan kurumlar, 15 gün içinde ihale konusu iş ile bu işi alan gerçek ya da tüzel kişileri SGK’ya yazılı olarak bildirir. İhale makamlarının yükümleri ihalenin devamı ve sonuna kadar devam eder. İşverenlerin hak edişleri, kuruma idari para cezası, prim ve prime ilişkin borçlarının olmaması kaydıyla ödenir. Kesin teminatları ise, ihale konusu işle ilgili kuruma borçlarının bulunmadığının tespiti halinde iade edilir. İhaleye giriş, hak ediş ödeme ve kesin teminatların iadesi aşamasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kamu görevlileri suçlu duruma düşer. Haklarında idari ve cezai işlemler yürütülür.
KATI YORUMLAR
Bu nedenle ihaleyi yapan kurum görevlilerinin bazen aşırı hassas davrandığını, yasaları katı yorumladığını görürüz. Örneğin piyasadan hazır halde alınıp satılan malların teminine ilişkin ihalelerde, SGK’ya bildirim yapılmasına gerek yoktur. Diyelim ki, kamu kurumuna klima veya beyaz eşya satın alınacak. Buu tür eşyalarda bayilik sistemi işler. Satıcı firmaların, montajlarını yapan yetkili servileri vardır. Biz satıcı firma ile muhatap oluruz. Yetkili servisle alışverişimiz olmaz. Bu durumda, kanunu yanlış veya dar yorumlayan bir görevli, montajı gerçekleştiren firmayı satıcı firmanın taşeronu gibi kabul edebilir. Çalışanlarının sosyal güvenliklerinin, prim borçlarının olup olmadığının araştırılmasını isteyebilir. Satıcı firmanın istihkaklarını bu nedenle ödemekten kaçınabilir.
TAŞERON KAVRAMI
Aracı ya da diğer ifadeyle taşeron kavramı, Sosyal Güvenlik Hukuku ve İş Hukuku’nda yer alan bir kavramdır. Her iki kanunda, aracı kavramının tanımında ince nüaslar bulunur. İş Kanunu’nda son dönem değişiklikleriyle aracının tanım ve koşulları daraltıldı. Sosyal Güvenlik Hukuku’nda aracı kavramı, prim borçlarından sorumluluk açısından düzenlenmiştir. 5510 Sayılı Kanun’un 12. maddesi açık hüküm taşır. Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar bile, asıl işveren, bu kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur. İş Kanunu’nda ise, taşerona verilebilecek ve verilemeyecek işlerin ayrımı yapılmıştır. Ancak işverenin yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde taşerona iş verilebilir. Taşeronun da üstlendiği bu işler için kendi adına işçi çalıştırması ve bu işçilerini sadece üstlendiği işte çalıştırması zorunludur.
Araç kiralama ihaleleri, özellikli ihalelerdir. Araçlar, sürücülü olarak kiralansa dahi bu ihalede asıl konu aracın kiralanmasıdır. Bu yönüyle hizmet ihalelerinden ayrılır. İşin muhammen bedelinin belirlenmesinde, sürücünün işçiliğine dair ücret, sosyal güvenlik primi gibi tutarların hesaplamaya dahil edilmesi, ona hizmet ihalesi özelliği kazandırmaz. Araç kiralama ihalesini üstlenen yüklenicinin, araçların bir kısmını dışarıdan temin etmesi, sosyal güvenlik mevzuatı açısından engel teşkil etmez. Eğer sözleşmenizde çalıştırılacak araçların tamamı ya da belirli bir kısmının öz mal olacağına dair açık koşul yoksa, kiralık araç çalıştırılabilir.
AÇIK HÜKÜM YOK
Dışarıdan kiralanan araçların sosyal güvenlik mevzuatı açısından durumu konusunda, mevzuatta, aracıdır ya da değildir diye açık bir hüküm bulamazsınız. Bu araçlar çoğunlukla sahipleri tarafından, ihaleli işten bağımsız olarak satın alınır. Araçların satın alınma gayesi, ihaleli işe doğrudan bağımlı olmaz. İhaleli işin bitiminden sonra da sahipleri tarafından başka işlerde kullanılmaya devam eder. Bu nedenle, dışarıdan kiralanan araçlar, ihaleli işten bağımsız olarak devamlı mahiyette işyeri olarak kabul edilir. Bunu inşaat işleriyle kıyaslayarak örnekleyelim. Araç kiralama değil de, ihale yoluyla bina inşaatı ikmal etmiş olsaydınız; inşaatın belli kısmını aracıya verebileceğiniz gibi, devamlı işyeri sahiplerine de yaptırmanız mümkündü. Binanın ahşap doğrama, PVC ya da sıhhi tesisat işlerini, bu işler için devamlı işyeri olan bir başka kişiye yaptırabilirsiniz. Bu durumda iş yaptırdığınız devamlı işyeri sahibi, sizin taşeronunuz konumuna gelmediği gibi, işçilerinin prim borçlarından sizin sorumlu olmanız da mümkün değildir. Sadece işyeri kayıtlarınızın müfettişlikçe incelenmesi halinde, buralardan aldığınız faturalar malzemeli işçilik faturası olarak dikkate alınır. Aynı mantıkla dışarıdan kiraladığınız araçların sahipleri de devamlı işyeri işverenleridir. Eğer bu araçlarda, hizmet akdiyle sigortalı çalıştırıyorlarsa, bu sigortalıların prim borçlarından sizin sorumlu olmanız mümkün değildir. Aksi bir mantıkla, bırakın kiraladığınız araç sahiplerinin prim borçlarını, araçlara akaryakıt, yedek parça v.b. aldığınız yerlerde çalışan işçiler de bir anlamda sizin taşeronunuz sayılır ve prim borçlarından sorumlu olmanız gerekir. 5510 Sayılı Kanun’daki aracı kavramı bu kadar geniş bir sorumluluk alanı gerektirmez.
Değerlendirme kanunlara uygun
Kiralık araçların sahipleri, dışarından işçi çalıştırmaksızın, bizzat kendileri şoförlük yapıyorsa onların, 4/b (eski Bağ-Kur)ya da sosyal güvenlik destek primlerinden sorumlu olmanız mümkün değildir. Araç sahibinin kendisinin çalışması dolayısıyla kurumun prim kaybına uğraması diye bir mantık olamaz. Aynı şekilde araç sahibi emekli ise maaşından yüzde onbeş destek primi kesilir. Bunun normal bir sigortalının primiyle kıyaslanması ve daha düşük kalması dolayısıyla kurumun prim kaybına uğradığı da söylenemez. Çünkü bu oranlar kanunla belirlenmiştir. Örneğin araç sahibi yirmi dördüncü basamaktan emekli bir Bağ-Kur’lu ya da ek göstergesi yüksek bir Emekli Sandığı emeklisi olabilir. Bu durumda aylığından kesilecek yüze on beş oranındaki destek primi, asgari ücretten çalışan normal bir sigortalının priminden daha yüksek olabilir. Bu şekilde bir kıyaslama doğru olmaz. Nitekim daha önce ikmal ettiğiniz ihaleler dolayısıyla geçirdiğiniz kurum incelemelerinde de kiralık araç sahipleri, taşeron kabul edilmeyerek mevzuata uygun şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Kaynak:Celal KAPAN/Yeni Asır/9.4.10
Merhaba. Nisan 2018 de tmo da ihale yolu ile taşıma işi gerçekleştirdim.iş 10 gün sürdü. R1 belgemize istinaden araçları tek seferlik kiralama şeklinde taşıma yaptırdım. Bugün 16 Agustos ve daha çözümleyemedik. İlişiksiLik alamadım. Sebep şu;
Araçlardan birinin sahibi bagkurlu be Nisan ayından bu yana prim ödememiş. Ancak işi yaptıgı dönemde sorguladıgımızda borcu görünmedi. Dosya ancak işleme alındıgından bugün itibari ile 4 aylık prim borcu ödenmediği taktirde ilişik kesme verilmiyor. Ne yapmalıyım