SOMA faciasında eline alan tokmağı kendin çal kendin oyna misali attı-tuttu. Soma faciasından bile iş sağlığı ve güvenliği ile yakından uzaktan ilgisi olmayan medya maymunları aynen futbol yorumcusu gibi yorumlar yaptı.
SOMA ile ilgili İŞ MÜFETTİŞLERİ Derneğinin aşağıda vermiş olduğumuz açıklma ve tespitleri çok çarpıcı. Mutlaka dikkate alınması gerektiği kanaatindeyim.
İş Müfettişleri olarak Soma’da meydana gelen maden kazasında 301 canımızı kaybetmenin yarattığı derin üzüntüyle iş kazasının gerçek nedenlerini ortaya çıkarmak için var gücümüzle çalışırken, İş Müfettişleri hakkında medyaya dayanaksız, tek yanlı ve haksız iddia ve suçlamalar yansıtıldığını gördük.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün normlarından dayanağını alan ve çalışma yaşamında “Devlet adına” teftiş yapan İş Müfettişlerinin meslek örgütü olarak şimdiye kadar, müfettişliğin de gerektirdiği sağduyulu, soğukkanlı ve vakur tavrımızı koruyup, yaşanan büyük acıya da saygı göstererek meydana gelen karmaşanın ortadan kalkmasını bekledik.
İş kazasının gerçek nedenlerinin, ihmallerin gerçek sorumlularının sağlıklı ve adil bir şekilde ortaya çıkmasına katkı verilmesi gerekirken, bugüne kadar en kolay yöntem olarak olayın gerçekleşmesinde tek bir sorumlu aranmaya başlandığını ve çalışma koşulları ile yöntemleri hakkında yeterli bilgi sahibi olunmadan İş Müfettişleri’nin hedeflerden biri haline getirilerek yargısız infaz yapıldığını esefle izledik.
Öncelikle, iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetim yapan İş Müfettişlerimizin maden denetimlerinde yeraltına inmemelerinin kesinlikle söz konusu olamayacağını belirtmek isteriz. Bu denetimin bir aşamasında yeraltındaki tespitler mutlaka yapılır, diğer aşamalarının da yerüstünde gerçekleştirilmesi zorunluluktur. Buna ek olarak, madenlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesi içinde ve dışında, işlevleri birbirinden çok farklı pek çok kurum tarafından denetim yapılmasına rağmen, madenlere giden tüm denetim görevlilerinin, iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetim yapan İş Müfettişi olarak algılanmasındaki yanlışlığın da altını çizmek gerekir.
Medyada ve sanal ortamda sorgulanış biçimiyle genellikle, iş kazalarının önlenmesinde “yetersiz kaldıklarından” başlayıp, “görevlerini savsakladıklarına” uzanan, giderek de “işverenlerle çıkar ilişkileri içerisinde olduklarına” varan değerlendirmelerle -bilerek ya da bilmeyerek- sorumluluğu İş Müfettişlerinin üzerine yıkarak, hukuken ve vicdanen gerçekte işverenlerin üzerinde olan sorumluluğun dikkatlerden kaçırılmayaçalışıldığı gözlenmektedir. Bu algının yaratılmasında en büyük pay, olayın en sıcak anında dahi “iş denetiminden başarıyla geçtik.” diyerek kendini aklamaya çalışan işverene aittir. Halbuki, İş Müfettişi, iş sağlığı ve güvenliği denetimi ile işyerindeki mevcut durumun anlık tespitini yapar. Alınan önlemlerin sürekliliğinin sağlanması işverenin sorumluluğundadır.
İş sağlığı ve güvenliği alanındaki sorunların ortadan kaldırılması teftiş faaliyetlerinin yanı sırabaşta işveren ve işçi sendikaları, meslek odaları olmak üzere konu ile ilgili tüm tarafların işbirliği içinde sürekli çalışmalar yürütülmesini zorunlu kılmaktadır.
Kazalardan sonra sorumluluğun İş Müfettişlerinde olduğunu söylemek ve kazaların nedeninin “denetim eksikliği” olduğu imajını yaratmaya çalışmak, “sorunun çözümü” önünde bir engel oluşturmaktan öte bir işlev görmeyecektir. Çünkü iş kazalarının önlenmesi, kültürün, ekonomik koşulların, eğitimin, teknik donanımın, insan davranışının da dahil olduğu pek çok değişkenin etkisinde olan bir süreçtir. Bu nedenle tüm alanlarda köklü degişiklikler olmadan iş kazalarının denetimlerle önlenmesini beklemek gerçekçi degildir. Bu bağlamda iş kazalarının meydana gelmesinde müfettişlerin suçlu gösterilmesinin doğru ve insaflı bir yaklaşım olmadığını; kamuoyunun bilgisine sunmak isteriz.
Özellikle kömür ocaklarının planlanması ve tasarımı aşamasında olması gereken mühendislik yaklaşımı, tekniği ve hesaplamaları ülkemizde ne yazık ki sağlam temellendirilmemiş ya da başarısız olmuştur. Bu planlama ve tasarım hataları İş Müfettişlerinin müdahale alanında değildir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, özellikle maden ocaklarında hizmet alımı, kiralama, rödevans gibi yöntemlerleyürütülen alt işverenlik (taşeronluk) uygulamalarının sorgulanması kaçınılmazdır. Alt işverenlik uygulamasının maliyetleri düşürme kaygısıyla iş sağlığı ve güvenliği önlemleri için gerekli yatırımın yapılmasını engelleyen bir durum olduğu açıktır. Bu bağlamda, 16 yıllık derneğimizin kuruluşundan bu yana en önemli gündem konularının arasında “Alt İşverenlik olduğunun bilinmesinde yarar bulunmaktadır. İş Müfettişleri Derneği, olarak “Alt İşverenlik” konusuyla ilgili olarak pek çok defa uyarılarda bulunmamıza rağmen ilgili çevrelerden yeterli karşılığı alamadık. Bu vesileyle, alt işverenlik uygulamalarının, işçiler arasında adil olmayan ayrımlar yaratması, alt işveren işçilerinin daha riskli işlerde ve daha düşük ücretlerle çalıştırılmaları, birden fazla işverenle muhatap olunmasına yol açması gibi nedenlerle denetimin etkinliğini olumsuz yönde etkilediğini de vurgulamak isteriz.
Bu arada İş Müfettişlerine atılan iftiralar, denetimsiz bir çalışma hayatı isteyenlerin amacına da hizmet etttiği unutulmamalıdır. Halen devam etmekte olan adli ve idari soruşturmalar neticesinde tüm gerçeklerin ve sorumluların ortaya çıkacağına dair inancımızı bir kez daha ifade ederken, yılın neredeyse 10 ayını evlerinden uzakta, ülkeyi bir baştan bir başa katederek, can güvenlikleri olmadan büyük bir özveriyle çalışan meslektaşlarımıza karşı yapılan haksız isnat ve iftiraların yasal takipçisi olucağımızı da kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız…