Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye’de çalışma hayatına yönelik kararlarda, insan hakları merkezli bir yaklaşımı esas aldıkları söyledi. Çelik, G-20 Çalışma ve İstihdam Bakanlar Toplantısı’nda, Türkiye’de istihdam ve sosyal güvenlik alanında yapılan köklü reform çalışmalarını anlattı.
”Herkes için sosyal korumanın iyileştirilmesi: Farklı durumlar, benzer sorunlar” konulu oturumda konuşan Bakan Çelik, Türkiye’de son 10 yılda siyasi istikrar unsuru olan AK Parti’nin başarısının altında da insan hakları merkezli bir yaklaşım olduğunu söyledi.
”Bu anlayışla, Türkiye’de insana hizmetin temeline sosyal korumayı koyarak, yaygın bir sosyal koruma tabanını oluşturmaya ve kademe kademe yükseltmeye gayret ediyoruz. Şüphesiz, sürdürülebilir ekonomik gelişmeye ve sosyal adalete giden yol sosyal korumadan geçmektedir.”
Bu çerçevede sağlık, eğitim, sosyal yardımlar ve istihdam alanlarında sosyal koruma tabanına ilişkin Türkiye’deki bazı uygulamalara değinen Çelik, şöyle dedi:
”2008 yılında yürürlüğe koyduğumuz Sosyal Güvenlik Reformu ile ücretli, bağımsız ve kamu çalışanlarının sosyal güvenlik haklarını ortak standart ve normlarda birleştirdik. Bu reformun bir parçası olarak da ülke çapında herkesin eşit, kaliteli, erişilebilir ve sürdürülebilir sağlık hizmetlerinden faydalanmasını sağlayacak olan Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçişi sağladık. Bu uygulamayı sosyal koruma anlayışıyla geliştirerek, 2012 Ocak ayından itibaren yoksul vatandaşların primlerinin devlet tarafından karşılanmasını ve böylece herkesin geniş kapsamlı bir sağlık sigortasından faydalanmasını sağlayacağız.
Bu uygulamanın hayata geçmesiyle birlikte, 1992’den beri yoksul vatandaşlarımıza ücretsiz sağlık hizmeti verilmesini sağlayan ve halen 9 milyon vatandaşımızın yararlanmakta olduğu Yeşil Kart uygulaması da misyonunu tamamlamış olacaktır. Öte yandan, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlerine tüm vatandaşların kolay erişimini sağlamak üzere, 2005 yılında pilot uygulamasına başladığımız aile hekimliği sistemini de geçtiğimiz yıl tüm ülkede yaygınlaştırdık. Hali hazırda Türkiye genelinde 20 bin 183 aile hekimi istihdam edilmektedir.”
Türkiye’de eğitim konusunun da ulusal sosyal koruma tabanının yaygın ve son yıllarda hızla yükselen bir parçası olduğunu ifade eden Çelik, Türkiye’de ücretsiz olan ilk ve orta öğretime ilaveten, okul öncesi eğitim de bu yıldan itibaren zorunlu ve ücretsiz eğitime dahil edildiğini söyledi.
Bakan Çelik, yüksek öğrenimin de 2002’ye kıyasla yüzde 433 oranında artırılan burs ve kredi imkanlarıyla desteklendiğini, ilk ve ortaöğretimde ders kitaplarının ücretsiz olarak temin edildiğini, 2003 yılından bugüne kadar yaklaşık 1 milyar 300 milyon adet kitabın ücretsiz dağıtıldığını kaydetti.
Yoksul öğrencilerin eğitime devam etmelerini sağlamak için 2003’ten bu yana uygulanan başka bir yöntemin de şartlı nakit transferi olduğunu ifade eden Çelik, yoksul öğrencinin okul ve cinsiyetine göre ayda 35 TL ila 55 TL’nin öğrencinin annesine verildiğini, bugüne kadar yaklaşık 1 milyar Avro ödeme yapıldığını bildirdi.
Çelik, gelecek 3 yıl içinde eğitim sisteminde bilgi teknolojilerinin etkin kullanımını sağlayacak yeni bir projeye başlandığına dikkati çekerek, bu amaçla ilk ve orta öğretimde tüm dersliklere birer bilgisayar, projeksiyon cihazı ve geniş bant internet erişimi sağlanacağını, öğretmenlere hizmet içi eğitimler verileceğini, eğitim müfredatının elektronik ortama aktarılacağını, e-kitaplara ilaveten, video-ses-sunularla animasyonların da eğitimde yaygın kullanılan birer araç haline geleceğini, ayrıca tüm öğrencilere ücretsiz e-okuyucu verilmesinin söz konusu olacağını açıkladı.
Türkiye’de sosyal koruma tabanı oluşturulması çerçevesinde atılan önemli adımlardan birisinin de Sosyal Yardım Bilgi Sistemi’nin (SOYBİS) kurulması olduğunu ifade eden Çelik, 2009 yılında kurulan bu sistem sayesinde devletin, kişinin muhtaçlık durumunu merkezî bir veri tabanı kullanarak sorgulayabildiğini söyledi.
”Bu uygulamayla farklı kamu kurumları tarafından mükerrer yardım verilmesi engellenmiş, sosyal yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ve daha geniş bir kitleye ulaşması sağlanmıştır. Bakanlığıma bağlı Türkiye İş Ajansı, SOYBİS Projesi’ni bir istihdam fırsatına dönüştürmek için harekete geçmiş ve bu sistem sayesinde yardım almaya başlayanlardan çalışabilir durumda olanların otomatik olarak Türkiye İş Ajansına kayıt edilmesi sağlanmıştır. Bu uygulamayla, yardım alan fakat çalışabilir durumda olan kişilerle Türkiye İş Ajansı irtibata geçmeye ve onlara gerekli mesleki nitelikleri sağlamak suretiyle uygun yerlerde istihdam edilmelerini sağlamaya başlamıştır.”
Çelik ayrıca, herhangi bir rehabilitasyon merkezinde kalmayan ve evde ailesi tarafından bakılan bakıma muhtaç özürlü vatandaşlar için ailelerine her ay asgari ücretin üçte ikisi kadar ödeme yapıldığını ifade ederek, özürlülük oranı yüzde 40 ila 70 arasında olan ve herhangi bir geliri bulunmayan vatandaşlarımıza aylık 200 TL, özürlülük oranı yüzde 70’in üzerinde olanlara da aylık 300 TL ödeme yapıldığını kaydetti.
Özürlülerin istihdamını teşvik için belli sayıda işçi çalıştıran işletmelerde özürlüler için kota tahsis edildiğini, herhangi bir geliri bulunmayan 65 yaş üstü tüm vatandaşlara ”yaşlılık aylığı” adıyla aylık 100 TL ödeme yapıldığını belirten Çelik, yoksulluk nedeniyle ailelerinin bakamayacak durumda olduğu yaşlı ve çocukların bakımının da huzurevi veya Sevgi Evleri’nde ücretsiz sağlandığını ve burada kalan çocukların tüm eğitim masraflarının devlet tarafından karşılandığını bildirdi.
Çelik, Sevgi Evleri’nde yetişen çocuklara işe alımlarda öncelik tanındığını, yoksul ailelerin eğitim çağındaki çocuklarına her eğitim yılının başında kıyafet ve kırtasiye, yoksul ailelere, her kış mevsiminin başında yakacak yardımı yapıldığını ifade ederek, dini bayramlarda yoksul ailelerin evlerine gıda paketleri gönderildiğini, geçen yıl hayata geçirilen bir uygulamayla Toplu Konut İdaresinin yaptığı konut projelerinden yoksul ailelerin aylık 100 TL ödemeyle toplu konutlarda iskanlarının sağlandığını dile getirdi.
”İstihdam paketleri olarak anılan çeşitli yasal düzenlemelerle, başta AB ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına uyum olmak üzere çalışma hayatını kolaylaştırıcı ve istihdamı artırıcı pek çok tedbirleri aldık ve uyguladık. Bu tedbirler sayesinde, 2004 yılında 19 buçuk milyon olan çalışan sayısı, 2010 yılında 22 buçuk milyona yükselmiştir. Bu uygulamalara ilaveten, geçtiğimiz yıl Washington’da yapılmış olan G-20 Çalışma ve İstihdam Bakanları Toplantısı’nda alınan tavsiye kararlarını da Türk hükümeti olarak benimsediğimizi belirtmek isterim.”
Faruk Çelik, söz konusu tavsiye kararları doğrultusunda yapılan çalışmalarla Türkiye’de, aktif işgücü politikalarına önemli miktarda ek kaynak sağlandığını, istihdamın artırılmasına yönelik vergi indirimleriyle teşviklerin uygulamaya koyulduğunu ve yeni hükümet programında istihdam merkezli büyümenin esas alındığını söyledi.
Çelik, son küresel ekonomik kriz döneminde, kısa çalışma ödeneği, işveren primlerinin vaktinde yatırılması koşuluyla yüzde 25 azaltılması, geciken ödemelerde ise faiz indirimi, özellikle genç ve kadınların mevcut istihdama ilave olarak işe alınmaları halinde vergi ve primlerin kamu kaynaklarınca karşılanması gibi önemli tedbirlerin hayata geçirildiğini bildirdi.