Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Kıdem tazminatı ile ilgili olarak en son aşağıdaki açıklamayı yaptı; “Dün gerek işçi sendika temsilcilerimiz, konfederasyon başkanlarımız TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK gerek ise işveren sendikalarımız TİSK, TOBB temsilcimiz ve kamu işverenleri sendika temsilcimiz benimle yaklaşık 2 saati bulan bir değerlendirme yaptık, bu değerlendirmeden sonra bizim hükümet olarak bakış açımızı onlarla paylaştık.
Sayın Başbakanımızın bize talimatları, paydaşların önerilerinin ortak noktasını alalım ve şayet bu önerilerdeki ortak nokta bizi bu anlamda bir yasal düzenlemeye götürüyorsa bu yasal düzenlemeyi yapalım. Bizim bu anlamda Türkiye’nin bir kıdem tazminatı sorunu olduğunu Türkiye’deki çalışanlarımızın yüzde 80’i gibi bir rakamın kıdem tazminatı konusunda mağdur olduğunu, bu mağduriyetleri giderebilmek içinde bir düzenleme yapılması gerektiğini uzun süredir kamuoyu da bunu biliyor, hükümetlerde bunu hükümet programlarına alıyor ve çalışmalar yapıyor ama bunun yalnızca hükümetin bir yasa tasarısı şeklinde olması mümkün değil, doğru da değil.
O nedenle paydaşların, masanın iki tarafındaki paydaşların ortak noktalarını bulabilmek ve bu ortak noktaları bir yasal düzenleme adla oluşturuyorsa bunu şekillendirebilmek adına onları dün tekrar davet ettik ve orada kendilerine 13 Temmuz’a kadar bize dört konu başlığında bir; hakkaniyet burada merkezde olacak, birinci başlığımız hakkaniyet. Bu çalışanın alın teri ise bu alın terini bir hak olarak başa koyalım. İkincisi, güvence. Güvenceyi de yine nasıl şekilleneceğini tartışalım. Üçüncüsü, şeffaf olmalı. Çalışan hakkının nerede nasıl biriktiğini, hangi gün ne kadar olduğunu bilebilmeli ve tasarruf hakkı kendi elinde olmalı. Dördüncüsü de, sürdürülebilirlik. Buna paydaşlarımızdan biri, devamlılık ve tecrübe başlığının da ilave edilmesini istedi. Bizde tecrübe ve devamlılık başlığı konusunu da koyun ve bununla ilgilide yine önerilerinizi bize iletin bir de mevcut yapıyla bundan sonraki yapının nasıl olması gerektiği konusunda önerilerinizi dedik. Burada bu konularla ilgili sözlü müzakere yapacağız ama sözlü müzakereye değil bir hafta içinde 13 Temmuz’a kadar bize verdiğiniz yazılı metinler üzerinden biz ortak noktaları bulmaya çalışacağız. Bu ortak noktalara göre de neyi bulduk? Ne isteniyor? Kararımızı ondan sonra hükümete, Başbakanımıza götüreceğiz. Bundan sonra devam adımlar gerekiyorsa birlikte çalışarak devamını, şayet ortak noktalar arzu ettiğimiz veya olabilecek noktada değilse de o sonuçları sizlerle tekrar paylaşacağız diyerek bir değerlendirmeyi yaptık. Masa başında sözlü olarak konuşulanlarla ilgili şuanda bir kanaat ifade etmek istemiyorum ama yazılı olarak bize 13 Temmuz’a kadar verdiğim, verecekleri metinler üzerinde bir çalışma yapıp muhtemelen 15’inden sonraki süreçte çünkü 13’ü desek 14-15 değerlendirmeler 3-5 gün sürdükten sonra ayın 20’sine doğru buradan gelen tarafların kanaatleriyle bizim yol haritamızı şekillendireceğiz. Bu konuda masadaki sözlü ifadelerden sonraki kanaatimi şuanda ifade etmek doğru olmaz diye düşünüyorum.”
%70 UZLAŞMA YETERLİ OLACAK
Ben, yüzde 70’in üzerinde bir uzlaşı yakaladığımız an hükümet olarak biz burada kararlılıkla bu işin üzerine gideriz. Gönlümüz yüzde 100’ü ister ama hayat öyle bir şey ki yüzde 100’ü bulmak öyle çok iyi ortamlarda bile çok mümkün değil. Burada bir tarafta işveren var bir tarafta da çalışan var. Konu bir taraftan çalışanı ilgilendiriyor, diğer taraftan da işvereni ilgilendiriyor. İkisi arasındaki ortak nokta yüzde 50’lerin üzerine geçtiyse biz çalışmaları yüzde 70’in üzerine taşımaya gayret ederiz. Yüzde 70’in üzerinde yakaladığımız anda biz hükümet olarak bu toplumsal bir ihtiyaç, yüzde 70’i de yakaladık. Bundan sonra TBMM’ye götürürüz. TBMM’de de biraz daha olgunlaşabiliyor ise olgunlaşır ama yüzde 70’lik bir çalışma hayatıyla ilgili ortak nokta paydaşlar arasında sağlanmış olması bizim böyle bir düzenlemenin arkasında siyaseten güçlü durmamızın zemini olur. Bunu bu önümüzdeki 10 gün içinde yakalayabilecek miyiz? İşte onu ayın 13’ünden sonra göreceğiz.” DEDİ.