Davacı çalışan 1 Av köpeği 8 yavrusu ile kör kediye yıllarca baktı ama tazminat alamadı. başvurduğu İş mahkemesi sadece işçilerin davalarına bakmaktadır. Belirtilen kişi ise ev işlerinde çalıştığından ve ev hizmetleri de iş kanunu kapsamında bulunmadığından red edildi. İşte kararın tam metni; 9. H.D. “İçtihat Metni”
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile fazla mesai ücreti, 8 yılı aşkın işçi ücreti, hafta tatili izin alacağı, yıllık ücretli izin, bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıların Koyuntepe köyündeki 1341 parsel sayılı taşınmazında bulunan evlerinde 01/03/2003 tarihinde işe girdiğini, bu evin sonradan satıldığını, 18 Nisan’da alan şahıs olan ……’in oğlu ….’in köy odasına muhtarlığa çağırarak evi babasının aldığını ve evi boşaltıp terk etmesi gerektiğini söylediğini, bunun sonrasında 22/04/2011 günü olayı öğrenmek için müvekkili …’yu aradığında kendisine evi terk et dendiğini, davacının işine son verildiği tarihe kadar her türlü ev aile hizmetleri, kedi köpeklerin bakım ve beslenmesi, bir av köpeğinin ve 8 yavrusunun, bir kör kedisinin bakım işlerinin de müvekkili tarafından yapıldığını, davalıların yiyeceklerinin alınması, ev yemeklerinin hazırlanıp pişirilip servis edilmesi, çay ve kahvelerinin sunulması temizliklerinin yapılması, çamaşırlarının yıkanması, eşyaların ütülenmesi, evin badana işlerinin yapılması ve son 4 yıldır inşaat işleri, kum çakıl taşıma beton torbalarını taşıma, tuğla taşıma, inşaat ustalarının yeme içme ihtiyaçlarını, bulaşık yıkanması, davalıların ayaklarının ayakkabılarının yıkanmasına kadar tüm hizmetlerini karşılanması, kısaca davalıların bir insan olarak ihtiyaç duyduğu ev hizmetlerinin 8 yıldan beri müvekkili tarafından yapıldığını, bu hizmetleri karşılığında söz konusu parselde bulunan 39 numarada yeni inşaa edilen ve kendisinin oturduğu evin ölünceye kadar bakma karşılığı kendisine bırakılacağının vaad edildiğini, ancak bu vaadin yerine getirilmediği gibi her hangi bir maaş ve ödeme yapılmadığını belirterek kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı ile ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, uzun yıllardır ve halen İstanbul’da ikamet ettiklerini sadece yaz aylarında Koyuntepe köyüne tatile geldiklerini, burada kendilerine ait 1999 yılında inşaa edilen bir evleri olduğunu, bu evin yetersiz gelmesi nedeniyle evlerinin yanında inşaatı 2007’de başlayan ve 2008 yılı başında biten yeni bir ev daha yaptıklarını, kendilerinin de bu eve taşındıklarını, eski ev boşta kaldığından 2008 yılı Ocak ayında davacının başvurması üzerine fakir olduğu gözetilerek bu evi sevabına davacının kullanımına bırakılıdığını, davacının köyde herkesi sindiren ağzının ayarı bilinmeyen biri olduğunu, müvekkilinin sonradan öğrendiğini, müvekkilinin eşinin ölümünden sonra köye fazla gelmediğinden taşınmazını sattığını, davacının da rahatı bozulacağından ortalığı ayağa kaldırdığını, davacı ile müvekkili arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının bir taraftan işçi olduğunu ileri sürerken diğer taraftan ölünceye kadar bakma akdi iddiasında bulunduğunu, davacının iş yaptığı kabul edilse dahi, 4857 sayılı Kanunun 4/e maddesi uyarınca ev işlerinde bu yasanın uygulanamayacağını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece hizmet tespiti ile ilgili istek tefrik edildikten sonra yapılan yargılama sonunda, davacının davalıya ait evde kira ücreti ödemeden oturduğu, davalıya bağımlı olmadan kendi ailesiyle birlikte davalıya ait olan evlerden birinde ikamet ettiği, taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkide iş sözleşmesinin belirleyici unsuru olan hukuki ve kişisel bağımlılığın varlığından söz edilemeyeceği, nitekim aynı gerekçelerle hizmet tespitine ilişkin davanın reddine dair mahkememizin 07/08/2014 tarih 2013/139 Esas ve 2014/141 Karar sayılı kararı Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2015 tarih 2014/24656 Esas ve 2015/2668 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. Maddesine göre; İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur. 5521 sayılı kanunun 1. Maddesinin 1. Fıkrasında belirtilen İş Kanunu, şu an yürürlükte olan 4857 sayılı İş Kanunu’dur. Keza 4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenle 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıkları, iş mahkemelerinde çözülecektir. İş mahkemesinin diğer kanunlardaki ayrık düzenlemeler hariç görevli olması için taraflar arasında iş ilişkisi bulunması gerekir. Taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi dışında diğer iş görme edimi içeren özel sözleşmeler (vekalet, eser, ortaklık gibi) veya iş ilişkisi olmakla birlikte yasanın 4. maddesinde sayılan işler ve iş ilişkilerinde çalışan işçi olması halinde genel hukuk mahkemelerinin(görev uyuşmazlığı), statü hukuku kapsamında olması halinde ise idari yargının görevli olması (yargı yolu uyuşmazlığı) sözkonusu olacaktır.
Mahkemece taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı gerekçesine göre iş mahkemesi görevli olmayacaktır. O nedenle kabule göre genel mahkemeler görevli olacağından görev yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi yerine esastan reddine karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.