Yargı Kararları

• Ücret ve ihbar tazminatından kaynaklanan alacaklar için açılan davalarda harç

ÖZET:Karar harcı alınmaksızın mahkeme ilamının verilmesi istemini reddeden İş Mahkemesi işlemi ile bu işlemin iç hukuka uygun olduğunu belirten Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısının ve Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmenliğinin 54. maddesinin “kendisine harç tahmil edilmemiş olan tarafın ilam sureti almak üzere müracaatı halinde dahi aynı hüküm caridir” şeklindeki son fıkrası hükmünün iptali ile yürütülmesinin durdurulması isteminin, İş Mahkemesi işlemi ve Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısı yönünden incelenmeksizin reddine, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 54. maddesinin 3. fıkrası hükmünün ise yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin.

İstemin Özeti : Davacının karar harcı alınmaksızın mahkeme ilamının verilmesi istemini reddeden İş Mahkemesi işlemi ile karar harcı alınmaksızın ilam verilmesi isteminin reddinin iç hukuka uygun olduğunu belirten Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısının ve Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmenliğinin 54. maddesinin “kendisine harç tahmil edilmemiş olan tarafın ilam sureti almak üzere müracaatı halinde dahi aynı hüküm caridir” şeklindeki 54. maddesinin son fıkrası hükmünün hukuka ve evrensel insan haklarına aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Düzenlemenin hukuka uygun olduğu, bu nedenle davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Davanın iş mahkemesi işleminin ve Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısının iptali istemine ilişkin kısımları yönünden ileri sürülen iddialar sözkonusu işlem ve yazının idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken birer işlem olmamaları nedeniyle bunlara yönelik yürütmenin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddi gerekmektedir.

Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 54. maddesinin son fıkrası hükmünün iptali istemine gelince;

Anayasa Mahkemesi 14.1.2010 tarih ve E:2009/27, K:2010/9 sayılı kararıyla 492 sayılı Harçlar Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin “karar ve ilam harcı ödemedikçe ilgiliye ilam verilmez.”biçimindeki ikinci tümcesini, bireylerin hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşıdığı görüşüyle Anayasanın 2. ve 36. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.

1.8.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6009 sayılı Kanunun 18. maddesiyle 492 sayılı Kanunun 28. maddesinin 1/b bendine “Şu kadar ki ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez” hükmü eklenmiştir.

Buna göre istemin yönetmelik hükmünün iptaline yönelik kısmının kabulü ile yasaya aykırılığı açık olan Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğin 54. maddesinin 3. fıkrası hükmünün yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı … Düşüncesi : İşçi olan davacının ücret ve ihbar tazminatından kaynaklanan alacakları için işverenine karşı açtığı dava Ankara 6. İş Mahkemesi’nin 29.12.2008 günlü E:2006/139, K:2008/1289 sayılı kararıyla kabul edilmiştir. Harçlar Yasası’nın 28. maddesinden hareketle karar harcının tamamlanmaması nedeniyle kararın örneği verilmeyen; bu nedenle kararla hüküm altına alınan alacağını tahsil edemeyen davacı, Ankara 6. İş Mahkemesi’ne başvurarak, Harçlar Yasası’nın 32. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Ülger/Türkiye davası sonunda verdiği karara dayanarak ilamın harç alınmadan kendisine verilmesini istemiştir. Ankara 6. İş Mahkemesi, konu hakkında Adalet Bakanlığı’nın görüşünü de alarak, Harçlar Yasası’nın 28. maddesi ile Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazi İşleri Yönetmeliği’nin 54. maddesi çerçevesinde, aslen yargı sürecine ait olmayan bir işlemden dolayı mahkemece harç alınmadan ilamın verilemeyeceği gerekçeleriyle davacının istemini reddetmiştir.

Davacı, bir idari işlem niteliğinde olduğundan hareketle Ankara 6. İş Mahkemesi’nin 30.4.2009 günlü, 2008/1289 sayılı kararının ve bu kararın dayanağını oluşturduğunu ileri sürerek Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26.3.2009 günlü 7754 sayılı yazısının ve Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazi İşleri Yönetmeliği’nin 54. maddesinin “Kendisine harç tahmil edilmemiş olan tarafın ilâm sureti almak üzere müracaatı halinde dahi aynı hüküm caridir.” kuralının yer aldığı üçüncü fıkrasının iptalini ve yürütmesinin durdurulmasını istemektedir.

“Muhakeme” kavramı, yalnızca yargılama yöntemini değil, yargı yerinin uyuşmazlığın çözümü için yürüttüğü faaliyetten kaynaklanan hukuki ilişkilerin sujelerinin işlemlerini de kapsamaktadır. Yargıcın ve mahkemenin “muhakeme”sine ve yargılama yöntemine ait işlemleri, aynı zamanda yargı yetkisinin kullanımını içeren, yargı faliyeti olup, bu nitelikteki işlemler idari işlem olmadığından iptal davasına konu olamaz. Yargılama yöntemi çerçevesinde, yargıcın veya mahkemenin uyuşmazlığın çözümüne ilişkin nihai kararını içeren hükmün hukuksal etkilerini doğurabilmesi için, hükmü içeren yargı kararın örneğinin uyuşmazlığın taraflarına bildirilmesi zorunludur. Nitekim 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 392. maddesinde, kararın yazılıp, imzalanmasından sonra suretlerinin bir hafta içinde iki taraftan her birine makbuz karşılığında verilmesi, suretlerin aslı gibi imza olunmakla beraber bunlarda mahkemenin mührünün de bulunması öngörülmüş ve iki taraftan her birine verilen bu suretler “ilam” olarak nitelendirilmiş; 393. maddedesinde ise sürelerin (kanun yollarına başvurulması için getirilen sürelerin) ilamın iki taraftan her birine verildiği tarihten başlayacağı belirtilmiştir.

Bu haliyle, uyuşmazlığın taraflarına yargı yerinin nihai kararının bildirilmesi, verilmesi işlemleri yargıcın veya mahkemenin yargılama yöntemine ait işlemleri olup, bu işlemler idari işlem olmadığından idari yargı yerinde iptal davasına konu edilemeyeceğinden; davacının Ankara 6. İş Mahkemesi’nin 30.4.2009 günlü, 2008/1289 sayılı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Diğer yandan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26.3.2009 günlü 7754 sayılı yazısı, bir idari işlem ise de, bu işlemin, Ankara 6. İş Mahkemesi’nin ara kararıyla sorduğu hususta Adalet Bakanlığı’nın ilgili yasa ve yönetmelik kurallarının uygulanması hakkında görüşünü içerdiği, davacının istemi hakkında kararını veren yargı yerini bağlayan, sonuç olarak davacının hukukunu etkileyen, hukuka uygunluk karinesinden yararlanan, kesin, yürütülmesi zorunlu, dolayısıyla iptal davasına konu edilebilecek nitelikte bir idari işlem olmadığı, dolayısıyla davacının Adalet Bakanlığı’nın bu yazısının iptali ve yürütmesinin durdurulması isteminin de incelenemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

Davanın, “Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazi İşleri Yönetmeliği”nin 54. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali ve yürütmesinin durdurulmasını istemine gelince;

Harçlar Yasası’nın 11. maddesine göre yargı harçlarının yükümlüsü davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyenlerdir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin yaptırımı ise Yasa’nın 32. maddesinde gösterilmiştir. Kural olarak yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe bu işlemin devamı niteliğindeki işlemlerin yapılmayacaktır.

Öte yandan Harçlar Yasası nispi karar ve ilam harcının yükümlüsü ve ödeme yöntemi yönünden farklı kurallara yer vermiştir. Öncelikle Yasa’nın 28/a. maddesinde nispi karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, geri kalanın ise yargı yerince kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenmesi esasını benimsemiştir. Bunun nedeni, nispi harcın matrahını oluşturan dava konusu değerin yükselmesi durumunda, davacı için karşılanamayacak miktarlara ulaşan harç yükümlülüğünün hak arama özgürlüğünün önüne geçmesinin engellenmesidir. Bu bağlamda yasa koyucu, davacının davasını açması ve yargılama işlemlerine geçilmesi için karar ve ilam harcının dörtte birinin alınmasını yeterli görmüş; geriye kalan kısmın tahsilini davanın sonuna bırakmış; böylece davacının davasında haklı çıkması durumunda karar ve ilam harcının geri kalan dörtte üçlük kısmının yükümlüsünün değişeceğini; bu durumda artık yargılama giderine dönüşen harcın 1086 sayılı Yasa’nın 417. maddesi gereğince davada haksız çıkan yandan tahsil edileceğini gözeterek, hak arama özgürlüğünün kullanılmasını kolaylaştırmıştır. Bu doğrultuda, Harçlar Yasası’nın 28/a. maddesinde, 32. maddedeki genel kuraldan ayrık olarak, karar ve ilam harcının geri kalan dörtte üçlük kısmının ödenmemesi durumunun yaptırımı, ilamın taraflara değil, yalnızca “ilgilisi”ne, yani davada haksız çıkan yan olarak yargı kararında harcı ödemekle yükümlü tutulan tarafa verilmemesi olarak gösterilmiştir.

Böylece davada haksız çıkan taraf, kalan harcı ödemeyerek ilamı almamasının sonuçlarına katlanacak; karara karşı kanun yollarına başvuramayacak, buna karşılık davasını kazanan davacı ilamın yerine getirilmesi için icra sürecine girişebilecektir. Aksinin kabulü, yani karar ve ilam harcının tamamlanmaması durumunda davada haklı çıkan tarafın ilamı almaktan yoksun bırakılması ya da ilamı alabilmek çoğu zaman ödeyemeyeceği tutarlara ulaşan harcı tamamlamak zorunda kalması, hem davacının yargı yerince hüküm altına alınan hakkını elde etmesi için ilave yükümlülüklere tabi tutulmasına, hem yargı kararının hukuksal etkilerini doğurmasının davayı yitiren tarafın iradesine bırakılarak geciktirilmesine yol açar. Bu durumun ise hukuk devleti ilkesi ve hak arama özgürlüğü ile bağdaşması olanaksızdır. (Kaldı ki Yasa’nın 37. maddesinin birinci fıkrasında, ödeme zamanı gösterilen harçlardan süresinde ödenmeyenlerin, ilgili mahkeme tarafından ödeme süresinin sonundan, karar ve ilam harcı yönünden kararın verilmesini izleyen iki aylık sürenin sona ermesinden itibaren onbeş gün içinde bir yazı ile o yerin vergi dairesine bildirilerek, vergi dairesince tahsil olunması yöntemi benimsenmiştir. Bu kurala göre vergi dairesinin tarafları değil, yalnızca davada haksız çıkan yan olarak yargı kararında harcı ödemekle yükümlü tutulan tarafı takip edeceği, borçlunun ödemeyi iradesiyle yapmaması durumunda takip sürecinin ve sonuçta harcın tahsilinin uzun zaman alacağı da açıktır.)

Nitekim “Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazi İşleri Yönetmeliği”nin 54. maddesinin ikinci fıkrasında, Harçlar Yasası’na koşut biçimde, “Kendisine harç tahmil edilmiş olan tarafın ilâm almak üzere müracaatı halinde Maliyece harcın tahsil edildiğine dair vesika ibraz etmesi kendisinden istenerek ancak bu vesikanın veya makbuzu ibraz etmesinden sonra ilâm sureti verilir.” kuralının getirilmesine karşılık, maddenin üçüncü fıkrasında “Kendisine harç tahmil edilmemiş olan tarafın ilâm sureti almak üzere müracaatı halinde dahi aynı hüküm caridir.” denilerek, davada haklı çıkan tarafın ilamı alabilmek harcı tamamlamak zorunda bırakılması, harcı tamamlayamaması durumunda ilamı almaktan yoksun bırakılması hukuka ve Harçlar Yasası’na aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 6. İş Mahkemesi’nin 30.4.2009 günlü, 2008/1289 sayılı kararının ve bu kararın dayanağını oluşturduğu ileri sürülen Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 26.3.2009 günlü 7754 sayılı yazısının yürütmesinin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddi; Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Yazi İşleri Yönetmeliği’nin 54. maddesinin üçüncü fıkrasının yürütülmesinin durdurulması isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

KARAR :

Dava konusu edilen iş mahkemesi işleminin ve Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısının idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken birer işlem olmamaları nedeniyle bunlara yönelik yürütmenin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddi gerekmektedir.

Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 54. maddesinin son fıkrası hükmünün iptali istemine gelince;

492 sayılı Harçlar Kanununun davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Nisbi Harçlarda Ödeme Zamanı başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasının a) bendinde; karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği, karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilamın verilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 54. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında, hükmün verildiği halde tarafların ilam almamalarından dolayı Harçlar Kanununun 119 (492 sayılı Harçlar Kanununun 130 ) uncu maddeleri mucibince ilam harcının tahsili için Maliye’ye müzekkere yazılmışsa esas defterine müzekkerenin yazıldığı tarihin işaret olunacağı, 2. fıkrasında ise bundan sonra, kendisine harç tahmil edilmiş olan tarafın ilam almak üzere müracaatı halinde Maliye’ce harcın tahsil edildiğine dair vesika ibraz etmesi kendisinden istenerek ancak bu vesikanın veya makbuzun ibraz edilmesinden sonra ilam suretinin verileceği, maddenin iptali istenilen 3. ve son fıkrasında ise “Kendisine harç tahsil edilmemiş tarafın ilam sureti almak üzere müracaatı halinde dahi aynı hüküm caridir.” hükmüne yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 26.6.2007 tarih ve 25321/02 Başvuru No’lu ÜLGER/TÜRKİYE kararı ile; başvuranın kararın bir kopyasını alamadan mahkeme harcını ödemekle yükümlü tutulmasının, üzerinde aşırı bir yük oluşturduğu ve mahkemeye erişim hakkını bu hakkın özünü zedeleyecek derecede kısıtladığı kanısında olduğundan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesinin ihlal edilmiş olduğuna karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi de 14.1.2010 tarih ve E:2009/27, K:2010/9 sayılı kararıyla 492 sayılı Harçlar Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin “karar ve ilam harcı ödemedikçe ilgiliye ilam verilmez.”biçimindeki ikinci tümcesini, bireylerin hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşıdığı görüşüyle Anayasanın 2. ve 36. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.

1.8.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6009 sayılı Kanunun 18. maddesiyle 492 sayılı Kanunun 28. maddesinin 1/b bendine “Şu kadar ki ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez” hükmü eklenmiştir.

Bu durumda, açıklanan yargı kararları ve yasada yapılan değişiklikle bakiye karar harcının ödenmemiş olmasının hükmün tebliğe çıkmasına ve takibe konulmasına veya kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği açıkca belirtildiğinden ve davacılar lehine olan kanun değişikliğinin ihtilaflı işlerde geçmişe yönelik olarak da uygulanabileceği kuralı gözönüne alındığında düzenlendiği tarihte dayanağını teşkil eden yürürlükteki yasaya uygun olan yönetmelik hükmünün sonradan çıkarılan yasaya aykırı olması halinde hukuka aykırı yönetmelik hükmünün iptali gerekeceğinden Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğin 54. maddesinin 3. fıkrasının yürütülmesinin durdurulması gerekmektedir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne,kısmen incelenmeksizin reddine, İş Mahkemesi işleminin ve Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısı yönünden yürütmenin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddine, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğin 54. maddesinin 3. fıkrası hükmünün yürütülmesinin durdurulmasına, eksik yatırılan 8,70 TL yürütmenin durdurulması harcının davacıdan alınmasına 4.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi 

KARAR :

Dava konusu edilen iş mahkemesi işleminin ve Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısının idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken birer işlem olmamaları nedeniyle bunlara yönelik yürütmenin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddi gerekmektedir.

Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 54. maddesinin son fıkrası hükmünün iptali istemine gelince;

492 sayılı Harçlar Kanununun davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Nisbi Harçlarda Ödeme Zamanı başlıklı 28. maddesinin 1. fıkrasının a) bendinde; karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği, karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilamın verilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğinin 54. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında, hükmün verildiği halde tarafların ilam almamalarından dolayı Harçlar Kanununun 119 (492 sayılı Harçlar Kanununun 130 ) uncu maddeleri mucibince ilam harcının tahsili için Maliye’ye müzekkere yazılmışsa esas defterine müzekkerenin yazıldığı tarihin işaret olunacağı, 2. fıkrasında ise bundan sonra, kendisine harç tahmil edilmiş olan tarafın ilam almak üzere müracaatı halinde Maliye’ce harcın tahsil edildiğine dair vesika ibraz etmesi kendisinden istenerek ancak bu vesikanın veya makbuzun ibraz edilmesinden sonra ilam suretinin verileceği, maddenin iptali istenilen 3. ve son fıkrasında ise “Kendisine harç tahsil edilmemiş tarafın ilam sureti almak üzere müracaatı halinde dahi aynı hüküm caridir.” hükmüne yer verilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 26.6.2007 tarih ve 25321/02 Başvuru No’lu ÜLGER/TÜRKİYE kararı ile; başvuranın kararın bir kopyasını alamadan mahkeme harcını ödemekle yükümlü tutulmasının, üzerinde aşırı bir yük oluşturduğu ve mahkemeye erişim hakkını bu hakkın özünü zedeleyecek derecede kısıtladığı kanısında olduğundan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesinin ihlal edilmiş olduğuna karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi de 14.1.2010 tarih ve E:2009/27, K:2010/9 sayılı kararıyla 492 sayılı Harçlar Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin “karar ve ilam harcı ödemedikçe ilgiliye ilam verilmez.”biçimindeki ikinci tümcesini, bireylerin hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşıdığı görüşüyle Anayasanın 2. ve 36. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.

1.8.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6009 sayılı Kanunun 18. maddesiyle 492 sayılı Kanunun 28. maddesinin 1/b bendine “Şu kadar ki ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez” hükmü eklenmiştir.

Bu durumda, açıklanan yargı kararları ve yasada yapılan değişiklikle bakiye karar harcının ödenmemiş olmasının hükmün tebliğe çıkmasına ve takibe konulmasına veya kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği açıkca belirtildiğinden ve davacılar lehine olan kanun değişikliğinin ihtilaflı işlerde geçmişe yönelik olarak da uygulanabileceği kuralı gözönüne alındığında düzenlendiği tarihte dayanağını teşkil eden yürürlükteki yasaya uygun olan yönetmelik hükmünün sonradan çıkarılan yasaya aykırı olması halinde hukuka aykırı yönetmelik hükmünün iptali gerekeceğinden Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğin 54. maddesinin 3. fıkrasının yürütülmesinin durdurulması gerekmektedir.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne,kısmen incelenmeksizin reddine, İş Mahkemesi işleminin ve Adalet Bakanlığının 26.3.2009 tarih ve 7754 no’lu yazısı yönünden yürütmenin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddine, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliğin 54. maddesinin 3. fıkrası hükmünün yürütülmesinin durdurulmasına, eksik yatırılan 8,70 TL yürütmenin durdurulması harcının davacıdan alınmasına 4.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.
DANIŞTAY
Dokuzuncu Dairesi : 2010/5205, 04.11.2010

Paylaşabilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir